Arama

Popüler aramalar

"Çekişme var, kalite yok"

Türk Futbolu'nun unutulmaz isimleri, Hakan Şükür ve Sergen Yalçın, FANATİK'e ilk yarıyı değerlendirdi. Zafer Büyükavcı ve Mehmet Demircan sordu, iki efsane yanıtladı...

MEHMET DEMİRCAN: Ligde hemen her hafta ilk 5 değişiyor. Sizce bu sezon lig kaliteli mi kalitesiz mi?
SERGEN YALÇIN: Bu tablodan da belli değil mi kalitesizliği!
HAKAN ŞÜKÜR: Ligde çekişme olduğu doğru, ancak kalite yok. Sürekli değişim, insanları cezbediyor. Fakat bu değişkenliği yaratan futbol değil. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın çok iyi gittiği o ilk haftalarda bile futbol anlayışları kötüydü. Ancak öyle bir vitrin ortaya çıkarıldı ki; yazanlar-anlatanlar da çanak tuttu buna, her şey süper gibi gösterildi. Futbolu, o takımların içindeki yabancı oyuncuları ederleri karşılığında anlatma çabaları, maalesef Türk Futbolu’ndaki yerlilere çok zarar verdi. Dolayısıyla Milli Takım da zarar gördü. Çıkamadığımız gruba bakın! Ligde kaliteli futbol oynansa, bu ligdeki oyunculardan kurulan Milli Takım o gruptan çıkamaz mıydı? Israrla söylüyorum, bu ligde kalite yok, çekişme var. Zaten Türkiye’de her şey günlük, haftalık düşünülüyor. Genel istikrardan bahseden yok. Ben, ilk yarıda futbol adına çok şey almadım.

O hataları genç takımlar yapmaz!
SY: Ligin çekişmeli olmasıyla kaliteli olması aynı şey değil. Hatta bu ikisi çok farklı şeyler. Şöyle bir örnek vereyim; İstanbul’da oynanan bir Galatasaray-Trabzonspor maçı vardı, 4-3 biten. Maçtan sonra yapılan yorumlar şöyleydi: “Müthiş bir derbi oldu. Harikaydı.” Ben o günkü yazımda da şunu ifade ettim: “Hiç de süper bir derbi olmadı...” Neden mi? 7 golün atılması güzel, ama o gollerin nasıl geldiğine bakın bir de. O gün yapılan hataları, genç takımlar bile yapmaz. İki büyük takım böyle büyük bir maçta bu kadar büyük hatalar yapıyorsa, o maçın neresi süper! Bu kadar basit hatalar yapılıyorsa, bunlar büyük takım değiller! Çok gol, kaliteyi göstermez. Bazen bir maç 1-0 biter, 0-0 biter ama müthiş kalitelidir. Bana göre o maç ‘sıfır’ın altında kalitedeydi. İki takımın yaptığı savunma hataları, kademe hataları, orta sahadaki hatalar, ön liberoların kaptırdığı toplar, yenilen basit çalımlar... Bunları çocuklar yapmaz. Bin tane hata var maçta, süpermiş! Eskiden büyük takımlar çok maç kazanır, arayı açıp giderdi. Şimdi değişen sadece bu. Büyüklerde bin tane sıkıntı var. Doğal olarak biraz iyi takım kuranlar, büyüklerin peşinden ayrılmıyor.

Bursa çok iyi takım değil ama...
ZAFER BÜYÜKAVCI: Bursaspor çok iyi bir takım mı?
SY: Aslına bakarsanız çok iyi bir takım gibi gözükmüyor. Çünkü Sercan’ı dışarı alın, bir tane bile göze batan oyuncusu yok. Onları farklı yapan şu: Sahaya iyi yayılıyorlar, iyi mücadele ediyorlar, alan daraltıyorlar, agresif oynuyorlar. Atanla tutan da iyiyse, o takım zaten şampiyonluğa ortak oluyor. Bursa’nın avantajı da şu: Arkalarında çok iyi bir seyirci var. Ertuğrul Sağlam da son dönemde çıkış yapan bir hoca.

ZB: Geçen sezon da Sivasspor vardı.
SY: Belediye maçında şampiyonluğu kaybettiler. Bülent’in (Uygun) gereksiz çıkışlarıyla kaybettiler şampiyonluğu.

Bu kadrolar, istenene uymaz!
HŞ: Futbola bir de hücumda ürettiğin aksiyonlar değil, defansta yaptıklarınla bakmak lazım. Sen kadro kalitene güveniyorsun, ama bir çok konuda çalışma yapmadığın ortada. Bakın, Beşiktaş’ı eleştiriyoruz, ‘zevk vermiyor’ diyoruz. Futbol kalitesinden zaten söz etmiyoruz. Fakat sezona kötü başladılar, sonra toparlandılar ve çok zor gol giyen bir ekip haline gelip zirveye ortak oldular.

MD: Bu kalitesizliği yaratan kim?
HŞ: İnsanlar ‘yıldız oyuncu gelsin, sahada bir şeyler versin’ istiyor. Ben de bunu istiyorum. Fakat gelen yabancılar çok para aldığı için, herkes onu çok iyi göstermeye çalışıyor. Bu da o oyuncu üzerinde baskı yaratıyor. Belki de o sıradan, iyi bir oyuncu. Fakat insanlar, ederi üzerinden performans beklediği için sıkıntı doğuyor. Yani oyuncuyu öyle allayıp pulluyoruz ki, o da çok şeyler veremediği zaman bunlar yaşanıyor. Futbol basit bir oyun aslında. Biz zorlaştırıyoruz.. Ve kalitesizliği de kendimiz yaratıyoruz.



Tolunay, Bursa’da yapamaz
ZB: İlk yarıda başarılı takım yok mu?
HŞ: İlk yarının en başarılı takımı Kayserispor. Çünkü 3-4 yıldır zirvede geziniyorlar. Bunun yanı sıra futbolcu çıkartıyorlar. Ben size kafamdan yetiştirdikleri 5 adam sayabilirim. Yetiştirme, eğitme, Türk Futbolu’na adam kazandırma... Bursaspor biraz daha hazır bir takım. Beşiktaş’ın kullanmadıklarını aldılar, daha önceden iyi oyuncuları da vardı. Kayseri böyle değildi. Fakat bunları yapabilmek için de Kayseri’de bir hareket alanı olduğu doğru. Başkanından menacerine, seyircinin bakış açısından yerel medyanın sakinliğine kadar... Tolunay gelip bunu başka bir şehirde, mesela Bursa’da yapamaz. Çünkü Bursa da bir an önce başarı isteyen bir şehir. Bursa’da her maça binlerce seyirci gelir, fakat Kayseri anca lider olduğunda seyircisini stada çekebildi.

MD: Galatasaray’daki plansızlıktan biraz bahsedebilir misin Hakan?
HŞ: Galatasaray’ın son maçında Caner nerede oynadı? Sol önde. Caner, takımdan apar topar gönderilen Volkan’ın yerine sol bek için alındı. Hakan’a alternatif olması için. Bazen Hakan stoperde oynadı, Caner sol bekte ve inanılmaz hatalar yaptı. Haklı olarak yaptı bu hataları! Çünkü hiç oynamadığı bir mevkii! Planlamadan kast ettiğimiz bu. Düşünün, takımında kadro dışı kalmış bir oyuncu ve 2 milyon Euro maliyetli. Bu para nasıl çıktı, nereden çıktı, anlamak mümkün değil. Caner, sol önde kötü değildi, gitti gol de attı, ama bir daha olur mu? Hayır... Sol ön için kimler var Galatasaray’da; Arda, Kewell...

Frank Rijkaard başarılı değil
ZB: Rijkaard başarılı mı Sergen?
SY: Rijkaard başarılı değil. Ben bu sezon hiç bir maçta Galatasaray’ın futbolundan zevk almadım. Bu kadar zengin bir kadronun, bu kadar yaratıcı oyuncusu fazla olan bir kadronun, göze daha hoş gelen işlere imza atması gerekir. Rijkaard’ın bu takıma bir şey kattığını düşünmüyorum.
HŞ: Televizyon artık çok fazla maç veriyor, izliyoruz. Bu keşmekeşlik, futbol kimseyi kesmiyor. Tamam da, bizim bir futbol ekolümüz de yok ki! İspanya’da çok pas yapar takımlar, İngiltere’de çok mücadele ederler. Oradan dönün Türkiye’ye, buradaki doğaçlamaya. Antrenör bir takımda kimin nerede duracağını belirleyemiyorsa veya değiştiremiyorsa, ben onu sorgularım. Gelmiş, takımdaki hiçbir şeyi değiştirememiş, futbol kalitesini yükseltememiş. O halde neden gelmiş!



Antalya-Galatasaray maçı iğrenç bir maçtı
MD: İlk yarı hiçbir maçtan zevk almadın mı gerçekten?
SY: Vallahi Beşiktaş-Fenerbahçe maçı epey hoştu. Beşiktaş, oyunun ikinci yarısında Fenerbahçe’ye çok ezici bir üstünlük kurdu, bu maçtan sonra iyi bir çıkış yakaladı. Beşiktaş açısından izlenmesi keyif veren bir maç oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse Anadolu takımlarının oynadığı maçlar çok cazip değil ve ben pek seyretmiyorum. Zaten televizyon da vermiyor ya! Antalyaspor-Galatasaray maçı kaliteliydi diyorlar mesela. Bence değildi, hatta iğrenç bir maçtı! Galatasaray’ın yaptığı o defansif hatalar, uygulamaya çalıştığı ofsayt taktiği komediydi. Bunu Gençlerbirliği maçında da yaptılar. Rijkaard’ın gelişi isim olarak iyi, buna evet; fakat Galatasaray’a henüz hiçbir şey katmadı. Kadro seçimleri bile hatalı. Keita diye bir adamı var, 4-5 maç oynatmayıp kenarda oturtuyor. Ya, senin ekstra gibi duran bir tane oyuncun var zaten; o da Keita.

Avrupa’da şampiyon falan olamayız...
ZB: Fenerbahçe ve Galatasaray, Avrupa’da başarılı olabilir mi?
SY: Bizim takımların bu kadrolarla, Avrupa’da şampiyon falan olması mümkün değil. Şampiyonlar Ligi’nde ihtimal zaten hiç yok. UEFA’da belki bir yere gidebilirler. Fakat orada çıkan rakipler de tehlikeli. Biri Lille, diğeri Atletico Madrid. Lille inanılmaz formda. Atletico şu an kötü gibi, ama kadrosuna bakarsanız gerçeği görürsünüz. Ne zaman ne yapacakları hiç belli olmaz. Bir bakarsın 2-0 mağlup olurlar, bir bakarsın 7-0 kazanırlar. Enteresan bir takım.

Mustafa Denizli’nin hamlesi tutmazdı!
ZB: Mustafa hoca ve Beşiktaş için ne düşünüyorsun?
SY: Hakkını yemeyelim, Beşiktaş-Bursaspor maçı epey zevkliydi. Çünkü 3 etaplı bir maçtı. Bursaspor iyi başladı, öne geçti. Beşiktaş toparlayıp skoru 2-1’e taşıdı. Bursaspor yeniden sahne aldı ve maçı kazandı. Kötü zemine rağmen, iki takım da fizik güç olarak iyi mücadele etti. Oyuncu değiştirme açısından Mustafa hoca da hamle yaptı, Ertuğrul da. Ertuğrul’un yaptığı tuttu, Mustafa hocanın tutmadı. Zaten Mustafa hocanın yaptığı hamlenin tutma ihtimali yoktu! O saha şartlarında Yusuf’u oyuna alması anlamsızdı. O sahada maçı 2-1’e getirmişken, skoru korumaya oynamalıydı.

Daum bir çok şeyi kafasında bitirmiş!
MD: Daum’u belki de en iyi tanıyanlardan birisin. Son gelişi hakkında ne düşünüyorsun?
SY: Daum, Türkiye’ye ilk geldiğinde ben Beşiktaş’taydım. Birlikte çalıştık. O zaman çok daha farklı bir psikolojideydi. Şu anda gördüğüm kadarıyla doymuş bir teknik direktör Daum. Hatta artık bazı şeyleri bitirmiş. Benim anladığım kadarıyla Fenerbahçe’de başkan ile teknik direktör arasındaki diyalog iyi. Başkan, yukarıdan aşağıya isteklerde bulunuyor; Daum da yukarıdan gelen bu isteklere bence karşılık veriyor. Zaten Daum çok idareci bir teknik direktördür.
HŞ: Aziz Yıldırım bir talepte bulunmasa bile, Daum yukarının isteklerini tahmin ediyor ve buna göre davranıyor da olabilir.
SY: Evet, böyle de olabilir. Daum idare eder yani.



Dünyada Lucescu’dan başka hoca kalmadı mı!
ZB: Biraz da teknik direktör konuşalım.
SY: Benim kafama takılan şu: Dünyada antrenör mü kalmadı? Ne zaman bir takıma teknik direktör gerekse ‘yok Daum gelecek’ ‘yok Lucescu gelecek’... Yani bunlar çok önemli teknik direktörler mi? Türkiye’de onlar gibisi yok mu hiç?
HŞ: Çok büyük kariyerleri de yok yani.
SY: Ya, Daum’u Denizli maçından sonra kovuyorsun, 2 sene sonra geri alıyorsun! Bu mantıksız. Madem iyi teknik direktör, neden gönderiyorsun o zaman?

Kulüplerin hepsi altyapıyı kapatsın!
ZB: Kalite yok diyorsunuz, peki kalite isteyen var mı?
HŞ: Antrenör tipleri ile bugüne kadar yapılanlar, bugün ortaya çıkanlar birbirini tutmuyor aslında. Artık ne olursa olsun sonucu alayım diye oynuyor takımlar. Yani kalite falan kimseyi ilgilendirmiyor. Bu konuda antrenörleri haklı görebiliriz. Çünkü çok kısa sürede başarı isteniyor. Sergen’den dinliyoruz işte. A2 takımını bıraktı şimdi. Görüyorsunuz, kimsenin alttan bir beklentisi yok. O halde komple kapatın alt yapıları. Alt yapıdan çok küçük paralarla büyük oyuncular kazanmak yerine, milyon dolarlar ödeyip adamlar almak; günü kurtarmak, seçimi kazanmaktan başka neye yarar? Bu zihniyetteki bir ortamda çok kaliteli futbolu kim bekleyebilir?

Hedefleri belli ama adamları belirsiz!
MD: Daum mu, Denizli mi, Rijkaard mı?
HŞ: Temeldeki düşüncemiz değişmiyor bizim. Bakıyoruz; Denizli takıma ekstra bir şey vermiyor, Daum vermiyor, Rijkaard vermiyor. Oysa ki bu üç teknik adam, üç büyüklerin başında yer alarak, Türkiye gibi bir yerde yüzde 50 avantajla sahaya çıkıyorlar zaten. Fakat şunu da kabul etmek lazım: Rijkaard da Daum da, kurulu takımların üzerine geldiler. İkisi de ne yapmak istediğini biliyor, ama istediği hedefe gidebilecekleri adamları kendileri seçmediler.



Fener’in hocası Daum olmamalı
MD: Bursa ve Kayseri mi iyi, büyükler mi kötü?
HŞ: Elbette Fenerbahçe ve Galatasaray’ın vurdum duymaz tavırları, yabancı oyuncuların performansları da etkili bu durumda. 8 maç kazandıkları süreçte bile iyi oynamadılar. Çok şansa maçlar kazandılar. Bana göre Fenerbahçe takımının hocası da Daum olmamalı zaten. Alman ekolünden gelen, disiplin anlayışını ön planda tutan bir teknik adam; buna karşın takımın yarısından çoğu Güney Amerika ekolünden... Onları birbirlerine entegre etmek o kadar zor ki... Bir de şu var: Şartlar böyleyken antrenör buraya nasıl gelir? Demek ki o da reddedemeyeceği bir rakam aldı ki, bu şartlarda bu takımın başına geçti.

Galatasaray’da bir plan yok...
ZB: Galatasaray’a dönelim. Plansızlıktan kastın neydi Hakan?
HŞ: Kesinlikle plansız bir transfer politikası var. Elano gelmiş, Keita gelmiş; Kewell, Arda, Baros ve Nonda’lı takıma. Aynı tip oyuncuların hepsinin bir arada oynaması, takımın başka bölgelerine zarar veriyor. Bu oyuncuları kenarda bıraktığınız zaman da takımın iç huzuruna zarar veriyorsunuz. Çok büyük para verdiğiniz bir oyuncu kenarda oturuyor, maç başına anlaşan, diğerinin onda birini bile almayan bir oyuncu sahada ter döküyor. Bu plansızlıktır ve burada en büyük pay yönetimlerdedir.

300 bin Euro’luk adamı 3 milyona getiremezsin
ZB: Menacer oyunu mu yani!
HŞ: Yönetimler çağırıyor menaceri, ne kadar, al onu ver bunu, bu kadar! Bir adam Türkiye’ye 300’e gelecekken, sen o adamı 3 milyona getiremezsin! Ülke adına senin buna hakkın yok. Ama görüyorsunuz işte, günü kurtarıyorlar. Bazı gazetelere zaman zaman istedikleri haberleri de yaptırabiliyorlar. Bu, Türk Futbolu’na da hakikaten zarar veriyor.
SY: Bu işin başında olanların maalesef bu işten haberleri yok. Mesela takım kurulurken bazı kriterler esas alınmalıdır, ama bu kriterlerden haberleri yok ki! Bir ekip kuruyorsun ve sonrasında bir bakıyorsun, 5 tane aynı stil adam almışsın. Galatasaray’a bakın: Elano transferi o kadar gereksiz ki! Zaten senin Elano gibi bir sürü futbolcun var. Beşiktaş’a bakın, 5 tane aynı bölgenin aynı stildeki adamı var. 5’i de aynı oyuncu ve normalde bir takımda bu 5’liden sadece birini kullanabilirsin.

Zafer Büyükavcı&Mehmet Demircan

5
Haberin Devamı