TFF'den anayasal bir ihlal
Ajax AZ maçını biliyorsunuz. Hani kaleci Alvarado'nun sahaya giren bir hooligana tekme atması sonrası kırmızı kart gördüğü maç. Ardından AZ sahadan çekilmişti.

Maçın tekrarına karar verildi. Ajax da federasyondan bizdeki uygulamayı istedi. Yani maçı kadınlar ve çocukların izlemesini. Hatırlayın biz de sevindik hani. Bakın Hollanda bizi örnek alıyor diye.
Haberin Devamı ›
Ama ne yazık ki örnek alma süreci yine doğal yönünde oldu. Hollanda Futbol Federasyonu sadece kadınların maça alınmasının Anayasal bir ihlal olduğuna, cinsiyet eşitliği kuralına ters düştüğüne hükmetti. Ve sadece çocuklar alındı maça. Her 6 çocuğu da bir yetişkin kontrol etti.
Bu uygulama bizde bir günde başlamıştı hatırlayın. Ve o günden buyana naçizane kulunuz bu satırlarda aynı gerekçeyle yanlış olduğunu söylüyorum... Büyük bir iş yapmıyorum tabii. Basit bir mantık yürütmekle bu sonuca varmak mümkün. Öyle hukuk alimi olmaya gerek yok.
Ama nasıl oluyorsa aralarında hukukçular da olan, hatta iki ayrı hukuk kurulu olan, bunlarda Yargıtay başkanlığı dahi yapmış son derece yetkin hukukçuları istihdam eden TFF bu sonuca varamıyor!
Haberin Devamı ›
Bu nasıl oluyor diye sormuyorum. Çünkü artık nasıl olduğunu biliyorum.
Türkiye’de futbolun el yordamıyla, dakika dakika değişen dengelerle, 2 dakika sonrasını dahi düşünmeden yönetildiğini biliyorum.
Bu insanlar son derece akıllı, iyi yetişmiş ve başarılı insanlar ama kurallara uyma konusunda sorun yaşıyorlar. Kanunları, hatta temel hukuk ilkelerini dahi uygulamak zor geliyor.
Halbuki kurallar hayatı kolaylaştırmak için vardır, zırt pırt değiştirip unutmak için değil...
Seyretmeyen kalmasın
NTVSpor Cuma geceleri bir belgesel kuşağı yayınlıyor. 30 müthiş hikaye... ESPN’in önemli yönetmenlere çektiriği “30 for 30” dizisi.
İlk bölümde Vlade Divac/Drazen Petroviç hikayesiyle hepimizi yüreğinden vurdular. Biz de o savaşın tarafıydık. Bosnalı dostlarımızdan dolayı. Şimdi yıllar sonra diğerlerinin dramlarını da yaşadık.
Açık söylemek gerekirse basketbola özel ilgim olan o dönemlerde dahi ne Petrovic’i severdim ne Divac’ı. Ama işte sinema, daha doğrusu iyi belgeselcilik öyle bir şey ki sevmediğiniz iki insan için size gözyaşı döktürüyor.
Sonra 2 Escobar ve ardından Invictus’un gerçek hikayesini izledik. Ve nihayet inanılmaz bir Reggie Miller filmi.
Daha çok hikaye var. Muhammet Ali’yi, Iverson’ı, Jordan’ı, Navratilova’yı ve daha birçok hikayeyi, birçok kahraman ve anti kahramanı yaşayacaksınız.
Haberin Devamı ›
Hâlâ haberiniz yoksa Cuma akşamları başına geçin TV’nin.
Çünkü bu sadece bir belgesel dizisi değil. Bu belgeseller bu ülkede çok şeyi değiştirebilir. Hepizin unuttuğu, görmezden geldiği kendi harika hikayelerimizi hatırlamamız için de bir vasıta olacak bu. Ülkenin belgeselcilerini de hareketlendirecek. Çünkü açıkça görülüyor ki bu memlekette iyi belgesel seyrediliyor. Tüm geri dönüşler mükemmel. Sosyal paylaşım siteleri yıkılıyor yayın sırasında.
Bunun sonucu doğal olarak ülkenin belgeselcilerini yüreklendirmek olacak. Ve tabii sponsorların, ayrıca TV kanallarının da kapılarını onlara açması.
Cuma akşamı karşısına geçip seyredeceğiniz sadece bir hikaye değil, ülkenin spora bakışını değiştirecek bir devrimdir. Geri dönüşler bunu gösteriyor. Genç nesillerin kavgadan gürültüden sıkıldığını...
Seyreden zaten bir daha kaçırmıyor. Seyretmeyen kalmasın...
Türk kahvesi de kimin?
Birçok ünlü bir araya getirilmiş, güzel fotoğraflar çekilmiş. İyi niyetli bir iş yapılmış...
Haberin Devamı ›
Türk Kahve Derneği “Türk kahvesi içiyorum... Kahveme sahip çıkıyorum” kampanyası başlatmış.
Niyet iyi de, siz kahveye Türk kahvesi dediğiniz anda davayı kaybetmişsiniz zaten. İki vatandaş, Türkçe kahve siparişi verirken Türk kahvesi der hale gelmişse, zaten sahip çıkacak bir şey kalmamıştır.
Menülere kıymalı pide yerine ”Turkish Pizza” yazdığınız an, İtalyan 3-0 galip gelmiştir.
Mesele İtalyan’a pide hatta kahve dedirtmektir. Hatta az şekerli dedirtmektir. Turizmde zafer böyle kazanılır...
Bakınız! Türkiye’de 4 çeşit KAHVE vardır. Az şekerli, şekerli, orta ve sade... Hepsi bu!
Futbol değil TV
Hâlâ aynı konuyu tartışıyoruz.
TV yayın geliri bu kadar fazla ama tribüne kimse gitmiyor. Kimse anlamıyor. Hepimiz birbirimize bakıyoruz.
Bakınız. Türkiye bir spor ülkesi değildir. Kimse sabah kalkıp koşmaz bu ülkede. Ve Türkiye’deki lisanslı futbolcu sayısı Almanyadaki lisanslı Türk futbolcusu sayısından azdır.
Ama diğer taraftan Türkiye TV seyretme saati açısından her zaman dünyanın önde gelen ülkelerindendir.
Dolayısıyla bu kadar yüksek fiyat futbola değil bizim TV bağımlılığımıza ödenmektedir.
Haberin Devamı ›
Sosyal medya
Facebook’ta yokum. Benmişim gibi davranan arkadaşlara itibar etmeyiniz. Ayrıca twitter’da bir accountum var ama 2 yıldır pasif, tarafımdan herhangi bir şey yazılmıyor.