Aziz Yıldırım: Dava yeniden görülsün
Türkiye'de yaşanan son gelişmeler, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın avukatlarını da harekete geçirdi. Yıldırım'ın avukatları, 3 ana hususta hazırladıkları dilekçeyi dün Yargıtay'a yolladı

Sürpriz bir iddia dün gündeme damga vurdu. Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra başlayan sürecin şike davasını da etkileyebileceği ileri sürüldü. Bu iddianın dayandığı nokta ise yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna bakan tüm emniyetçilerin görevden alınması, soruşturma savcılarına da atıfta bulunularak HSYK (Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu) tarafından ek savcılarla soruşturmanın yeni bir şekile sokulması. Ceza alan ve Yargıtay kararını bekleyen Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın avukatları aracılığı ile ‘paralel devlet’ vurgusu yapacağı, rüşvet ve yolsuzluk davasına bakan emniyetçiler ve savcıların şimdiki sanıkların itirazlarında olduğu gibi kendisine de komplo kurulduğunu iddia edeceği gelen haberler arasında. Nitekim dün başkan Aziz Aziz Yıldırım’ın avukatları resmi başvuruyu yaptı. İşte o dilekçeden çok önemli detaylar;
Öncelikle Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın “En geç bu yıl sonuna kadar kararı açıklarız” ifadeleri eleştirildi. Alkan’ın süreden bahsetmesinin izah edilemeyecek bir hata olduğuna vurgu yapıldı.
Çünkü hukuki anlamda bu sürecin en az 4-5 ay daha sürmesi gerekiyor. Hatırlanacağı gibi Yargıtay 5. Dairesi dosyada eksikler olduğunu belirtmiş ve dosyayı geri göndermiş, mahkeme de bu eksikleri giderdikten sonra dosyayı yeniden Yargıtay’a iletmişti. Hukukçular bu sürecin dahi kararın açıklanmasını en az 3-4 ay erteleyeceğini ifade ederken; yeni seçilen Yargıtay Başkanı aralık bitmeden kararın açıklanacağını duyurmuştu. Dilekçede, neden acele edildiği de soruldu.
Başbakan’ın açıklaması
Başbakan... Türkiye Cumhuriyeti’nin en yetkili ağzı... Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleri hatırlatıldı. Erdoğan’ın bu ülke içinde çetelerin bulunduğunu söylemesi, emniyet içinde de bu oluşumlardan varolduğunu ifade etmesi hatırlatıldı. Ayrıca emniyet içindeki ‘görevi kötüye kullanma’ nedeniyle yapılan görev değişiklikleri vurgulandı. Ve Şike ve Teşvik Davası’nda da başrolü oynayan Nazmi Ardıç ve dolaylı yoldan da olsa Ramazan Akyürek ve benzeri emniyet mensuplarının da bu değişiklikler nedeniyle görevden alındığına vurgu yapıldı. Bu şahısların hazırladığı ya da hazırlattığı fezlekeden yola çıkıldığı, bu durumda medyaya servis edilen tape-delillerin şüpheli olduğu ifade edildi. Ve bu konuda, aslında davanın ilk günlerinden bu yana itirazları bulunduğu da açıklandı.
‘Tapelere ek var’ iddiası
İçişleri Başkanı Muammer Güler’in açıklamaları... Güler’in bulunduğu konum hatırlatıldı ve kendisine bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü hakkında yaptığı açıklamalar eklere konuldu. Özellikle “Tapelerde eklemeler var” ifadesine dikkat çekildi. Güler, “Bizim konuşma tapelerimizde çok can alıcı yerlerde maalesef parayla ilgili konularda eklemeler olduğunu gördüm. Bunlar son derece güzelce düzenlenmiş ve eklemeler yapılmış, ilk bakışta dahi açıkça anlaşılabilecek düzenlemelerdir” demişti. 3 Temmuz 2011’den beri bu davaya adı karıştırılan isimlerin de benzer itirazlarda bulunduğu hatırlatıldı. Bu arada dava sürerken yapılan, “Tapelerin ve CD’lerin tarafımıza verilmesi ve inceleme hakkımızın iade edilmesi” talebine Mahkeme Heyeti’nin ‘ret’ cevabı verdiği ifade edilirken; Bu tapelerin şu an kendilerine verilmesi ya da tam anlamıyla açıklanması istendi. Hatırlanacağı gibi o süreçte tüm tutuklular tapeler için ‘kes, kopyala, yapıştır’ taktiğinin uygulandığını iddia etmişti. Bunun da anlamı şu; Birkaç farklı konuşmadan bir tape oluşturulduğu iddiası...
‘6222, anayasaya aykırı’
Bu arada davanın görüldüğü süreç hakkında da çok önemli bir itiraz yinelendi. Normal şartlar altında tüm ‘TANIK’ların mahkeme salonunda dinlenmesi gerektiğini belirten avukatlar; o dönem TFF Hukuk Kurulu Başkanı olan İlhan Helvacı ve A Milli Takım Teknik Direktörü olan Abdullah Avcı’nın neden salonda değil, Yargıç’ın özel odasında ifadelerinin alındığı soruldu.
6222 sayılı yasanın ‘anayasaya aykırı’ olduğu ifade edildi. Gerekçe olarak da “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın ertelenmesi” önünde engel taşıyan bir ifadenin 6222’de varolduğu gösterildi. Emsal olarak da geçtiğimiz günlerde ‘askeri’ bir kanun hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar gösterildi. 6222’nin bu haliyle ‘eşitliğe aykırı’ olduğu belirtildi.
Zafer Büyükavcı