Poker surat
Yüzüne baktığınızda hiçbir ifade yok. Paris'te gümüş kazanan Kemal Koyuncu'nun tutukluluk ve atama krizi gibi badireleri atlatması tesadüf değil. İşin sırrı çelik gibi irade ve özgüven...

Benim Kemal Koyuncu ile tanışmam bundan 6 yıl öncesine dayanıyor. Bosna Hersek’in Zenica kentinde yapılan Balkan Atletizm Şampiyonası’nda 1500 metrede altın madalya aldıktan sonra kendisiyle oturup konuşmuş ve oldukça şaşırmıştım. Şaşırmamın sebebi ise, yaşı hayli genç olmasına karşın kendine olan güveni ve sözünü sakınmamasıydı. Tabiri caizse, başta teşkilat olmak üzere herkese giydirmişti! Sahipsiz olduklarını dile getirmiş ve buna sebep olanları sert ifadelerle eleştirmişti. Aslında söyledikleri, benim çok aşina olduğum konulardı. Ama yine de onun için umutluydum. Beni umutlandıran, taşıdığı potansiyel ve kendine olan aşırı güveniydi. Bu, bir sporcunun başarması için gerekli olan en önemli iki faktördü. Ancak, aradan geçen zaman içinde Kemal Koyuncu pistlerdeki performansından çok cezaevine düşmesiyle anılacaktı.
Yücel Kop işin içine girince!
Polis takibindeki bir yakınıyla yaptığı telefon görüşmesi teknik izlemeye takılmış ve tutuklanarak cezaevine konmuştu. İki ay yattı Kemal cezaevinde. Ardından tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Davası hala devam ediyor. Bu da yetmedi. Memuriyette bir atama krizi yaşadı. Van’a gönderilmişti. Kısa sürede çözüldü. Sonra çalışacağı antrenör konusunda Atletizm Federasyonu ile sorun yaşadı. İşin içine madalya kokusu alan tanıdık bir isim; Yücel Kop girmişti. Başkan Mehmet Terzi rest çekti. Metin Sazak ile çalışmasını istedi ve Etiyopya’ya kampa gönderdi. O da gitti. Belli ki iyi çalışmış. Zaten, Paris’teki Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası’nda gümüş madalyayı aldıktan sonra bunu kendisi de itiraf etti: “Hayatımda ilk kez bu kadar profesyonelce çalıştım!” Kemal Koyuncu ilginç bir sporcu gerçekten. Son derece soğukkanlı. Yüzüne baktığınızda hiçbir ifade göremiyorsunuz. Aklından geçenleri okumanız imkansız. Adeta Poker Face!
‘Ben çok güçlü bir insanım’
Kısa süre içinde bu kadar badireyi nasıl atlattığının sırrı da aslında bu özelliğinde yatıyor. Kendine olan güveninin yanı sıra çelik gibi bir irade de söz konusu. Yaşadıklarını anımsatıp nasıl ayağa kalktığını sorunca kendisi de benim gördüklerimi destekler ifadeler kullanıyor: “Ben çok güçlü bir insanım. Ufak tefek şeyler karşısında yıkılmam. Sonuna kadar direnirim. Gösterdiğim direnci pek kimse de fark etmez. Ancak yeniden dimdik olunca farkına varırlar. Yarışlarda da böyleyim. Kimse hesaba katmaz beni. Bu yarıştan önce de bu böyleydi. Bizim kafiledekiler bile inanmıyordu benim madalya alacağıma. Ama ben inanıyordum. Nasıl bir strateji çizeceğimi rakiplerim bilemez. Ben de kendime göre bir tempo tuttur ve başladığım gibi giderim. Tempoma karşılık veren verir, veremeyen dökülür.”
GSGM’yle ödül krizi kapıda!
Yarış sonrası gece Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkıyoruz Kemal Koyuncu ile ve Paris’in muhteşem gece manzarasını seyrederken bir yandan da sohbete devam ediyoruz. Yeni bir krizin mimarı olacağının ipuçlarını veriyor Kemal burada. Salon atletizmindeki düşük ödül miktarlarına konuyu getiriyor ve Gençlik Spor Genel Müdürü Yunus Akgül’ün kendisine, “Madalya al, dile ne dilersen” dediğini hatırlatarak, “Ben de dileyeceğim. O istedi, yaptım. Sıra onda. Sonuçta atletizm olimpik spor. Bunun açığı, salonu olmaz. Hakkım olan neyse vermesini bekliyorum” diye konuşuyor. Son olarak yaşadığı kötü tecrübelerden nasıl bir ders aldığını soruyorum Kemal Koyuncu’ya. Açık konuşuyor. “İyiyi, kötüyü, doğruyu yanlışı, çevremdeki insanları daha iyi ayırt edebiliyorum artık. Bir de çok olgunlaştım tabi. Bundan sonra kendimi tamamen atletizme vereceğim ve ülkeme bir olimpiyat madalyası kazandıracağım.”
‘Profesyonel çalıştım’
Paris’te kazandığım başarının ardından şunu itiraf etmeliyim; Hayatımda ilk kez bu kadar profesyonelce çalıştım.
‘Sonuna kadar...’
Ufak tefek şeyler karşısında asla yıkılmam. Sonuna kadar direnirim. Gösterdiğim direnci aslında pek kimse de, fark etmez.
‘Kimse inanmıyordu’
Kafiledekiler bile inanmıyordu madalya alacağıma. Ama ben inanıyordum. Nasıl bir strateji izleyeceğimi kimse bilemez.
‘Hakkım olanı istiyorum’
Yunus Akgül, ‘Madalya al, dile ne dilersen’ dedi. Ben de dileyeceğim. Hakkım olan neyse, kendisinin vermesini bekliyorum.
Türk Halkı’nın yüzünü güldürdü
2 yıl öncesine kadar cezaevinde yatan milli sporcu, adeta yeniden doğdu.. Ve Fransa’da büyük bir başarıya imzasını attı. Kemal’in 1500 metrede kazandığı gümüş madalya, Türkiye’de büyük sevinçle karşılandı.
Hamit Turhan / Fanatik Çok Özel