Ramazan ne zaman başlıyor, ilk oruç sahur ne zaman? İl il ramazan imsakiyesi, iftar ve sahur vakitleri belli oldu!
Ramazan ne zaman başlayacak? 2020 ilk iftar ve ilk sahur ne zaman? Ramazan Ayı öncesi merak konusu oldu. Müslümanlar mübarek Ramazan ayını ibadetlerini gerçekleştirmek için heyecanla bekliyorlar. Ramazan başlangıcı ve sona eriş tarihi ile ilgili detaylar netleşti. Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan da oruçla ilgili oldukça önemli bir açıklama geldi. Bu yıl 24 Nisan’da başlayacak Ramazan ayı için imsakiye takvimi de netleşti. Diyanet İşleri Başkanlığı 2020 İmsakiyesini yayımladı. İl il ramazan imsakiyesi, iftar ve sahur vakitleri, ramazan ayı ile ilgili tüm gelişmeler haberimizde.

İslam alemi için mübarek ve kutsal kabul edilen Ramazan ayı 2020'de ne zaman başlayacak merak ediliyor. Ramazan ayı ne zaman? İlk oruç ne zaman tutulacak? 30 gün boyunca oruç tutacak olan vatandaşlar sorularının yanıtını haberimizde bulabilirsiniz. Ramazan ayına girmemize kısa bir süre kala imsakiye 2020 takvimi belli oldu. Oruç ibadetini yerine getirecek müslümanlar il il ramazan imsakiyesini haberimizden görebilir, iftar ve sahur vakitlerini takip edebilirler.
Haberin Devamı ›
DİYANET İL İL RAMAZAN İMSAKİYE 2020 İÇİN TIKLAYIN
DİYANET'TEN ORUÇ AÇIKLAMASI
Din İşleri Yüksek Kurulu, Kovid-19 salgını nedeniyle Ramazan ayı ve oruç ibadetiyle ilgili vatandaşlardan gelen sorular üzerine, kimlerin oruç tutup kimlerin tutamayacağına dair bir açıklama yaptı.
Rahmet ayı Ramazan-ı Şerif’in gölgesinin üzerimize düştüğü şu mübarek günlerde içinden geçtiğimiz Kovid-19 küresel salgını sebebiyle vatandaşlarımız tarafından oruç ve Ramazan’la ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu’na pek çok soru yöneltilmesi üzerine aşağıdaki hususların vatandaşlarımızla paylaşılması uygun görülmüştür:
Yüce dinimizin ilkelerine göre her ibadetin ifa edileceği zaman, mekân ve şartlar vahiyle belirlenmiştir. Ramazan ayında sağlıklı olan her müminin oruç tutması Allah Teâla’nın emriyle (el-Bakara, 2/183-185) farz kılınmıştır. Bu ibadetin topyekûn ertelenmesi mümkün değildir.
Haberin Devamı ›
Alan uzmanlarından alınan bilgilere göre sağlıklı bireylerin oruç tutmaları, hastalığın yayılması bakımından özel bir risk oluşturmamaktadır. Ayrıca oruç tutmanın bağışıklık sistemini olumsuz etkilediğine dair kanıta dayalı tıbbi bir tespit bulunmazken aksine oruç tutmanın bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkiler meydana getirdiğine ilişkin bilimsel yayınlar mevcuttur.
İslam dini, emir ve yasakların ifasında kişileri güçleri nispetinde sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler koymuştur. Bu genel ilke uyarınca farz olan Ramazan orucunu, belli şartlara bağlı olarak kazaya bırakma konusunda bazı ruhsatlar tanınmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan temel mazeretlerden biri olan hastalık halinde, orucun daha sonra kaza edilmesine izin verilmiştir (el-Bakara 2/185). İslam âlimleri, oruç tutulması halinde hasta olunması, hastalığın uzaması veya artması ihtimalini de bu kapsamda değerlendirmişlerdir. Buna göre;
Kovid-19 teşhisi konulmuş olup doktoru tarafından oruç tutması sakıncalı görülenler, Oruç tuttuğu takdirde hastalığı daha ağır geçireceği doktorlarca belirtilenler, Oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar, Oruç tutmaya engel kronik hastalığı bulunanlar, Oruç tutmaları hâlinde hem sağlıklarının bozulmasından hem de sağlık hizmetlerinin aksamasından endişe eden sağlık çalışanları, Hamile veya emziren kadınlar
Haberin Devamı ›
Ağır ve meşakkatli işlerde çalışıp sağlıklarının bozulacağından endişe edenler, mazeretleri devam ettiği sürece daha sonra kaza etmek üzere oruç tutmayabilirler. Sağlık durumları hiçbir şekilde kaza oruçlarını tutmaya el vermeyenlerin tutamadıkları her bir gün için fakirlere bir oruç fidyesi ödemeleri gerekir.
Dini vecibelerin yerine getirilmesinde müminlerin, ihlas ve samimiyetle Allah’a kulluk bilincini kaybetmeden doktorlarla istişare ederek bu kararı vermeleri ve keyfi değerlendirmelerden kaçınmaları önem arz etmektedir. Salgın devam ettiği müddetçe sosyal izolasyon kuralı çerçevesinde başkalarıyla temastan kaçınmalı, bu doğrultuda akraba, komşu ve dostlarla beraber iftar yemekleri düzenlemekten kesinlikle uzak durulmalıdır. Halkımızın, toplum sağlığını korumakla görevli yetkililerin koyduğu kurallara uymaları, kendilerinin ve başkalarının hayatını tehlikeye atabilecek tutum ve davranışlardan uzak durmaları medeni bir sorumluluk olduğu gibi dini bir vecibedir.
Haberin Devamı ›
Yaşadığımız bu zor süreçte ortaya çıkabilecek yeni sıkıntıları da göz önünde bulundurarak ihtiyaç sahibi kardeşlerimize bağışlarımızı ulaştırmak ve yardımlaşmak, infak ayı olan Ramazan’ı hakkıyla idrak etmeye ve paylaşma bilincimizi canlı tutmaya hizmet edecektir.
Camilerden uzak kalmamızın hüznünü yaşadığımız şu günlerde, teravih namazlarımızı, mukabelelerimizi evimizde ifa etmek, dualarımızı ve istiğfarlarımızı hep birlikte hanemizden Rabbimize yöneltmek, Ramazan ayının maneviyatından azami derecede istifade etmeye vesile olacaktır.
İdrak edeceğimiz Ramazan ayının, bu salgın hastalıktan bir an önce kurtuluşumuza vesile olmasını; milletimize, ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederiz.
2020 Ramazan ayı hangi gün başlayacak?
Ramazan Ayı 24 Nisan 2020 Cuma günü başlayacak. Tutulacak oruçların ardından bayram idrak edilecek. Yılın ikinci bayramı olan Kurban Bayramı ise 31 Temmuz’da başlayacak 3 Ağustos’ta sona erecek.
Haberin Devamı ›
Ramazan bayramı ne zaman?
Yeni yılın ilk bayramı olacak olan 2020 Ramazan Bayramı’nın ilk günü 24 Mayıs 2020 Pazar günü olacak. Toplamda 3 gün sürecek olan bayram 25 Mayıs 2020 Pazartesi ve 26 Mayıs 2020 Salı günleri de devam edecek.
23 Mayıs 2020 Cumartesi günü ise Ramazan Bayramı arifesi olacak. Cumartesi gününün de eklenmesiyle birlikte 2020 Ramazan Bayramı tatili toplamda 4 gün olacak.
2020 Diyanet dini günler takvimi
Ramazan ayı neden hep 10 gün ileri geliyor?
Bu durum hicri takvim ile miladi takvim farkından kaynaklanmaktadır. Ramazan ayı hicri takvim ayıdır. Bu sebeple miladi takvimde sürekli farklı tarihe denk gelir.
Hz. ömer (ra) zamanında Hicretin 17. yılında alınan bir kararla Hicretin olduğu sene Hicri Takvimin 1. yılı ve o yılın Muharrem ayı da Hicri Kameri takvimin yılbaşısı kabul edilmek suretiyle, o yıl 1 Muharrem ayının rastladığı 16 Temmuz 622 tarihi de Hicri Kameri Takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Uygulamada Hicri Takvim olarak bu bilinmektedir.
İslam ülkelerinde kullanılan Hicri takvim Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in M.S. 622'de Mekke'den Medine'ye hicretiyle başlar. Hicri - Kameri takvim, ayın dünyanın etrafında dönüşüne göre tanımlanır.
Bir yıl Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce adı verilen 12 aydan oluşur. Her bir Kameri ay yaklaşık 29.5 gün sürer ve bir Kameri yıl 354 gün olarak elde edilir. Bu nedenle Kameri takvimde 6 adet 29 günlük 6 adet 30 günlük ay bulunur. Hangi ayların 29 ya da 30 gün süreceği ayın fazı göz önünde bulundurularak hesap edilir.
Ancak gerçek Kameri ay 29.5 günden 44 dakika 3 saniye daha uzun olduğundan 12 Kameri ayın belirlediği 354 günlük kuramsal Kameri yıldan 8 saat 48 dakika 36 saniye daha uzundur. 30 yılda bu zaman 11 gün 0 saat 18 dakika 0 saniye olacağından eşzamanlılığı sağlamak için 30 yıl boyunca 19 adet 354 gün süreli ve 11 adet 355 gün süreli sene oluşturulur. 355 günlük seneler son aya bir gün ilave edilerek gerçeklenir. Böylece eşzamanlık sağlanır ve ancak 2400 senede bir takvime tekrar 1 gün ilave etmek gerekir.
Kameri yılın ortalama süresi günlerin yıllara göre dağılımından (19x354+11 x 355) / 30=354 gün 8 saat 48 dakika olarak hesaplanır. Bugün kullanılan güneş yılı yaklaşık 365 gün 5 saat 48 dakika olduğundan Kameri yıl güneş yılından yaklaşık 10 gün 21 saat daha kısadır. Buna göre, 1 Kameri yıl güneş yılının 0.9702 katına, 1 güneş yılı Kameri yılın 1.0307 katına karşı düşer.
Ayrıca hicret 15 Temmuz 622'de gerçekleştiğinden, kameri takvimin miladi takvimine göre 621.536 yıl kadar faz farkı bulunur. Eğer örneğin 1 Ocak 1993'ün hicri takvimdeki karşılığını bulmak istersek, yukarıdaki değerlerden (1992-621.536) x l.0307=1412.5372 buluruz. Hicri takvime göre 1412 yıl geçmiş olduğundan bu tarih hicri 1413 yılına karşı düşer.
Hicri takvimin haricinde Osmanlı devletinde 1678'den sonra maliye ile ilgili işlerde Rumi takvim de kullanılmaya başlanmıştır. Mali yılın başlangıcı 1 Mart olarak kabul edilir. Rumi yıl 365 gün olup güneş yılına karşı düşen miladi seneyle eş uzunluktadır. Rumi sene her 33 yılda 354 gün olan hicri seneyi bir yıl geçer. Bu farkı gidermek için Rumi seneden her 33 yılda bir hicret yılı düşülür; buna sıvış senesi denir. Her iki takvim arasında ayrıca 13 günlük bir fark bulunur.
Ayrıca Rumi sene miladi 584'te başlatıldığından Rumi seneyi bulmak için Miladi seneden 584 çıkarmak gerekir. Aylar Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrini-evvel, Teşrini-sani, Kanuni-evvel, Kanuni-sani, Şubat olarak adlandırılır. örneğin Miladi 1 Ocak 1993 tarihi Rumi 19 Kanuni-evvel 1408 tarihine karşı düşer. Osmanlı devletinin sonuna kadar mali işlemlerde kullanılan Rumi sene 1925'te Miladi takvim yılının kabul edilmesi üzerine terk edilmiştir.