Arama

Popüler aramalar

Baskı işi çözdü

Gazetemizin yazarı Cem Dizdar, Fenerbahçe-Gaziantep maçını yorumladı.

Baskı işi çözdü

* Maçın ilk 6-7 dakikası diyor ki; "Türkiye'de yaşadığını unutma! Burada 'üç İstanbullu'ya karşı futbol oynanırken eğer kendini 'Anadolu takımı' olarak tanımlıyorsan ilk yapman gereken şey 'temas'tır. Çünkü 'temas' rakibi yıldırmanın ilk ve en bilindik ön koşuludur."
* Bu planın - artık buna bir plan denebilir mi, bilemiyorum- en büyük bonusu da 'kontratak'tır. 13. dakikada Cenk Tosun bu plan dahilinde arzu edilen fırsatı bulduysa da biraz utangaç epey çekingen ve hayli ürkek bir vuruşla pozisyonu zayi etti...
* 14'te Alper Potuk, bu 'temas et ve geriye kapan' planına son veren bir hamle yapıp baskıyla topu kapıyor ve Eminike'nin kafasına bırakıyor. O da geçen hafta son dakikada kullandığı kafasını bir kez daha kullanıyor.
* Maçı anlatan arkadaşlardan biri de o esnada şöyle bir şeyler söylüyor; "Emenike müthiş bir özgüven depoladı!" Ben de düşünüyorum, bu 'depo' bünyede nereye tekabül ediyor acaba? Çözemiyorum!.. Elbette devamında insan depolanan özgüven miktarını da merak etmeden duramıyor. Tahmin edersiniz ki, depolanan miktara dair ipucu verilmiyor.
* Fenerbahçe arka oyuncularını - Mehmet Topuz ve Caner Erkin- oyuna sokamadıkça yük iyice Alper Potuk'a biniyor. Baroni de fazla çıtkırıldım havada oynayınca Alper'in yükü arttıkça artıyor. Ancak bazı futbolcular da bu yükü seviyor. Alper de 'top seven' bir oyuncu olarak 'yük'le coşuyor.
* Fenerbahçe baskıyla oyun alanının boyunu kısaltıp Antep'i geri ittikçe Bülent Uygun'un takımı kaptığı topları bile kullanamaz hale geliyor. 39. dakikada gelen golde Baroni merkezli paslaşmalardan Sow'un bir 'antrenman golü' çıkarmış olmasında Antep'in baskı karşısında paralize olmasının etkisi de çok büyük. Antep herhangi bir reaksiyon göstermiyor devre boyunca...

* İlk devre boyunca sahada varlık gösteremeyen, hatta ilk 7-8 dakikadaki 'temas oyunu'nu bile uygulayamayan Gaziantep ilk golün ardından 30'lara doğru 3-5 dakikalık 'kafa kaldırır' gibi olduysa da Fenerbahçe baskısı bunun devamına izin vermemişti.. İkinci devre de 'film değişecek' gibi görünmüyor.
* Fenerbahçe ikinci yarıda da kaptığı toplarda rakip alana tüm varlığıyla inmeye çalışıyor. Öyle ki bazen Gaziantep cezasahası içi çevresinde 6-7 adam atmayı başarıyorlar.
* Ancak Gaziantep de 75'te tıpkı Fenerbahçe gibi yani tam da yapılması gerektiği gibi 5-6 adamla baskına kalkıyorlar. Belli ki onlar da ilk yarı boyunca oynadıkları düzenden hem sıkıldılar hem de bir işe yaramadığına ikna oldular. Hayli dengesiz yakalanan Fenerbahçe müdafaası Stiliç'in şık vuruşunu tıpkı bizim gibi hayranlıkla izliyor! İnsan, "Peki ama bizim 'Anadolu takımları' neden bu aksiyonları daha sık denemiyor" diye düşünmeden edemiyor.
* 84'te yine çok adamlı bir saldırı başlatıyor Gaziantep kendi solundan. Ofsaytla sonuçlanmış olsa da topu kaleye sokabilmiş olmaları Fenerbahçelileri fazlasıyla tedirgin etmiş olmalı. Ama...
* Sow ile yer değiştiren Salih Uçan, Caner'in baskısı sonucu kaptığı topla şahane bir 'solo' yapıyor Gaziantep sol kanadında. Sonra da sağ ayağının dışıyla Emenike'nin hazır ayağına 'topu çarptırıp' golü atıyor! Bu pozisyonda resmi kayıtlar golü Emenike'ye ben de 'aslan payı'nı Salih'e yazıyorum.
* Gaziantep kısa erimli başkaldırısını uzun kılabilir miydi emin değilim ama kılabilmeli.
* Fenerbahçe oyun içinde zaman zaman ritmini kaybediyor. Bu tip maçlarda sorun olmuyor ama 'zorluk derecesi yüksek' maçlarda bu tip kopuşlar telafisi mümkün olmayan sıkıntılar doğurur.
* Son olarak... Takım iyi oynayıp üç gol atmış. Futbolcular soyunma odasına kuvvetli bir alkışla gitmeyi hak ediyor ama maraton tribünü bir iki dakika içinde boşalıyor. Takım da tüm maç boyunca onlarla birlikte oynayan 'kale arkaları'nı, 'kale arkaları' da onları selamlıyor... Yani.. Her zaman olan oluyor...

Haberin Devamı