Standart yok!
Sahadaki 22 adam ne yaparsa yapsın, bir düdükle başlayıp bir düdükle bitebilir her şey... Yani milyonlarca Euro'luk yatırımların kaderi, hakemlerin çalacağı bir düdükle değişebilir bir anda... Taraftarı olmasa da, patron O'dur çünkü sahada... Onların ağzından çıkacak bir nefes, cebinden çıkacak bir kart, yüzde 100 etkiler sonucu... İşte bu nedenle acil ihtiyaçları var: Standart

Bir spor kulübünde başkan olmak güzeldir! Çünkü işler iyi giderse zaten sorun yoktur, hep gökyüzünde dolaşırsınız, gittiğiniz her yerde taraftarlarınız karşılar, sevgi seli içinde boğulursunuz. Bir çoğu için baba, bir çoğu için lider olursunuz. İşler kötü giderse, gönderirsiniz teknik adamı, iki oyuncuyu kadro dışı bırakırsınız, ardından yaparsınız iki flaş transfer, ibreyi başka yöne çekersiniz. Hiçbir şekilde olmuyorsa iş, istifa eder, çekip gidersiniz.
Bir spor kulübünde futbolcu olmak güzel! Haftada maksimum 3 maç oynarsınız, maksimum 12 idman yaparsınız, işçinin-emekçinin ömrü boyunca çalışsa kazanamayacağı paraları kimileri 1 maçta, kimileri 1 ayda, en az alanı ise 1 sezonda hesabına yatırır...
Ağır bir iş yaptıkları doğru, ama ya madenciler!
Riskli bir iş yaptıkları da doğru, ama ya polisler, askerler!
Tutturursanız bir kulüpte idol olursunuz, koca koca adamlar adınızı yazan formalar giyer, siz sahaya çıkarken bağıra bağıra adınızı söyler. Tutmadı mı, başka kulübe gidersiniz, olur biter...
Bir spor kulübünde taraftar olmak da güzel! Bir spor branşında yönetici olmak da güzel!
Hepsini anlarım da iki şeye bir anlam sığdıramam!
Birincisi ‘kaleciler, ikincisi ‘hakemler...’
Santrfor olmak varken neden kaleci olur bir adam! Çocukluğunda, bir okulun bahçesinde oynadığınız çift kalede, kimi geçirirdiniz kaleye? Elbette futboldan bihaber kim varsa onu! Yanlış anlaşılmasın, bir kaleci bir takımın yarısıdır, bu doğru. Fakat golcülerin formasını giyer küçücük çocuklar, onların forması satılır en çok. En basit örneği; milyonlarca Euro ödenerek alınan Cristiano Ronaldo idoldür Real Madridli bir çocuk için... Altyapısından yetişen, yıllarca o formayı giyen ve hatta ülkenin milli takımında da banko oynayan kaleci Casillas’ın kaç forması satılıyordur sizce! Neyse, biz asıl konumuza dönelim; hakemlere...
Hakemlerin taraftarı yoktur... Yani süper bir maç yönetseler bile onu alkışlayacak bir adam bulamazsınız. Üstüne üstlük, ağzıyla kuş tutsa, yaranamazlar. Çünkü bir maç berabere bitmiş olsa bile, mutlaka kaybettiğini düşünen bir taraf vardır. Kötü bir maç yönetmişseniz, zaten bitmişsinizdir. Tribünlerde ‘i... hakem’le başlar tezahüratlar, ‘oran buran oynuyor’la devam eder.
Futbolun her daim ‘günah keçisi’dir onlar...
Fakat... Şimdiye kadar yazdıklarımız madalyonun bir yüzü... Şimdi geçelim buz dağının görünmeyen yüzüne...
Sahadaki 22 adam ne yaparsa yapsın, bir düdükle başlayıp bir düdükle bitebilir her şey... Yani milyonlarca Euro’luk yatırımların kaderi, hakemlerin çalacağı bir düdükle değişebilir bir anda... Taraftarı olmasa da, patron O’dur çünkü sahada... Onların ağzından çıkacak bir nefes, cebinden çıkacak bir kart, yüzde 100 etki edebilir sonuca... Belki de işte bu nedenle ‘günah keçisi’dir onlar... Onlarca doğru düdük çalarlar, bir kez yanlış kararla, tüm artılarını yok edebilirler.
Bu araştırma, yandaki ‘kriz neden patladı’ köşesine farklı bir pencereden bakmanızı sağlayacak. Çünkü çıkan sonuçlara bakılırsa, hakikaten de hakemlerimizin acilen bir ihtiyacı var: Standart!
Sunuş yazımızı desteklemek zorundayız. Aslına bakılırsa tablo neden ‘standart’ olmadığını ortaya koyuyor, fakat biz birkaç çarpıcı kıyas yapalım, işinizi kolaylaştıralım:
1- Cüneyt Çakır; ortalama her 3 maçta 1 kez penaltı çalıyor, 2 maçta 1 kırmızı gösteriyor.
Yunus Yıldırım; ortalama 39 maçta 1 penaltı çalıyor, 13 maçta 1 kırmızı gösteriyor .
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Cüneyt Çakır’la oynarsa; 11 veya 12 penaltı kazanabilir, rakipleri 17 kez kırmızı görebilir!
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Yunus Yıldırım’la oynarsa; belki 1 penaltı atabilir, rakipleri 2 veya 3 kırmızı görebilir!
2- Suat Arslanboğa, 21 maçta 11 penaltı çalmış, 8 kırmızı kart çıkartmış.
Barış Şimşek, 45 maçta 1 penaltı çalmış, 15 kırmızı çıkartmış.
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Suat Arslanboğa ile oynarsa; 17 veya 18 penaltı kazanabilir, rakipleri 4 veya 5 kırmızı görebilir!
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Barış Şimşek ile oynarsa; 1 penaltı atması bile zor, rakipleri 11 veya 12 kırmızı görebilir!
3- Yunus Yıldırım maçbaşı 2.91 sarı kart gösteriyor.
Süleyman Abay maçbaşı 5.41 sarı kart gösteriyor.
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Yunus Yıldırım ile oynarsa; rakipleri minimum 100 sarı kart görebilir.
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Süleyman Abay ile oynarsa; rakipleri minimum 183 sarı kart görebilir.
4- Barış Şimşek ve Yunus Yıldırım ile bir maçta penaltı kazanma şansınız ‘binde 2...’
Bünyamin Gezer’le ‘yüzde 33’, Cüneyt Çakır’la ise ‘yüzde 32’...
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Yunus Yıldırım veya Barış Şimşek ile oynarsa; toplam 1 penaltı kazanma ihtimali bile düşük.
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Bünyamin Gezer veya Cüneyt Çakır ile oynarsa; 11 veya 12 penaltı kazanabilir.
5- Özgür Yankaya’nın 1 maçta kırmızı kart gösterme ihtimali ‘binde 2’, Yunus Yıldırım’ın ‘binde 7...’
Fırat Aydınus’un 1 maçta kırmızı kart gösterme ihtimali ‘binde 41’, Cüneyt Çakır’ın ‘binde 450’
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Yunus Yıldırım veya Özgür Yankaya ile oynarsa; rakipleri toplam 1 kırmızı belki görebilir.
Bir takım 34 haftalık sezonun tüm maçlarını Fırat Aydınus veya Cüneyt Çakır ile oynarsa; rakipleri 16 ya da 17 kırmızı kart görebilir.
NOT: Tabloda oranlar yüzde olarak verildi. Ancak bu maddeleri yazarken, bazı hakemlerin oranları ‘binde’ olduğu için, mukayese ettiğimiz hakemin ortalaması da ‘binde’ kriterinde gösterilmiştir.
Kriz nasıl patladı?
Haberin Devamı ›
28 Kasım 2010-Fenerbahçe, Büyükşehir Belediyespor’u yenmiş, Aykut Kocaman maç sonu değerlendirmesi yapıyordu:
“İçeride birkaç oyuncudan duydum. Halis Özkahya hoca çok genç. Oyuncular üzerinde otorite, oyunculara hakarete varan davranış ve tavırlarla olmaz, verilen kararların doğruluğuyla olur. Halis hoca bu konuda oyunculardan ve bizlerden gelen tepkileri dikkate alırsa faydalı olacağını düşünüyorum. Oyuncular üslubunun itici, hakaretvari olduğunu söyledi...”
17 Aralık 2010-Kocaman, bu kez Hürriyet gazetesinden Feridun Niğdelioğlu’na konuşuyor:
“Biz Ankaragücü, Trabzonspor da Belediyespor ile oynayacaktı. ‘Fark 4 puana düşer’ umudumuz vardı. Trabzon, maçını kazandı. Fark 9 puana çıktı. Benim kişiliğimi, karakterimi herkes bilir. Başkalarının başarı ya da başarısızlığına kılıf aramam. Sorunu kendimde ararım. Ama bazı şeylerin de gündemde olması, konuşulması gerek. Trabzonspor takımının aldığı başarıları, Şenol hocanın elde ettiği başarıyı yadsımak yanlış olur. Bir teknik adam olarak alkışlamak durumundayız. Ancak kimse yanlış anlamasın, ama Trabzonspor son 3 haftada kritik maçlar oynadı. Bu 3 maça bakmak lazım. Gaziantepspor, Bucaspor, Belediyespor... 3 maç 3 penaltı. Bu penaltılar Trabzonspor’a kasten, isteyerek verildi, demiyorum. Fakat kimse bunları incelemiyor. Ancak maçların kritik anlarına denk gelen penaltılara bakmak gerek.”
19 Aralık 2010-Kocaman, Alex’in frikik golüyle kazandıkları Sivasspor maçı sonrası konuşuyor:
“O sözler ağzımdan çıktı. Ona benzer şeyler, kıvırmaya gerek yok. Sözlerimin ‘mazeret üretiyor’ anlamına gelmesini istemem. Böyle bir düşüncem yok. Bir sıkıntı varsa önce kendime sonra takımıma bakmaya çalışıyorum. Penaltı standardının olmadığını gördüm bu sene. Özellikle vurgulamak istediğim bir camia yok. Standart sapması net bir şekilde ortada görünüyor. Penaltı bu oyunun içindeki en büyük avantaj. Standart konusunda, hakemlerin adaletine sığınmaktan başka şansımız yok...”
20 Aralık 2010-Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş’ten Kocaman’a yanıt gecikmiyor:
“Fenerbahçe’nin başarısı benim başarısızlığım üzerinden yorumlanıyorsa o zaman Fenerbahçe bitmiş demektir. Fenerbahçe’nin büyüklüğü, genç bir antrenörün geleceğini karanlığa atma adına, günü kurtarmak için yaptığı ifadeler üzerinden olmamalı. Benim bir büyük olarak tavsiyem, biraz daha dikkatli konuşsunlar. O açıklamalar ülke futboluna zarar verir. Onun geleceği kararır, benim geleceğim yok zaten. Bize yapılan eleştiriye saygı duyarız, hakaretlere de cevap vermesini biliriz. Vizyonu ve projesi olmayan, geleceğiyle ilgili planı olmayan insanların, kaptansız gemi gibi nereye toslayacağı belli olmaz...”
20 Aralık 2010-Aynı gün, Trabzonspor Başkanı Sadri Şener televizyona çıktı:
“Fenerbahçe’yle 9 puan fark var. Bursaspor puan olarak daha yakın, ama camia olarak öbürü büyük. Şimdiden gözler bizim üzerimizde olmaya başladı. Çok sevdiğim Aykut Kocaman, ‘3 penaltı yoktu’ diyor, ki ben Aykut’u diplomat gibi görürüm. Dış İşleri Bakanlığı yapmasını isterim, yani onu o seviyede görüyordum. Çok sevdiğim bir hoca. Belki demek durumunda kalmıştır. Sonuçta kendi yorumudur. İnşallah ikinci yarıda hakemler Fenerbahçe’ye bol bol penaltı verir.”
22 Aralık 2010-Kocaman, kupada kaybettikleri Bucaspor maçının ardından Güneş’e seslendi:
“Şenol hoca değer verdiğim, sempati biriktirdiğim bir insandı. Ama bu kadar zaman boyunca bana bu kadar kin biriktirdiğini açıkçası düşünmemiştim. Şahsıma yönelik, çok aşağılayıcı dille yaptığı açıklamalar beni çok yaraladı...”
24 Aralık 2010-Aziz Yıldırım’ın Sivasspor maçının devre arasında soyunma odası koridorlarına indiği ve maçın hakemi Yunus Yıldırım’a çok sert sözlerle yüklendiği iddia edildi. Hatta raporlarda şu ifadelerin yer aldığı ileri sürüldü: “Başka takımlara gelince kolay penaltı veriyorsunuz, bize gelince atlıyorsunuz. Hepinize yazıklar olsun. Maçın içine s.... Utanmıyor musun... Size her türlü desteğim haram olsun. Artık desteğimi çekiyorum...”
Morali çok bozulan Yunus Yıldırım’ın ikinci yarıya çıkmayı düşünmediği, ancak araya giren yetkililer tarafından güçlükle ikna edildiği kaydedildi.
26 Aralık 2010-Aziz Yıldırım, Topuk Yaylası’ndan Yunus Yıldırım’ı hedef aldı:
“Trabzonspor maçında ‘Çok gol kaçırdık, şansımız yoktu’ diye ortalığı yumuşatmaya çalıştık. Ama bize bu maçı kazandırmayan Yunus Yıldırım’dır. 1-0 önde iken faul verdi. Kurallara göre topun durması ve ondan sonra oyunun başlaması lazım. Yunus Yıldırım ise gözü önünde olan bu olaya, topun durmadan oynanmasına göz yumdu. Ve o pozisyon da gitti gol oldu. Biz şampiyonluğu kaçırdık. Futbolcularım polislerle evlerine gitti. Yunus Yıldırım ne yaptı? Parasını cebine koyup gitti. Benim taraftarım günlerce uyumadı. Yunus Yıldırım şampiyonluğumuzu elimizden aldı ama kaybeden o değil biz olduk. Bunun neresinde adalet var? Galatasaray’ın Beşiktaş maçlarında da hakem hataları yapılıyor. Bunlar her maçta oluyor, ama Fenerbahçe’nin maçlarında hakemler rahat değiller, penaltı veremiyorlar. Biz kendimize bir şey istemiyoruz. Adalet, eşitlik istiyoruz. Futbolcular gibi hakemler de oyun kurallarına uymalı. Aralarında bir standart olmalı. Bir maçta yapılan bir hareket penaltı, diğer maçta aynısına ses yok. İşte bu yanlış.”
27 Aralık 2010-Söz yine Aziz Yıldırım’da:
“Şansal Büyüka diyor ki; ‘Yunus Yıldırım kolay penaltı vermiyor...’ O zaman hakemlik yapmasın! Sen penaltıyı ver, Fenerbahçe atamazsa atamaz! Geçen sene 5 metre hareketli top sonrası Trabzonspor gol attı, maç 1-1 bitti ve şampiyonluk gitti. Sivas maçında top bir metre ileri gitti, geldi iki defa. Emre korner atışını kullanmaya gitti, top iki santim ileride, beş santim geride diye, yardımcı hakem Emre’yle kavga ediyor, Emre’nin sinirlerini geriyor. İlk yarının hakemlerinden memnun değilim. ‘Cüneyt Çakır Avrupa’da başarılı maçlar yönetiyor’ diyorlar. İlk yarıdaki Beşiktaş maçında seyredin neler yaptığını! Bizim istediğimiz şu, hakemler tüm kulüplere eşit mesafede olsunlar, oyun kurallarını uygulasınlar. Sivas maçı sonrası Oğuz Sarvan da haklı olduğumu söyledi...”
2010-2011 sezonunun faal hakemlerinin tüm Süper Lig kariyeri | |||||||
Hakem | Maç | Penaltı | Pen.Ort. | S. kart | S.K.Ort | K.kart | K.K.Ort. |
Özgür Yankaya | 19 | 2 | 0,10 | 74 | 3,89 | 1 | 0,05 |
Suat Arslanboğa | 21 | 11 | 0,52 | 92 | 4,38 | 8 | 0,38 |
Serkan Çınar | 22 | 6 | 0,27 | 96 | 4,36 | 10 | 0,45 |
Koray Gençerler | 25 | 3 | 0,12 | 105 | 4,2 | 11 | 0,44 |
Deniz Çoban | 29 | 5 | 0,17 | 129 | 4,45 | 5 | 0,17 |
İlker Meral | 30 | 5 | 0,17 | 88 | 2,93 | 7 | 0,23 |
Abdullah Yılmaz | 39 | 7 | 0,17 | 193 | 4,95 | 11 | 0,28 |
Barış Şimşek | 45 | 1 | 0,02 | 245 | 5,44 | 15 | 0,33 |
Süleyman Abay | 66 | 16 | 0,24 | 357 | 5,41 | 22 | 0,33 |
Halis Özkahya | 69 | 17 | 0,25 | 288 | 4,17 | 14 | 0,20 |
M.Kamil Abitoğlu | 71 | 9 | 0,13 | 258 | 3,63 | 14 | 0,20 |
Aytekin Durmaz | 71 | 21 | 0,29 | 264 | 3,72 | 17 | 0,24 |
Tolga Özkalfa | 72 | 16 | 0,22 | 314 | 4,36 | 20 | 0,28 |
Bünyamin Gezer | 76 | 25 | 0,33 | 343 | 4,51 | 24 | 0,31 |
Hüseyin Göçek | 88 | 12 | 0,14 | 412 | 4,68 | 22 | 0,25 |
Bülent Yıldırım | 94 | 22 | 0,23 | 437 | 4,65 | 24 | 0,25 |
Yunus Yıldırım | 118 | 3 | 0,02 | 343 | 2,91 | 9 | 0,07 |
Fırat Aydınus | 124 | 32 | 0,26 | 557 | 4,49 | 51 | 0,41 |
Kuddusi Müftüoğlu | 134 | 24 | 0,18 | 521 | 3,89 | 35 | 0,26 |
Cüneyt Çakır | 135 | 44 | 0,32 | 589 | 4,36 | 61 | 0,45 |
* Not: Hakemler, yönettikleri maç sayısına göre (azdan çoğa) dizilmiştir... Araştırma: Zafer Büyükavcı |