Arama

Popüler aramalar

Şampiyonluğun birinci adresi: Fenerbahçe

Fanatik'in usta yazarları, futbol efsaneleri Sergen Yalçın ve Hakan Şükür, Fenerbahçe'yi değerlendirdi.

Şampiyonluğun birinci adresi: Fenerbahçe

Sergen Yalçın: Ankara ve Manisa deplasman değil. Fenerbahçe’yi sadece Sivas’taki hava şartları zorlayabilir. Bir de Ali Sami Yen var diyorlar, ama Fenerbahçe orada da yenilmiyor ki!

Hakan Şükür: Özer aç, Emre hırslı, Topuz güçlü, Cristian zeki. Alex’i idare edecek adam sayısı çoğaldı. Fikstür avantajı da var. Fenerbahçe şanslı, ama yine de her şey Daum’a bağlı.


ZAFER BÜYÜKAVCI: Bir gün önce ilk yarının genel değerlendirmesini yaptık. Şimdi biraz özele inelim. Lider’den, Fenerbahçe’den başlayalım. Sergen ve Hakan, Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı nedir size göre?

SERGEN YALÇIN: Fenerbahçe, lige çok iyi başladı. İyi oynamadığı maçları da kazandı. 8 maçlık galibiyet serisi çok önemli bir başarı. Sonrası klasik. Her takım, bir sürenin ardından düşüşe geçer. Fakat Fenerbahçe’deki düşüş, tepetaklak oldu! Aslında bu, daha önce olması gereken bir süreçti, fakat kimi şanslı galibiyetler, Fenerbahçe’yi o haftaya kadar götürdü. Büyük inişin ardından futbolcular silkelendi, ‘ne oluyor’ dediler, toparlandılar. Tekrar kazanmaya başladılar.. Ve bana sorarsanız bu futbolun karşılığında ilk yarıyı müthiş bir yerde bitirdiler. İkinci yarıdaki deplasmanlarına bakarsanız, şampiyonluk için en avantajlı takım Fenerbahçe... Fenerbahçe biraz iyi hazırlanırsa devrede, birinci derecede şanslı şampiyonluk için bana göre. Çünkü sadece 4 deplasmanları var.

ZB: Açıklık getirelim; Manisa ve Sivas’a gidecekler. İki kez de Ankara’da olacaklar. Tabii bir de Sami Yen var!

Kanoute, Fabiano tipi santrfor şart
SY: Sonuçta Ankara’daki iki maçı deplasman olarak görmeyin. Kanımca Manisa da deplasman gibi gözükmüyor. Bir tek Sivas var. Orada da hava şartları falan kötü anlamda etkileyebilir Fenerbahçe’yi. Yoksa Sivasspor’un durumu zaten ortada. Bir de Sami Yen var diyoruz ama, Fenerbahçe orada da çok yenilmiyor ki! Yineliyorum; Benim şampiyonluktaki birinci derecede şanslı gördüğüm takım Fenerbahçe...

MEHMET DEMİRCAN: Transfer lazım mı peki?

SY: Ben iki senedir aynı şeyi söylüyorum: Fenerbahçe santrforsuz oynuyor. Semih de Güiza da bu takımın, bu sistemin birinci santrforu olamaz. Fenerbahçe’ye mutlaka pivot santrfor lazım. Semih ve Güiza takımın ikinci santrforları olabilirler, fakat Alex olduğunda çift santrfor oynamanız da zorlaşıyor. Kanoute, Fabiano tarzında bir santrfor alabilirseniz, onun yanında ikinci santrfor olarak Alex’i bile kullanabilirsiniz. Çünkü birinci santrforun oraları karıştırdığı an, Alex büyük boşluklar bulabilir.

HŞ: Galatasaray’da Caner için söylediklerimi hatırlayın. Aynı durumu, Carlos-Santos ikilisi için de söyleyebiliriz. Galatasaray, milli takıma yükselen sol beki Volkan Yaman’ı gönderip onun yerine sol bek olmayan Caner’i aldı, hata yaptı. Kariyerine bakıldığında dünyanın en iyi sol beki olduğu tartışılmayacak Roberto Carlos’u gönderdi Fenerbahçe de, ama şu an Brezilya Milli Takımı’nda sol bek oynayan Dos Santos’u getirdi. Carlos gidince Santos da milli takımda oynadığı, etkili olduğu bölüme geçti ve böylece solda alternatif yaratma imkânı doğdu. Zaman zaman Uğur’u oynattı, zaman zaman Özer’i kullandı. Bence Fenerbahçe, orta sahadaki direnci sağlamış durumda. Özer, Mehmet Topuz, Cristian, Emre dörtlüsü; sakatlık olmazsa sigorta durumunda. Bu arada Sergen’in dediğine yüzde 1 milyon katılıyorum, Fenerbahçe’nin çok iyi bir santfor alması şart.

Bekir transferindeki mantık nedir?
SY: Fakat yine sıkıntı var. Bu dizilişte de Fenerbahçe kanatları kullanamaz. Daum; Cristian ve Emre’yi göbekte kullandığı an, Özer’e yer açamıyor. Topuz da zaten kanat oyuncusu değil. Bu adamların tamamını bir arada kullandığında, takımını sahaya yayamazsın. Bu dizilişle hücum organizasyonu falan yapacağım dersen, hikaye olur!

HŞ: Topuz kanat oyuncusu olmayabilir, ama yine de, Topuz’un oraya geçmesinin ardından sağ kanadın işlerlik kazandığı da ortada. Ülkemizdeki futbolun kalitesizliğinden bahsedip duruyoruz ya. İşte bu yüzden. Her mevkiide işini tam anlamıyla yapacak kaliteli oyuncu eksikliği yaşanıyor. Fenerbahçe’de bir de şu var: Herkes Alex’i arıyor. Elbette, müthiş istatistik ve kariyeriyle Alex önemli bir adam. Fakat rakipler de ona önlem alıyor. Bu durumda ceza alanına alternatif koşular yapılmadığında, ileride sıkıntı yaşanması kaçınılmaz oluyor. Fenerbahçe hücumda çoğalamıyor. Topu ceza alanına gönderdiğinizde 3-4 oyuncunuz olsa, gol şansınız yüksek. Fakat Fener’de bu anlarda orada sadece Güiza var.

SY: Fenerbahçe, Bekir’i alıyor Antep’ten, Bilica’yı alıyor Sivas’tan... Sonra da Türkiye’de 3 yıl şampiyonluk koyuyor hedef olarak önüne. Bakıyorsun takıma, Bekir sağ bek... Ya Bekir, Antep’te bile sağ bek oynamıyordu ki! Senin Önder gibi bir adamın var zaten. Sağ bekte Gökhan gibi istatistiği yüksek bir oyuncun var. O halde bu transferdeki mantık nedir? İyi takım kurmak istiyorsan omurgayı sağlam tutacaksın. İşte kalecin, stoperlerin, ön liberoların, orta sahadaki liderin ve elbette santrforun... Böyle bir takım kurarsan sıkıntı yaşamazsın.

Fenerbahçe’nin kulübesi paslanmış!
HŞ: Sergen bak, önemli bir şey daha var: Fenerbahçe’nin kulübesinde son 4-5 senedir Ali Bilgin, Selçuk, Deniz var. Saydığımız isimlere bak! Bana göre artık bu adamlar orada paslanmış, heyecanını kaybetmiş. Fenerbahçe düzeyindeki oyuncular mı, o da tartışılır. Fenerbahçe hedefini yükseltirken buna da bakmalı. Fenerbahçe kadrosunun bir büyük dezavantajı da, Daum’un takımı olmasından kaynaklanıyor aslında. Bu takıma fizik güç vermeye çalıştıkça, bir maç yüksek konsantrasyonla iyi oynuyor, ama hemen sonrasındaki maçta zor durumlara düşüyor. Fenerbahçe sadece Türkiye’de mücadele etse, alır başını gider, Avrupa işi karıştırıyor.

ZB: Bir örnekle açabilir misin bu konuyu?
HŞ: Mesela bakın Bursa maçına... Alex’in bile müthiş mücadele ettiği bir maçtı ve kazandılar. Sonra döndüler İstanbul’a, Twente ile oynadılar, sahada yoktular. Galatasaray’ı 3-1 yendiler, sonra Kayseri’de döküldüler. Bu takım, fizik güç nedeniyle çok mücadeleci iki maçı arka arkaya çıkartamaz. Kadro geniş olmadığı için rotasyonla da çözüm bulamıyorsun. Bakın Galatasaray’ın Trabzonspor maçına. Galatasaray, yedeklerini sahaya sürse, önemli bir rakibi yenebiliyor. Fener yedeklerinin ilk onbir kurduğunu düşünün, kazanamazlar. Belki 1-2 maç alırlar, ama istikrarı yakalayamazlar. Bir de şu var; Fenerbahçe’nin Ankaraspor maçı nedeniyle boş geçtiği haftayı hatırlayın. Daum izin verdi, futbolcuların biri Milano’da, diğeri İspanya’da. Döndüler, hazırlık maçı falan da yok bu arada. Sadece antrenman yaptılar. İnönü’ye çıktılar, mağlup oldular. Bu sıradan bir derbi değildi. Hem maçı hem güvenlerini kaybettiler, hem de Beşiktaş’ı yarışa dahil ettiler.

Fener ‘mahşerin dört atlısı’nı buldu
SY: Biz antrenör olsak ve sezon oynanırken 9-10 gün izin versek ne olur acaba?

HŞ: Yerden yere vururlar.

SY:
Daum 6 gün direkt izin verdi. Sonra da ekledi.

HŞ: Daum’a soruyarlar Özer’i, Uğur’u, Topuz’u... Anlatırken zorlanıyor. Şımartmak istemiyor demeyeceğim, çünkü onlar Daum’un aklında hiç yoktu! Daum yine diğerleriyle oynamak istedi. Fakat şartlar gereği bu çocuklarla oynamaya başladı. Gelinen noktada, artık bu çocuklardan vazgeçmesi zor. Özer, aç oyuncu. Karadenizli’dir, hırslıdır. Emre hırslı, tekniği ve fiziğiyle oynar. Topuz fiziğiyle, Cristian gücüyle oynar. Bu dörtlüyü buldular. Eskiden azdı ve sorun vardı; fakat şimdi Alex’i idare edebilecek oyuncu sayısı çoğaldı. Santos da oynaması gereken mevkiiye döndü. Üstelik Dünya Kupası nedeniyle sorumluluk da alacaktır. Fenerbahçe’nin geri dörtlüsü, öndeki dörtlünün etkisiyle daha iyi olacaktır. İşte bunlar Fenerbahçe’nin avantajı. Artık her şey Daum’a bağlı, sonucu o belirleyecek. Fenerbahçe’nin fikstür avantajı da var ve bu nedenlerle onları şanslı görüyorum.

Fener’i ‘Cim Bom’ bitiriyor!
HŞ: Galatasaray, Fenerbahçe’yi bitiriyor. Fenerbahçe, derbiyi kazanınca herşeyin bittiğini düşünüyor. Futbolcuların galibiyetin ardından hayat biçimleri işi bozuyor. Ne zaman kendilerine geliyorlar? Bakıyorlar ki durum kritik, avantaj elden gitmiş, hemen takım üzerindeki etkin isimler devreye giriyor, işi toparlıyorlar. Ne zaman şu kazalar yaşandı, (Allah korudu da hepsi ucuz atlattı) gece yaşantılarıyla ilgili dedikodular ortaya çıktı, işte o zaman takım üzerindeki etkin isimler devreye girdi. Sorumluluk aldılar. O zamana kadar kimse onları gözetlemiyordu. Nerede ne yaptıklarını bilmiyordu. Belki olmayanlar bile yazıldı-çizildi, ama doğruluk payı olan kısımlar bile çok ciddi. Bu gelişmelerin ardından otokontrol devreye girdi. 10 futbolcu böyle yaşasa, elbette takım kötü olur. Fenerbahçe bunları düzeltirse, fikstürü onları şampiyonluğun en şanslı takımı yapar.

Avrupa’da başarı için onu satacaksın: Alex
SY: Fenerbahçe Yönetimi bir an önce karar vermeli: Gelecekte nasıl bir takımla mücadele etmeliyiz? Değişiklik şart. Öncelikle miladı dolmuş yabancılar gönderilmeli. Radikal kararlar şart. Ben; Deivid, Alex gibi oyuncuların Fenerbahçe’de kalmasından yana değilim. Avrupa’da başarılı olmak istiyorsan, bu adamlarla bunu yapamazsın. Alex ile oynadığında Avrupa’da bir yere çıkman mümkün değil. Ancak alt düzey takımları elersin. Çünkü Avrupa’da koşmayan iki adamın yer aldığı takımla sahaya çıkarsan başaramazsın. Çünkü oradaki rakiplerin bütün oyuncuları savaşıyor. Madem Özer bu kadar yetenekli, o zaman Deivid, Alex gibi Brezilyalılar’dan 3-4’ünü gönderip, onların yerine oyun karakterleri daha sağlam olan Almanlar, Fransızlar alınmalı. Daum kalacaksa, Fenerbahçe ancak bu tür takviyelerle bir yere gelebilir Avrupa’da. Ya Alex’in bir şeyler yapmasını beklemeye devam ederler, ya da mücadeleci isimlerle takviye yaparlar.

Fener’in en büyük transferi: Carlos
HŞ: Sergen nasıl bir oyuncuydu? Dripling yapabilen, kimsenin düşünmediği hassas noktalara milimetrik paslar atabilen, önünde oynayan forveti çok iyi kullanabilen bir oyuncuydu. İleri dönük orta saha, forveti nasıl kullanır? Duvar yapar. Fenerbahçe’ye arkadan gelen oyuncuyu rahatlatacak, duvar olacak bir santrfor lazım. Forvet alınması şart, buna kesinlikle katılıyorum, ama Fenerbahçe’nin en büyük eksiklerinden biri de, kanatlardan hiç oynamayışı. Sezon başından beri kanatlardan oynamadılar. Bu açıdan bana göre en büyük artıları Roberto Carlos’un gidişi. Carlos’un sempatik tavırları, gelişiyle kulübe verdiği güzellik nedeniyle yönetim onu gönderemedi. Yapamazdı bunu. Fakat Carlos’un da futbol olarak Fenerbahçe’ye hiçbir şey katmadığını düşünüyorum. Kariyeri hakikaten inanılmaz bir oyuncu. Ancak Türkiye’de bir şey vermedi. Görüntü vardı, ses yoktu.

SY: Bence de Carlos’un gidişi Fener adına müthiş oldu.

Kazım ders almışsa en önemli isim olur
HŞ: Fenerbahçe sezon başından beri hep göbekten atak yaptı. Fakat kanatlardan atak yaparsanız, rakibin göbeğini açmanız kolaylaşır. Kazım’ın durumunu bilmiyoruz. Eğer yaşadıklarından ders alırsa, ikinci yarıda takımın en önemli isimlerinden biri olur. Çünkü gerçek bir kanat oyuncusu. İnebiliyor, orta yapabiliyor, hızlı, şut atabiliyor. Kısacası iyi bir oyuncu. Bana göre Uğur’un futbol yetenekleri kısıtlı, ama orada dikine gidişiyle Fenerbahçe’yi öne taşıyabilecek bir oyuncu. Carlos’un gidişiyle Uğur’un önü de açıldı.

Gökhan adama saç baş yoldurtur!
HŞ: Gökhan Gönül sağda inanılmaz çıkışları olan bir oyuncu. Fakat önündeki oyuncu eksikliğinden, adamın etkinliği kalmadı. Formsuzluğu bundan. Gökhan gitse, yerini dolduracak adam yok. Herhalde ‘kal’ denmiş ki, çıkmıyor bile!

SY: Bence Gökhan’la ilgili şöyle de bir sıkıntı var. Ne zaman orta yapacak, ne zaman pas verecek, belli değil. Adamı geçeyim mi, orta mı yapayım, karar veremiyor. Adamı geçiyor orta yapmıyor, dönüp o adamı bir daha geçiyor. Kimi zaman kulübeye, tribüne saç baş yoldurtur bu kararsızlığı.

Santos’u öne almak en büyük yanlıştır
SY: Santos’u önde kullanmak, dünyanın en büyük yanlışı.

HŞ: Santos bu nedenle genelde rezil oynadı zaten. Bir de şu tartışılmıştı: Gönül de önde oynatılsın. Yapılırsa, bu da dünyanın en yanlışı olur. Ortanın önünde oynayan futbolcuların hem savunmasına hem de hücuma önünü dönmesi gerekir. Gökhan hem bekine yüzünü dönüp yardım ederken, hem hücuma yüzünü dönüp atağa çıkamaz. Gökhan sadece hücuma yüzü dönük, sürpriz çıkışlarla hücumu destekleyebilecek bir oyuncu. Bu da bir şarta bağlı: Önündeki adam iyi olacak.

Özer aç oyuncu hep oynatılmalı
HŞ: Son Trabzon maçında dikkat ettim; Özer solda gibi gözüktü, ama soldan içeri dalışlarında hep verip devam etti. Bu çok önemli. Çünkü oradaki pivot, verdiği paslarla hem arkasından geleni oyunun içine alıyor, hem de alternatif koşular yaparak ortadan gelen isimlere alan boşaltıyor ve hücumda zenginlik yaşanıyor. Özer’de istek var, aç bir oyuncu. Bir şeyler yapmak istiyor.

Bilica, forvetler için avantaj!
SY: Bana göre stoperlerde de sıkıntı var. Fenerbahçe, Bilica’yla bir yere gidemez. Türkiye’de senin için günü kurtarabilir, ama Avrupa’da onunla olmaz.

HŞ: Bir forvet için kısa adımlı stoper avantajdır. Bilica, kısa adım atıyor. Lugano ile birlikte oynadığı zaman, Lugano iyi olduğu zaman Bilica idare ediyor. Fakat bakın Beşiktaş derbisine. Ama bu konuya şöyle de bakmak lazım: Başkan, ligde 3 yıl şampiyonluk hedefi koymuş. Yani seni Türkiye’deki şampiyonluklar kesiyorsa, sorun yok demektir. Bu adamlarla yola devam edilebilir.

Vazgeçilmezler: Emre
ZB: Son soru... İlk yarı baz alınarak Fenerbahçe’nin ikinci yarıdaki vazgeçilmez isimleri kimler olur?

HŞ: Kesinlikle Emre Belözoğlu...

SY: Emre-Cristian Baroni... Emre, kesinlikle geçen sezondan çok farklı, çok daha iyi.

HŞ: Emre Belözoğlu-Cristian ikilisi çok iyi. Savunmalarına büyük destek veriyorlar.

3
Haberin Devamı