Her otorite, otorite midir?
Usta kalem Yılmaz Özdil, kendine has üslubuyla futbol gündemini yorumluyor.

Dünyanın en prestijli televizyon kanalı BBC’de müzik piyasasıyla alakalı açık oturum yapılacaktı. Bir müzik otoritesi canlı yayına çıkacak, soruları cevaplayacaktı. Beklenen an geldi. Program başladı.
Sunucu sordu.
Otorite anlattı.
Sunucu sordu.
Otorite anlattı.
Çok keyifli bi sohbet oldu.
Çünkü, müzik otoritesi enteresan adamdı, hiç öyle yayıncılık kuralları filan takmıyor, ağzına geleni söylüyor, dan dun konuşuyordu. Neticede süre doldu, sunucu “bizleri aydınlattığınız için teşekkür ederiz” dedi, otorite de “rica ederim, yardımcı olabildiysem ne mutlu bana” dedi, yayın sona erdi.
30 saniye sonra...
Rezalet ortaya çıktı.
Meğer, otorite diye canlı yayına çıkarılan adam, otorite falan değildi, bildiğin taksi şoförüydü. Bir müşteriyi tesadüfen stüdyoya getirmiş, o sırada, resepsiyondaki program görevlileri tarafından “otorite” zannedilerek, apar topar içeri sokulmuş, makyajı yaptırılmış, sunucunun karşısına oturtulmuştu. Ne olduğunu anlamadan stüdyodan içeri ittirilince, canlı yayını bozmamak için bozuntuya vermemiş, bakmış ki sevdiği konudan, müzikten bahsediliyor, kafasına göre cevaplamıştı.
Bir başka taksici tarafından getirilen asıl otorite, o sırada makyajını yaptırıyor, seyrettikçe saçını başını yoluyordu. “Yanlış adamı ekrana çıkardınız” diye bağırıyordu ama, iş işten çoktan geçmişti.
BBC, vahim hata nedeniyle, seyredenlerden özür diledi. Ancak, ekstra enteresanı... Santrala telefon yağıyordu, “çakma otorite” pek beğenilmişti, tekrar yanına çıkarılması isteniyordu. Hadise öylesine dallanıp budaklandı ki, İngiliz gazeteleri “otorite taksici”yi aramaya başladı, manşet haber yapılıyor, tanıyanların, hangi taksi durağında çalıştığını bilenlerin haber vermesi isteniyordu. Canlı yayındaki fotoğrafları boy boy yayınlanıyor ama, bir türlü bulunamıyordu. Ve, asla bulunamadı.
Belli ki... Ya taksici bile değildi, ya da korsan taksici’ydi, kimliğini gizlemeye çalışıyordu.
E bakıyoruz şimdi bizim televizyonlardaki spor programlarına... Kim olduğunu bilmediğimiz, televizyon programlarına çıkana kadar adını diye duymadığımız tipler “futbol otoritesi” olarak canlı yayınlarda!
Otorite ayaklarıyla, eski hakemlerin, eski futbolcuların karşısına oturuyorlar, küfür kıyamet, gırla.
Şüpheleniyor tabii insan... İster misin, bunlar da yanlışlıkla sokaktan geçerken ekrana çıkarılmış olsun?
Şanslı değil, öbürleri şanssız!
Galatasaray, Eskişehir’e takıldı.
Tam Kasımpaşa lider oluyordu...
Trabzon’a yenildi.
Galatasaray lider kaldı.
Galatasaray, Eskişehir’e takıldı.
Tam Orduspor lider oluyordu...
Karabük’e puan kaptırdı.
Galatasaray lider kaldı.
Galatasaray, Gençler’e takıldı.
Tam Kasımpaşa lider oluyordu...
Mersin’e takıldı.
Galatasaray lider kaldı.
Galatasaray, Gençler’e takıldı.
Tam Orduspor lider oluyordu.
Elazığ’a puan kaptırdı.
Galatasaray lider kaldı.
Galatasaray, Mersin’e takıldı.
Tam Antalyaspor lider oluyordu.
Kasımpaşa’ya takıldı.
Galatasaray lider kaldı.
Galatasaray, Karabük’e yenildi.
Tam Antalyaspor lider oluyordu.
Beşiktaş’a yenildi.
Galatasaray lider kaldı.
Tam Fenerbahçe aynı puana geliyordu...
Melo penaltı kurtardı.
Galatasaray lider kaldı.
Sporda Kariyer başlıklı panelde konuşan Fatih Terim şöyle demişti:
“Başarıya giden yolda şans faktörüne inanmam.”
Soccerex’e bak Türkiyeyi gör!
Türkiye Futbol Federasyonu’nun da katıldığı Soccerex Fuarı, Brezilya’da yapıldı.
“Bu uluslararası Fuar’da neler yapılıyor?” diye merak ettim, programına baktım.
“Planlama” semineri yapılmış.
“Yapılanma” semineri yapılmış.
“Yönetim” semineri yapılmış.
“Teknoloji” semineri yapılmış.
“İmaj” semineri yapılmış.
“Sponsorluk” semineri yapılmış.
“Yetenek sanatı” semineri yapılmış.
“Mülkiyet” semineri yapılmış.
“Hukuk” semineri yapılmış.
“Sporcu hakları” semineri yapılmış.
“Kamp yerleri” semineri yapılmış.
“Finans” semineri yapılmış.
“Pazarlama” semineri yapılmış.
“Halkla ilişkiler” semineri yapılmış.
“Global strateji” semineri yapılmış.
“Sosyal sorumluluk” semineri yapılmış.
“Dijital ortam” semineri yapılmış.
Özetle.
Bizde neler yapılmıyorsa...
Fuarda onlar yapılmış!
Kanki’yle Kanka
Hacivat’la Karagöz.
Şıracı’yla Bozacı.
Kavuklu’yla Pişekar.
Aşuk’la Maşuk.
Kerem’le Aslı.
Ferhat’la Şirin.
Leyla’la Mecnun.
İki’li iki’li severiz biz.
Türkiye’nin evsahibi olacağı U20 Dünya Kupası’nın maskotu ne?
Kanki.
İstanbul Emniyeti Çocuk Şube Müdürlüğü’nün maskotu ne?
Kanka.
Futbol, kanki.
Polis, kanka.
Al sana bi ayrılmaz ikili daha!