Arama

Popüler aramalar

..Ve söz Cesur Yürek'te

Türkiye'de engelli sporunun bir numaralı ismi olan Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı Yavuz Kocaömer FANATİK'e konuştu.

..Ve söz Cesur Yürek'te

Paralimpik Oyunları konusunda adım atılmadan İstanbul’un olimpiyatı almasının mümkün olmadığını söyleyen Kocaömer, “Bu bir medeniyet projesidir” dedi.

Öncelikle Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’na (HDK) atandığınız için tebrik ederiz. Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) Başkanı olarak bundan sonraki yol haritanız ne olacak?
Y.K.: Teşekkür ederim. Bundan sonraki yol haritamız, Paralimpik Oyunları’nın İstanbul’da düzenlenebileceğini Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne (IOC) kanıtlamak yönündeki çalışmalarımızla ilgili olacak.

Paralimpik Oyunları ilk olarak 1988 Seul’de yapılmasına rağmen Türkiye’de 1992’de çıkarılan ‘Olimpiyat Yasası’nda Paralimpik Oyunları’na yer verilmedi. Daha sonra TMPK kurulmasına rağmen HDK’da temsil edilmemesini ve yasada gerekli düzeltmenin yapılmamasını neye bağlıyorsunuz? Bilgisizlik mi, yok saymak mı, mevzi kaybetmemek mi?
Y.K.: Söylediğinizde haklısınız. Ancak Paralimpik Oyunları mecburiyeti 2001’de getirildi. Bunun üzerine biz de 2002’de TMPK’yı kurduk. Elbette şu olabilirdi: 1992’de yasa çıkarılırken paralimpik gözardı edilmeyebilirdi. Önemli olan yasanın değiştirilmemesidir. Buna da Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) son zamanlarda karşı çıktı. Bu bizim görüşümüze göre mevzi kaybetmek korkusundan kaynaklanıyor. Ama artık herkesin anlaması lazım. Paralimpik Oyunları, Olimpiyat Oyunları’nı düzenleme hakkını alabilmek için anahtardır. Ama bugünkü TMOK Başkanı Paralimpik Oyunları’nı küçümsemektedir.

Türkiye’de engelli insanlar toplu yaşam alanlarında gerekli düzenlemeler yapılmadığı için sokağa dahi çıkamıyor. Bu şartlarda engelli sporu nasıl gelişecek?
Y.K.: Özellikle tekerlekli sandalye bağımlısı vatandaşlarımızın evlerinden çıkabilmeleri için yapılması gereken değişiklikler gereken ciddiyetle takip edilmiyor. Yasalar çıkıyor, uygulanmıyor. Dolayısıyla bu sporlarda gelişme de gecikiyor.

Engelli sporundaki gelişmeler, engellilerin günlük yaşantılarında karşılaştığı zorlukların giderilmesinde de kilit rolü üstlenecek gibi gözüküyor. TMPK böyle bir misyonu kaldırabilecek mi?
Y.K.: TMPK bildiğiniz gibi 2002’de kuruldu. O zamanki Spordan Sorumlu Devlet Bakanı’nın bu komitenin kurucusu olarak benim başkan olmamı istememesi üzerine (Böyle bir şansı yoktu ama, arzusu o yönde idi) ben kendiliğimden çekilince, 2007 yılının sonuna kadar TMPK neredeyse yok gibiydi. Şimdi gerek uluslararası, gerekse ülke çapında Paralimpik’in ne olduğunun anlatılması ile başlayan çalışmalar artarak devam edecek. Ayrıca TMPK Yönetim kurulu’nda çok önemli isimler var. Onların desteğiyle TMKP böyle bir misyonu kaldırabilir.

Yine kurucusu olduğunuz Türkiye Engelliler Spor ve Yardım Vakfı (TESYEV) 10. yılını dolduruyor. TESYEV kuruluş amacına tam anlamıyla ulaşabildi mi? Hedeflediğiniz noktada mısınız? TESYEV gibi sivil toplum kuruluşlarının sayısının az olmasını neye bağlıyorsunuz?
Y.K.: Belli bir ölçüde amacımıza ulaştığımızı düşünüyorum. TESYEV kurulduğu zaman ülkemizde 18 tekerlekli sandalye spor kulübü vardı. Bugün bu rakam 64’e ulaştı. Aynı şekilde görme engelliler spor kulübü sayısı o tarihlerde sıfır idi. Bugün 55 civarında... Bunun yanı sıra TESYEV bir çok spor branşında yurtdışından hocalar getirerek seminerler yaptı. Bugüne kadar yaklaşık 700 adet spor sandalyesi dağıttı. Bunun bugünkü parasal değeri 4.200.000 TL’dır. Ayrıca şu anda 420 engelli öğrenciye burs veren TESYEV, bir çok engelli vatandaşımızı da ameliyat ettiriyor, ortez ve protez ihtiyacını karşılıyor. TESYEV gibi kuruluşların sayısının az olması Türkiye’nin genel yapısı ile ilgili.

Türkiye’de engellilerle ilgili bir çok düzenlemenin sizin kişisel ilişkilerinizle gerçekleştirildiğini biliyoruz. Bu konuda size karşı yapılan ‘tek adamlık’ eleştirilerini dikkate alıyor musunuz?
Y.K.: Bu soru beni çok düşündürüp rahatsız ediyor. Benim de her canlı gibi bir gün bu dünyadan gideceğim bir gerçek. Ancak özellikle son birkaç senedir TESYEV’in ve TMPK’nın içinde, ben bu işleri bıraktıktan sonra da sahip çıkabilecek hevesli, bilgi seviyesi yüksek arkadaşlarımın olması bir yerde tesellim oluyor.

8.5 milyonluk bir kitleye ulaşan engellilerin talepleri kulak ardı ediliyor. Bunda güçlü bir sivil örgütlenmeye gidemeyen ve kendi içinde bölünmeler yaşayan engellilerin de suçu yok mu?
Y.K.: Söylediğin çok doğru. Engelli grupları içinde eğitim seviyesi en yüksek grup görme engelliler. Onlar da bu eğitim seviyesi yüksekliğinin verdiği güçle kendi aralarında ve diğer gruplarla olan ilişkilerinde daha çok politik yönleriyle ortaya çıkıyorlar. Bu bakımdan da birleşme söz konusu olamıyor.

Bu kadar engelli insanı ve engelli sorunu olan bir ülkenin ‘Engelli Bakanlığı, olması gerekmez mi?
Y.K.: Bence Engelliler Bakanlığı’ndan önce Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın icra gücü olan bir müsteşarlık haline getirilmesi gerekiyor. Bunun için de ihtiyaç bugünkü Devlet Bakanlığı’nın ismi Engelliler ve Aileden Sorumlu Bakanlık olarak değiştirilebilir.

Bir performans sporu olan engelli sporlarına ülkemizde acıma duygusuyla yaklaşılıyor. Bu yanılgının düzeltilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi için TMPK ve TESYEV olarak yeni projeleriniz var mı?
Y.K.: Acıma duygusu toplumun engelliler sporu konusundaki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu sorunu gidermek için bugünlerde TMPK olarak bir tanıtım kampanyasına başladık. Devamı da gelecek.

Tekerlekli Sandalye Basketbolu’nda Galatasaray ve Beşiktaş’ın bir rekabeti var. Ancak Fenerbahçe’yi göremiyoruz. Aziz Yıldırım’a daha önce tekerlekli sandalye şubesi kurulması için bazı önerileriniz olmuştu. Karşılık aldınız mı ? Önerileriniz hala geçerli mi?
Y.K.: Sayın Aziz Yıldırım’a gerek basın yoluyla, gerekse bizzat görüşmelerimizde bu konuyu aktardık. Kendisi iyi niyetli yaklaşıyor, ancak bazı çekinceleri var. Bunlara da saygı duymak lazım. Ama önümüzdeki dönemde Sayın Başkan’la bir araya gelerek konuyu yeniden ele almayı düşünüyoruz.

Engelli açılımı lazım
Ülkemizde ’Engelli açılımı’ olmadan İstanbul’un hiç bir şansı yok. Sizce yetkililer bu gerçeğin farkında değil mi?
Y.K.: Değiller. Aslında bir ‘medeniyet projesi’ sayılan ‘engelli açılımı’ yapılacaksa, konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların görüşü alınarak, siyasi etki ve baskılardan uzak, kişisel çıkarların arka plana atıldığı bir şekilde yapılması gerekir. Şu anda engelliler için bir çok şey yapılıyor. Ancak ben bunları biraz hızlı tren projesine benzetiyorum. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı tarafından bir koordinasyon yapılması ve devlet ile sivil toplum kuruluşlarının içinde olduğu bir plan hazırlanması gerekir.



Hamit Turhan / Fanatik Özel Röportaj

2
Haberin Devamı