GALATASARAY'da tarihi Divan!
Yazarımız Serdar Dinçbaylı, bugün gerçekleştirilen Galatasaray Divan Kurulu toplantısında yaşananları yazdı.

Galatasaray'da tarihi bir güne daha şahit olduk.
Kanıtsız suçlamalarla dolu raporların havada uçuştuğu, geçmişle hesaplaşma duygularının yoğunlaştığı bir dönemde yapılan Divan Kurulu Toplantısı; Sarı Kırmızılı Camia'nın tekrar huzur bulmasını sağladı.
Divan Kurulu Üyeleri yaptıkları sağduyulu konuşmalarla mantıksız iddialara sakin ancak şamar tadında bir cevap verdiler.
Aktar ortamı yumuşattı
Son zamanlarda toplanan imzalarla Özbek yönetimini geçmiş dönemlerin hesaplarını kontrol etmeye zorlayan grubun ise ağırlıklı olarak Adnan Polat'a yakın üyelerden oluştuğuna işaret edildi.
Divan Başkanı İrfan Aktar üyelere sakin olmalarını tavsiye etti. 2. Başkan Cengiz Özyalçın, eski yöneticilerden Taner Aşkın, konuşmalarıyla üyelere iftiranın kötülüklerinden bahsettiler. Hayri Kozak ise önce söz almak için el kaldırdı. Ancak camianın mesnetsiz iddialarla birbirini suçladığı böyle bir günde konuşmaktan vazgeçti, her zamanki mali olumsuzluklar hakkındaki haklı eleştirilerine bu aylık ara verdi.
"Polat da Aysal da hatalı"
Eski bir başkan olarak Adnan Polat'ın televizyona çıkarak maziden şikayet etmesinin Galatasaraylılığa yakışmadığını söyleyen Duygun Yarsuvat ise konuşmasıyla tarihe geçti.
Galatasaraylılığı kendi üslubuyla tarif eden Yarsuvat, Sarı Kırmızılı renklere gönül verenleri duygulandırdı. Rakiplerin kendilerini özellikle eğitim konusunda taklit ettiklerini ancak bunda başarılı olamadıklarını söyledi.
Yarsuvat, Polat'ın da bir televizyon programında 6 sene önceki olayları deşmesinin yanlış olduğuna, ona cevap veren Ünal Aysal'ın da hata yaptığına değindi.
İşte Yarsuvat'ın o tarihi konuşması:
"Değerli Galatasaraylılar ve dostlar!
Uzun zamandır düşünüyordum. Düşündüğüm doğruymuş. Benden evvel de bu konuda çeşitli görüşler belirtildi. Her gazeteyi açışta, her televizyon düğmesine basışta Galatasaray'la ilgili olumsuz haberler görüyoruz. Bunun sorumlusu biziz. Ayağımıza kurşun sıkıyoruz.
Bir Başkan çıkıyor, Galatasaray ile ilgili sözler sarf ediyor, ardından bir başkan daha çıkıyor o da onun aleyhine sözler sarf ediyor. Galatasaray'ı bu şekilde götüremeyiz. Bu şekilde başarıya ulaşamayız. Bu tartışmalar öyle hale geldi ki Galatasaraylı, derin Galatasaraylı, liseli, o da bitti liseciler çıktı. Bazı köşe yazarları Galatasaray Lisesi'nden gelenlere karşı "Liseci" tabirini kullanmaya başladılar. Kuşkusuz bunlar Galatasaray'ı bilmiyorlar.
Galatasaray'ın ilkelerini benimsemiş olan herkes Galatasaraylıdır ama o ilkeleri benimsemiş olmak gerekir. Zira Galatasaray bir kültürdür. O yüzden biz Galatasaray'a, Galatasaray camiası diyoruz. Galatasaray'ın ilkeleri şu gördüğünüz salonda ortaya atılmış, yeşermiş ve büyümüştür. 149 yıldır Galatasaray'da bu ilkeler yetişmiş ve yeşermiş kabul edilmiştir.
Galatasaray, o kadar güçlüdür ki kardeş kulüplerimiz okul kurmaya başlamıştır. Beşiktaş Koleji açılmış ve kapanmıştır. Arkasından dost kulübümüz Asya kıtasında okul açmaya çalışmış ve kendi adını vermeye çalışmıştır ama başarılı olamamıştır, olamaz da. Bu Galatasaray'ın bulunması, Türk toplumunun da bir şansıdır. Galatasaray, birçok devlet adamı yetişmiştir. Herkes Galatasaray'ı özel bir üniversite zanneder. Çünkü hiç kimsenin zihi kabul etmiyor. Hem üniversite olacak hem de üniversite dışında bir vakıf olacak ve Galatasaraylılara yardım edecek, Galatasaray'ın büyümesini sağlayacak. İşte bu yüzden
Galatasaray ayrı bir kültürdür. Galatasaray'ın ilkelerini benimseyen herkes Galatasaraylıdır. O nedenle çeşitli sıfatlarla Galatasaray'ın bölünmesine müsade etmeyelim. Özellikle başkanlık yapmış kişilerden bunları duymayalım. Teşekkür ederim.
Galatasaray etiği ve ahlak anlayışı entelektüel dürüstlüğe dayanır. Meslek yaşamında taviz vermez. Kişisel çizgimizde dost doğru yürürüz. Bunun dışına çıkmayız. İşi yaparken titizlik gösteririz. Hümanistizdir.
İkinci etiğimiz dayanışmadır. Dayanışma, esasında Galatasaray topluluğunun temelini teşkil eder. Gereksiz yargılar ve değerlendirmelerden kaçınmamız gerekir. Bizi şurada bir arada tutan dayanışmamızdır. Bencillik, Galatasaraylıya yakışmayan bir his ve davranıştır. Başkalarına dönük olarak özel bir çaba sarf etmek Galatasaraylılar'ın işi değildir. Hiçbir gönül bağına direnmez. Hiçbir sınır bizi arkadaşlarımızdan, Galatasaraylılar'dan uzaklaştıramaz. Okul arkadaşlarımızdan uzaklaştıramaz.
Galatasaraylı açık fikirlidir. Bölmek yerine ikna etmek için uğraşır. Onun için Galatasaray'ı bölmek isteyenler Galatasaraylı değildir. Kendi özelliklerinden vazgeçmeden diğer farklı kişilerle görüşürler, anlaşırlar, konuşurlar. Meselelerini konuşarak çözmeye çalışırlar. Bağnaz değildirler. Bağnaz olmadıkları laiklik ilkesini benimsemiş olduklarından kaynaklanır. Galatasaray'da laiklik, farklı insanlara ve farklı inançlara saygı duymaktır. Bağnazlıkla savaşmaktır. Laiklik, Galatasaray'da yaşam biçimidir. Her fikiri konuşur ve tartışırız. O fikirden olmamıza gerek yoktur ama tartışıp öğrenmek isteriz. İşte Galatasaraylının farkı budur. Çünkü bunun temelinde düşünce vardır. Galatasaraylı, çeşitli düşüncelerden faydalanmak ister.
Galatasaraylının bir başka değeri özveriridir. Yükselme yolunda kendini vermektir. Galatasaray için yüreğini açmaktır. İşlerini yapmaktır. Galatasaray'da iş gören kişiler, Galatasaray'ı sevenler, bir menfaat ve yarar beklemeden bu işi yapan kişilerdir. Galatasaraylı, misyon yüklenen kişidir. Galatasaraylıya zorla iş yaptıramazsınız. Galatasaraylı, küstahlığa tahammül edemez. Galatasaraylı, insanların bilinçli ve cesaretli olmasını ister.
Galatasaraylının bir de mizah duygusu vardır. Mizah duygusu kendiyle alay edebilmeden başlar. Bu bir alışkanlıktır. Bizim okul sıralarında hepimizin bir takma adı vardı. Bizim okul sıralarımızda hepimizin bir hikayesi vardır. Bu mizah duygusunun esası kendimizi çok fazla ciddiye almadan ciddi olmaktır. Birlikte olmanın mutluluğunu yaşayabilmektir. Olayları dramatik kılmadan insanların yüreğine ulaşabilmektir. Bunun için Galatasaraylıların kendileriyle alay edebilmesini sağlamak gerekir. Kendinizle alay edebilirseniz başkalarını daha iyi anlamaya ulaşabilirsiniz.
Gelelim bir başka davranışa... O da hepimizin bildiği gibi büyüklerimiza saygıdır. Galatasaray'ın ilkeleri büyüklerimizden küçüklerimize aktarılagelmiştir. Sürekli saygı duymak ve gerekirse bu saygısızlığa da karşı çıkmak icap eder.
Şimdi buraya geldiğimiz vakit aklımıza şu geliyor: Senelerce bu araştırılmadı. Neyi araştırıyorsunuz?
Benim biliyorsunuz 7 aylık bir başkanlık dönemim var. Galatasaray'a mali imkanlar sağlamak için düşündüğümüz bazı projeler vardı. Özellikle bilgisayar ve internet projelerine dayanıyordu. Önüme proje geldi. Fakat hukukçu olduğum için özel verilerin korunmasına dair kanun çıkmadığı için bu projeyi reddettim ve yapmayalım dedim ama bazıları gitmiş bu projeyi yapmak üzere hazırlık yapan kişilere, "Sizden bir menfaat mi istediler de onlar bu projeyi yapmadılar" demiş. Bu saygısızlıktır! Böyle bir şeyin Galatasaray'da yeri yoktur. Bunu yapanlar kendilerini Galatasaraylı zannetmesinler. Biz onları biliyoruz.
Küçüklerimizi, kardeşlerimizi korumak... Galatasaray budur. Büyükler, küçüklere şefkatle yaklaşırlar. Onların girişimlerini desteklerler. Galatasaraylılık, argo tabirle piston yapmak değildir.
En sonuncu değer, kurumlarımızı desteklemektir. Bu kurumların değerlerini yaşatmak ve yaymak icap eder. Bu kurumların atılımlarını katkıda bulunmak gerekir.
Bu değerler kalıcıdır. Bu değerler, Galatasaray mevcut olduğu sürece devam edecektir. Galatasaray, çağdaşlığa karşı değildir, çağdaşlığın kendisidir. Galatasaray, bizlere ve Galatasaray sevgisiyle yanıp tutuşanlara hayat veren kan gibidir, damarlarımızdan akar. Bu değerler bizler için yalnızca kutsal değil aynı zamanda yaşamsaldır.
Bu değerlerle yaşayacağız ve bu değerleri bir sonraki kuşaklara aktarmak için çalışacağız.
Bazılarının Galatasaray'ın kamuoyu önünde, medyada, birbirleri aleyhine, kurumları aleyhine, değerleri aleyhine konuşmaları, bu değerleri ayaklar altına almalarına müsaade etmeyelim. Hiçbir Galatasaraylının da buna müsaade edeceğini zannetmiyorum.
Hepimiz Galatasaraylıyız. Onun için buradayız. Hepinize çok teşekkür ediyorum."
Serdar Dinçbaylı