Arama

Popüler aramalar

"Taraftarımızı yeterince üzdük"

Galatasaraylı futbolcu Sabri Sarıoğlu, "İlk yarıda ki o kötü performansımızı, taraftarı üzdüğümüz performansımızı göstermek istemiyoruz. Çünkü yeterince onları üzdük, inşallah ikinci yarı onları mutlu edecek futbolu oynayıp camiamızı, Galatasaray'ı iyi yerlere getirmek istiyoruz" dedi.

Sarı kırmızılı takımın tecrübeli oyuncusu Galatasaray Televizyonu'nda yayınlanan Türk Telekom Kamp Günlüğü programına konuk oldu.

Sabri'nin sorulan sorulara verdiği cevaplar şöyle:

-Sağlık durumundaki son gelişmeler nedir?

"Ligin son maçında kaburgamda iki çatlak meydana geldi. Şu an ağrılarım var ama doktor aynı şekilde darbe gelmediği sürece sorun olmayacağını söyledi. Şu anda ağrım idmanlarda beni etkileyecek kadar değil. İyi gidiyor. Sabah ve akşam olmak üzere iki defa antrenman yaptım. İster istemez biraz kolluyorum, biraz tedirgin oluyorum ama ilerleyen günlerde daha da rahatlayacağıma inanıyorum."

-Uzun dönemdir antrenman yapmadın. Kamp dönemi seni yoracaktır.

"Normalde devre arası tatilinde ilk üç günden sonra aktif bir şekilde koşular gibi özel programlar yapıyorum. Bu sakatlığım sebebiyle bunu da yapamadım. Yaklaşık dört haftadır hiçbir şey yapamıyorum. Bu yüzden ilk antrenman biraz zor geldi. Ama inşallah ilerleyen antrenmanlarda alışıcağım.

-Sence devre arası tatili uzun mu? Futbolcunun performansını etkiler mi?

"Sezon başı ağır antrenmanlar yapıyorsunuz. Güzel bir tempoda gidiyorsunuz. Tam ritmin en üst seviyesine geliyorsunuz ki devre arası giriyor araya. O tatilde bir anda o temponuz düşüyor. Bir daha toplanıyorsunuz, o tempoyu bir kez daha yakalamak için ağır antrenmanlar yapıyorsunuz. Bu da futbolcu için yorucu oluyor. Benim şahsi görüşüm Avrupa'daki gibi devre arası tatili olmasın. Avrupa'da birçok ülkede devre arası tatili olmuyor. Ben devre arası tatilinin olmamasını isterdim."

-2010 yılı senin için nasıl geçti?

"2010 yılı evlilik yılım oldu. Çok mutluyum ve çok doğru bir karar verdiğime inanıyorum. Takım olarak olmasa da bireysel olarak iyi bir yıl geçirdim. Kötü denmeyecek kadar iyiydim. Oynadığım dönemlerde elimden gelenin en iyisini yaptığımı takıma birşeyler kattığımı inanıyorum. Ama takım ve camia olarak bizim için iyi geçmedi. İnşallah kötü geçen bir yılın ardından 2011'le beraber güzel günler güzel maçlar bizi bekler. İnşallah yeni yılla beraber takım olarak daha iyi yerlere geliriz."

-Devre arası tatilinde ne yaptın? Yeni yıla nasıl girdin?

"İngiltere'ye Tuncay Şanlı'nın yanına gittim. Onun bir maçını da izleme şansı yakaladım. Kendisini orada çok seviyorlar. Oyuna girdiği zaman herkes ayağa kalkıyor, alkışlıyor. Çok sevilen bir futbolcu orada. Çok iyi zaman geçirdik. Bizi gezdirdi, evinde misafir etti. Çok iyi ilgilendi teşekkür ediyorum kendisine. Zaten kendisini çok seviyorum. Türkiye'ye döndüğüm zaman yılbaşı için eşimle birlikte Antalya'ya gittim. Devre arası tatili güzel geçti benim için. Ama artık tatil bitti ve yorucu bir tempo başladı."

-Futbol kariyerine İngiltere'de devam eden Tuncay, yurtdışı için size neler söylüyor?

"Yurtdışındaki sıkıntı yabancılık olur. Yeni bir düzene geliyorsunuz. Orada yeni bir hayat sizi bekliyor. Onun sıkıntısı ilk başlarda oluyor ama Tuncay bu sıkıntılı dönemi çabuk atlattı. Şu an gayet mutlu. Güzel bir hayatı var. Tuncay bize birçok Türk futbolcunun orada oynabilecek kalitede olduğunu söylüyor. Ama Türk futbolcusunun tek zorluğu o tarafa gidebilmek. Zaten bir gidiş olsa gerisi geliyor zaten. Tuncay bunu kendisi de söylüyor. Bu kapıdan içeri girmek zor, girdiğin zaman burada tutunmak kolay diye. Tabii küçümsenecek bir iş değil. Orada çalışıyor, mücadele ediyor, elinden gelenin en iyisini yapıyor. Türk futbolcusunun yeteneğini, hırsını ve azmini biliyorum. Orada da 1-2 maç izleme şansı buldum. Birçok futbolcumuz orada oynayacak potansiyelde. Ama dediğim gibi Türk futbolcusu Avrupa'da pek ilgi görmüyor. Pek izlenmiyoruz. Çünkü Türkiye Ligi'ni takip eden bir Avrupa televizyon kanalı yada menajer pek olmuyor. Bu da bizim için bir dezavantaj. İnşallah daha fazla Türk futbolcusunun Avrupa'da oynayacağı günler olur. Her sene 1-2 Türk futbolcunun ülkemizi temsil edeceği, kariyerlerini yükselteceği zamanlar olur. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yarı final oynadık, hiçbir oyuncumuz o sene Avrupa'ya transfer yapamadı. Sadece Avrupa'ya transferle ilgili konuşmuyorum. Galatasaray'da oynuyoruz. Avrupa'nın en önde gelen camialarından biri. Galatasaray'da olmaktan her zaman gurur duyuyoruz ama Türk futbolcusunun her zaman hayalinde Avrupa'da oynamak, ülkesini yurtdışında temsil etmek vardır. O hayallerinin peşinde koşmak için elinden geleni yapıyordur. Avrupa Şampiyonası'ndan sonra teklifler gelmiyorsa, demek ki Türk futbolcusu ilgi görmüyor."

-Kamplarda vakitler nasıl geçer, beslenme ile ilgili birkaç tüyo alabilirmiyiz? Kahvaltıda nelere dikkat ediyorsunuz?

"Zaten doktorlarımız sağolsun neleri yiyebileceğimiz hakkında program veriyorlar. Ona göre açık büfede o tarz yemekler çıkıyor. Biz de genelde ağır idman yaptığımız için besin değeri yüksek şeyleri tercih ediyoruz. Karpuz vitaminli sebze. Genelde böyle besleniyoruz. Sezon başları ve devre arası çok yoğun geçiyor. Antrenmanlarda çok yoruluyoruz. Bunu biraz olsun atmak için besinimize iyi dikkat ememiz gerekiyor. Şu anda yemekler gayet iyi, doktor kontrolünde yiyiyoruz."

-Mesala o yiyeceklerden biri muzmuş. Sporcular için test edilmiş bir yiyecekmiş. Besin diğeri çok yüksek ve kasların daha efektif çalışmasını sağlıyormuş.

"Zaten maçlardan sonra bile muz yeriz. Muzun sporcuya çok faydası vardır. Odalarımızda da bulunuyor. İstediğimiz zaman yiyiyoruz."

-Sakındığınız yiyecekler içecekler var mı?

"Doğal mineralli soda hariç asitli içecekler."

-Keyif veren yiyecekler var. Bunların da bir olumlu bir psikolojisi yok mudur?

"Kebap yemek kim istemez ki. Yerken keyif alıyorsunuz ama yedikten sonra aldığınız o keyife rağmen insanı rahatsız ediyor. O yüzden dikkatli beslenmemiz gerekiyor."

-Belki buna yönelik bir çalışma yapılsa bu da futbolu olumlu yönde etkileyebilir?

"Olabilir, neden olmasın."

-Bir takım araştırmalar da var. Onları da sana sormak istiyorum. İlginçtir, sağ kanatta oynadığın için sana soruyorum, sağ kanatta oynayan oyuncular maçlarda sol kanatta oynayan oyunculardan daha fazla koşuyorlarmış?

"Bilmiyorum. İlginç bir istatistik."

-Gerçi senden daha fazla koşan da yoktur herhalde...

"Özelliğim sonuçta. Şimdi kondisyon olarak kendimi gayet iyi hissediyorum. Koşu potansiyelimde yüksek olduğu için genelde en iyisini yapmaya çalışıyorum. Futbolcu maç içinde kötü oynayabilir ama hiçbir zaman kötü koşma gibi bir lüksü olamaz."

-Oyun daha çok sağ merkezli mi işliyor futbolda?

"Türkiye'de bir polemik vardır ya sol kanat eksikliği var diye. Herhâlde bu istatistik onu tamamlıyor."

-Erkekler sıradan bir koşu yapmak yerine futbol oynadıklarında daha az endişeli oluyorlarmış. Bu önemli bir araştırma çünkü buradan yola çıkarak futbol oynadığınızda daha az endişeli olduğumuzun örneği Hagi. İyi bir futbolcuydu. Şimdi de iyi bir futbol oynatmak istiyor ve sizi futbola yönlendirmeye çalışıyor ama antrenmalarda toplu çalışmaları daha çok yaptırıyor koşudan ziyade. Belki bu da sizin endişenizi azaltan, futbola odaklanmanızı sağlayan bir nokta. Bu ikisini bağlarsak nasıl değerlendirirsin?

"Sadece düz koşu yaparken futbolcu psikojik olarak daha fazla yoruluyor. Sadece futbolcu olarak da düşünmeyin bunu. Normal bir insan bile düz koşu yapsa, o gün bir sıkıntısı olsa o aklına gelir ama futbol oynadığı zaman o aklına hiç gelmez. Futbol oynarken o an daha iyi neler yapabilirim sorusu aklınıza gelir. Ondan başka hiçbir şey aklınıza gelmiyor. Çünkü futbolda kendi yaptığınız şeyler önemli, rakibin yapacakları önemli; rakibinizi savunmanız var, atak yapmanız var. Hep onları düşünme hâlinde olduğunuz için hiçbir şey düşünmüyorsunuz. Ama dediğim gibi ama sadece koşu yaptığınızda her şey aklınıza gelebilir."

-Hagi'nin antrenman metoduyla ilgili neler söylersin?

"Hocamızın zaten futbolculuğu tartışılmaz. Top oynamasını ve top oynatmasını seven biri. Hiçbir zaman katı defans uygulayan bir taktiği olmamıştır. Topla keyif veren futbolu benimsemiştir. Zaten genelde gördüğünüz gibi toplu idmanlar yapıyoruz. Gerçi şimdi sezon arası ilk idmanlar olduğu için sabahki antrenmanlar genelde sadece koşu, akşamki idman tamamen toplu oluyor. 1-2 gün böyle geçecek. Çünkü devre arasında kaybettiğimiz o tempomuzu kazanmak için sabahları biraz daha ağır idmanlar yapıyoruz."

-Bilim adamları futbolda inanmanın çok olumlu olduğunu söylemişler. Bir şeyin iyi olduğunu düşündüğünde gerisini beyin hallediyormuş özellikle bu futbolda böyleymiş. Şimdi bu şu açıdan önemli ilk yarı evet kabul ediyoruz Galatasaray için iyi geçmedi onu artık unuttuk, geride kaldı. Şimdi iyi düşünme ve iyi şeyler başarma zamanı. Bu açıdan baktığınız zaman psikolojik olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz, olumlu bakabiliyor musunuz? Çünkü senin söylediklerin taraftarda da yankı yaratacak...

"Evet tabii doğru bir araştırma insan ne kadar olumlu bakarsa ne kadar bir şeyi çok isterse zaten ulaşacağı o yolun yarısını geçmiş bulunuyor. Zaten tabii değdiniz gibi 2010 yılının ilk devresine geldiğiniz vakitte iyi bir sonuç alamadık Galatasaray'a yakışmayan bir noktadayız şu an ama biz inanıyoruz ki kaliteli bir ekibe, kaliteli bir kadroya sahibiz ve ikinci yarı daha iyi olacağız, Galatasaray'ı yakıştığı yerlere çıkaracağız. Tabii zor gözüküyor; aramızdaki puan farkı çok görünüyor. Bu bizi rahatsız etse de biz Galatasaray'a yakışan bir şekilde, Galatasaray'ı yukarlara taşıyacak şekilde futbol oynarsak ben inanıyorum taraftar da bundan memnun kalacak. Biz o yönden olumlu bakıyoruz. İyi futbol oynayamadık fakat ikinci yarı iyi oynayacağımıza inanıyorum. Çünkü Galatasaray'a yakışan bu. Galatasaray'ın her zaman keyif veren güzel bir futbolla izleyenlerin keyif alacağı, izleyenlerin güzel futbol göreceği bir oyun oynaması gerekiyor. Biz böyle oynamak istiyoruz ve ikinci yarı bunu yapacağız; ben inanıyorum ki bunu yaşatacağız."

-Peki bazen biz bu pozitif düşüncenize köstek oluyor muyuz? Camia baskıları olabilir, medya mensupları olarak taraftar baskısı olarak biraz zorluyor muyuz sizi?

"Tabii ister istemez az da olsa zorluyor ben uzun yıllardır oynuyorum ve artık bazı basın mensuplarının programlarını takip bile etmiyorum, o yüzden beni fazla olumsuz etkilemiyor. Tabii takip ettiğim, saygı duyduğum bazı yazarlar var. Onların yazılarını her zaman okurum ve televizyondan takip ederim, eleştirilerini alırım ki o yaptığım hataları bir daha yapmayayım. Tabii ne kadar etkilemez deseniz de etkilediği de oluyor. Çünkü insanız sonucunda, taraftar tarafından oyununuzun beğenilmemesi, basın ve medyanın eleştirileri, bunlar az da olsa moralinizi bozuyor. Futbolcunun dünyasında bu var. Her zaman iyi olamıyorsunuz, eleştiriye de açık olmanız gerekiyor. Bu dengeyi sağlarsanız zaten fazla etkilenmezsiniz."

-Peki izleyici sorusuna geçelim. Beslenmeden gidince bir izleyici sorusu gelmiş. Antrenmanlarda yeme içme durumu nasıl oluyor demiş. Kaslarda yağlar birikmiyor mu maçlardan sonra, insanın yemek yeme isteği geliyor mu?

"Doğru demiş bazen maçlardan sonra o yorgunlukta ne yemek yeme isteğiniz oluyor ne de uykunuz geliyor. Çoğu insan sanıyor ki maçtan sonra gider yatar futbolcular. Yok öyle bir şey, maçlardan sonra eve gittiğimde 4'lere 5'lere kadar oturduğum oluyor. Yorgunluktan veya maçın stresinden o uyku size gelmiyor. Beslenme tarafından da doğru bir tespitte bulunmuş izleyicimiz. Bazen hiç bir şey yiyesimiz gelmiyor. İşte böyle muz olsun vitamin olsun onlarla bir iki saat geçirip sonrasında bir lokma yiyesiniz geliyor. Genelde böyle geçiyor."

-Peki bir izleyicimizde şöyle bir soru sormuş Twitter veya Facebook kullanıyormusunuz? İnternetle aran nasıl, aktif misin sanal alemde?

"Facebook diye bir site var, onda bayağı bir sahte hesabım var. Galatasaray taraftarı olsun beni seven beni takip edenler olsun, hepsine buradan söylemiş olayım, benim böyle bir hesabım yok. Benim adıma bir şeyler yazılıyorsa sakın inanmasınlar, yani internetle pek aram yok. Sadece haberleri takip ederim denk gelirse ya da canım sıkılrsa oyun oynarım."

-Bizim Türk futbolcular sosyal paylaşım sitelerinden olsun internetten olsun uzak duruyorlar bir sebebi var mı? Çok eleştrilerden, o baskıdan dolayı mıdır nedir?

"Bilmiyorum ki, benim hiç öyle bir merakım olmadı hani sonuçta da düzgün kullanıldıkça da çok kötü siteler değiller. Bence arkadaşlık siteleri futbolcuların taraftarlarla beraber konuşabilecekleri bir yer, güzel siteler ama böyle sahte hesaplarla insanları kandıranlar oluyor. Geçen sene bana denk geldi, birisi benim adıma bir hesap açmış. Bir soru sormuş doğru bilene bir maçta bilet vereceğini söylemiş. O şahıs da cevap vermiş, sonrasında şikayet edip mahkemeye vermiş. Bir yerlerde açıklama yapmış ben cevapladım. Benim öyle bir isteğim de olmadı dediğim gibi, böyle şeylere kimse inanmasın, Facebook olsun Twitter olsun kullanmadım hiç."

-Bir izleyicimiz de kamplarda nasıl vakit geçirdiğinizi sormuş. Ne söylersin?

"Tabii genellikle yorgun olduğumuz için odalarımızda istirahat halindeyiz. Boş zamanlarımızda odalarda toplanıp muhabbet ederiz. Otellerde lobiye ineriz, çay içeriz; genelde öyle geçiyor zamanlar."

-Ümit ediyoruz ki ligin ikinci yarısı istediğiniz gibi olur.

"İnşallah. O amaç doğrultusunda çalışıyoruz. İlk yarıda ki o kötü performansımızı, taraftarı üzdüğümüz performansımızı göstermek istemiyoruz. Çünkü yeterince onları üzdük, inşallah ikinci yarı onları mutlu edecek futbolu oynayıp camiamızı, Galatasaray'ı iyi yerlere getirmek istiyoruz."

DHA

3
Haberin Devamı