Arama

Popüler aramalar

'Hiçbir maçta gariplik görmedim'

Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink, haber müdürümüz Mehmet Demircan'a konuştu.

'Hiçbir maçta gariplik görmedim'

Türkiye her sabah yeni bir ‘dalga’yla uyanıyor; insanlar evde, işte, sokakta, kahvede ‘şike’yle yatıp ‘teşvik’le kalkıyor... Ezeli rakibi küme düşebilir diye sevinen de var; ‘temizlik neden bizimle başlıyor’ diye isyan eden de... Beşiktaş Adliyesi, Türk futbol dünyasının kalbi olmuş durumda.. Ve başkanlık koltuğuna oturur oturmaz ‘bombayı kucağında bulan’ Mehmet Ali Aydınlar ile ekibi bunalımda... Süper Lig ve Bank Asya ertelendi; Eylül başında ise 2012 yolunda hayati maçlarımız var. Peki bu ülkenin en önemli takımının, Ay-Yıldızlılar’ın patronu Guus Hiddink ne durumda? Haber Müdürümüz Mehmet Demircan, Hollanda’ya gitti; Hollandalı teknik adamla buluştu. FANATİK sordu, HİDDİNK yanıtladı...

Haberin Devamı

MEHMET DEMİRCAN: Türkiye’de yaklaşık 1 aydır en önemli gündem maddesi; şike ve teşvik operasyonu... Bu ülkenin milli takımının patronu olarak düşüncelerinizi alabilir miyim?

GUUS HİDDİNK: Açıkça söylemem gerekirse; bir taraftan seviniyorum, diğer taraftan ise olaylara hem inanmıyorum hem de üzülüyorum. Seviniyorum; çünkü operasyonda hiçbir oyuncumun adı geçmedi. Emre Belözoğlu gitti, ifadesini verdi ve serbest kaldı. Çok mutluyum, çünkü Türk Milli Takımı’nın hocasıyım. Hiçbir oyuncumun iddialarla ilgili hiçbir ilişkisi olmaması, bana rahat bir nefes aldırdı. Bazı olaylar, benim de garibime gitti; çünkü genelde bu tip durumlarda hep hakemler de suçlanır. Burada ise suçlanan hakem yok. Tutuklananlar için ise çok üzülüyorum. Ama unutulmaması gereken çok önemli bir nokta var ki, bu asla gözardı edilmemeli: Suçu ispat edilmeyen kişi, sonuna kadar suçsuzdur. Benim için önemli olan bu...

Haberin Devamı

‘Bu imajı Ay-Yıldız düzeltir’

MD: Peki bu kaos ortamında çalışmalarınızı nasıl sürdüreceksiniz?

GH: Ben olaya daha farklı bir yöntemle gireceğim. Bakınız, artık şu önemli. Şike ve teşvik iddiaları, Türk Futbolu’nun imajını dışarıda çok zedeledi. Bunu kimse inkâr edemez. 2014 kura çekimi için gittiğimiz Brezilya’da, bana bu konuyu soran çok oldu. ‘Nedir durumlar’ diyorlar. Fazla bilgim olmadığı için cevap veremedim, ancak onlara dedim ki, “Benim milli oyuncularım işe karışmadı. Hiçbir iddia da yok onlar hakkında...” İşte burada, Ay-Yıldızlı oyuncularımıza büyük bir görev düşüyor. Türk Futbolu’nun imajını onlar, tekrar eski günlerine getirecek. Onlar müthiş mücadele ederek, iyi performans göstererek, maç kazanarak şampiyonalara, finallere katılarak ülkedeki kaos ortamının yok olmasını sağlayacak ve dünyadaki Türk Futbolu imajını düzeltecek...

‘Hiç kötü hakem görmedim’

MD: Peki siz, ligin ikinci yarısında bir çok maç izlediniz. Herhangi bir maçta, kafanızda bir soru işareti oluştu mu? ‘Bu maçta garip şeyler oluyor’ dediniz mi kendi kendinize?

GH: Ben burada öncelikle Türk hakemlerini tebrik etmek istiyorum. Hiç o gözle karşılaşma izlemedim, fakat hiçbir maçta değişik olaylar olduğunu da gözlemlemedim. Hep oyuncu performansına dayalı ve hakem kararlarını gözetleyerek maçları takip etmeye çalıştım. Dediğim gibi çok yüksek kaliteli karşılaşmalara şahit oldum. Özellikle derbi maçları, ligin ikinci yarısında beni fazlasıyla büyüledi. Stresli maçlar ve tansiyonu bir hayli yüksek maçları hakemler gerçekten çok iyi idare etti. En çok onları tebrik etmek istiyorum. Ligin ikinci devresinde o kadar baskı altında kaldılar, fakat ‘çok kötü maç yöneten hakeme’ hiç rastlamadım.

Haberin Devamı

‘Erteleme hiç iyi olmadı...’

MD: Suçlanan hakem yok, tutuklanan oyuncu sayısı ise sadece 4... Nasıl oluyor da emniyet 19 maçta şike olduğunu söyleyebiliyor?

GH: Tekrarlıyorum; mahkemede dava sonuçlandırılmadan, kimse suçlu sayılmaz. Dedim ya, ‘olaylarda milli oyuncu yok’ diye sevinçliyim. Fakat federasyonun da bu konuda bir şeyler yapması lazım. Ligi 1 ay ertelediler. Bakalım, daha sonra nasıl bir karar verecekler? Ancak açıkça ifade etmeliyim ki, bu erteleme milli takım için hiç iyi olmadı.

Haberin Devamı

MD: Milli takım, bu ertelemeden olumsuz mu etkilenecek yani...

GH: En önemlisi, çok az oyuncum ciddi ve ağır maçlar yapmış olacak. Ben milli maçlardan önce iyi antrenman yapmış, fakat önemli rakiplerle de ağır ve ciddi maçlar yapmış olan oyuncuları tercih ederim. O yüzden biraz sıkıntı çekeceğiz.

‘Futbola dönmek zorundayız’

MD: Kadro kurarken büyük değişiklikler yapacağınızı mı düşünmeliyiz?

GH: Hayır... Son milli maçlarda görev yapan oyuncuları çağıracağım genelde. Zaten cuma günü İstanbul’a gidiyorum, cumartesi de kampa gireceğiz Estonya maçı için. Oyuncularımın moral motivasyona ihtiyacı olduğu için kampı erkene aldık. Ayrıca sadece Estonya maçı öncesi değil, kritik Kazakistan ve Avusturya karşılaşmaları öncesi de birkaç gün evvelden kampa gireceğiz.

MD: Biz, Avusturya maçının grubun en kritik sınavı olduğunu düşünüyoruz. Peki ya siz?

GH: Evet, ama biz bundan sonra bütün maçlarımızı kazanmak istiyoruz. Kısacası hiç puan kaybetmememiz gerekiyor. Tabi diğer rakiplerimizin de maçları var, ancak bizim kalan maçlarda maksimum puan almamız şart. En kötü ihtimalle Avusturya’ya yenilmememiz gerekiyor. Ancak biz Viyana’ya kesinlikle 3 puan için gideceğiz. Ben ekibime güveniyorum. Yardımcım Oğuz Çetin ve İdari Menacer Okan Buruk’la cumartesi günü (yarın) bir toplantı yapacağım. Çünkü bu dönemde oyuncuların morali bir hayli bozuk. Bizim amacımız onları tekrar futbola döndürmek...

Haberin Devamı

‘Çok maç, çok güçlü yapar’

MD: Tekrar ‘şike operasyonu’na dönelim. Türk Futbolu’nda neler değişecek size göre?

GH: Bir çok şey değişebilir. Bana göre Türk Futbolu’nda dönüm noktası bile olabilir. Bakın, unutmayın; eğer birileri bir şey yapmışsa cezasını çekmeli. Fakat ispat edilirse... Kirli bir şeyler varsa temizlenmeli. Suçlular varsa onlar da artık işledikleri suçları kabullenmeli, fakat kimseye suçlu olduğu kanıtlanana dek ‘suçlu damgası’ vurulmamalı. Biz, biraz daha ileri gittik. Bu olay belki de yeni sezona bile farklı yansıyabilir. Federasyon yetkililerinden bu olayın bir an önce çözülmesini istedim. Çünkü biz 2012 yolunda ilerliyoruz. Finallere kalırsak, lig Mayıs’ta bitmeli. Bu da şu anlama geliyor; lig ne zaman başlarsa başlasın, Mayıs’ta bitirmeliyiz. Bu nedenle İngiliz haftaları oynamalıyız. Yani haftada 2-3 maç yapmalıyız. Kimse bundan çekinmesin. Çok maç, oyuncuyu daha güçlü ve daha konsantre yapar...

‘Şike teklif ettiler, kovdum’

MD: Siz kariyerinizde hiç şikeyle karşılaştınız mı veya şike teklifi aldınız mı?

GH: 1980’li yıllardı galiba. Bu şike mi bilmiyorum, ancak bana ahlâksız bir teklif yapıldı. O dönem yine teknik adamım. Hangi takımı çalıştırdığımı söylemek istemiyorum. 2-3 futbolcumun menaceri olan şahıs bana gelip, “Benim oyuncularımın sözleşmesini uzatırsanız, sizi çok iyi bir şekilde ödüllendiririz” dedi. Ben de adamı kovdum; “Sakın bir daha bana böyle bir teklifle gelme” dedim. Biliyor musunuz, bu şike ve teşvik olayı kendine ihanet etme gibi bir şey. Yani böyle bir şey yaparsan, kendine saygı duymuyorsun demektir. Onurlu bir kişiliğe sahip olmadığını gösterir. Böyle teklif gelirse bile karşı koymalısın. Hayatı boyunca bir çok hata yapabilirsin, ama bile bile hata yapmak, kişiliğinin göstergesidir...

'Başkanın futbolu bilmesi gerekmez'

MD: Futbol Federasyonu yenilendi. Başkanı fazla tanımıyorsunuz. Futbola çok hakim olmadığı iddia ediliyor. Yeni yönetimle ilişkileriniz nasıl?

GH: Benim için fazla bir şey değişmedi. Eski yönetimden de tanıdık isimler var. Lutfi Arıboğan’la sürekli temas halindeyiz mesela. Başkanımızın futbola hakim olmadığı konusuna gelince... Batıda bu görev hep önemli kişiler tarafından yapılır. Futbolu çok bilip bilmedikleri de tartışılmaz. Çünkü önemli olan yönetebilmektir. Hollanda Futbol Federasyonu’nu da çoğu kez futbola yakın olmayan kişiler, ancak profesyonel yöneticiler yönetmiştir. İdare etmek başka bir şeydir. Bunu fazla abartmamak lazım...

'Galatasaraylılar Arda'ya sevinsin'

MD: Arda, Galatasaray’da kaldı. Siz herhangi bir takıma Arda için referans verdiniz mi?

GH: Bence Galatasaray, Arda’nın kalmasına sevindi. Benim için formda olması önemli. Ben sadece Arda’nın Avrupa’ya gitmesinin kendisini geliştirme açısından iyi olabileceğini vurguladım. Yazıldığı gibi, hiçbir takıma ne önerdim ne de referans verdim. Benim işim bunları yapmak değil. Ben Türkiye Milli Takımı’nın hocasıyım. Nerede olursa olsun, formda oyuncu isterim. Sadece Arda değil, bir yıldız oyuncu, bir takımda 4-5 sene oynadıktan sonra başka bir macera ister. Arda’nın kalması, Galatasaray için mükemmel oldu; çünkü takım büyük bir çıkış yapmak zorunda. Transferler de iyi oldu. Onlara başarılar...”

'Nuri Şahin ve Hamit bizim için çok önemli'

MD: Nuri Şahin ve Hamit Altıntop’un Real Madrid’e imza atmasını nasıl karşıladınız?

GH: Açıkçası Nuri’nin gidişi benim için büyük sürpriz oldu. Kendisinin birkaç yıl daha Dortmund’da kalacağını düşünüyordum, ancak daha büyük bir kulübe gitmeyi tercih etti. Hamit zaten fazla şans bulmuyordu Bayern Münih’te. Her oyuncu, Real Madrid’den teklif alırsa düşünmeden kabul eder. Fakat benim için önemli olan burada oynayıp, oynamayacakları... Eğer kısa sürede takıma adapte olamazlarsa sıkıntı yaratır. Çünkü ben onların sürekli oynamalarını istiyorum. İkisi de benim takımımın önemli kozları. Real’de kendilerine yer bulamazlarsa, açık konuşmak gerekirse çok üzülürüm.

'Milli Takım'a daha çok Mehmet gelir'

MD: Mehmet Ekici gibi yeni bombalar var mı?

GH: Tarama ekibimiz sürekli maç izliyor. Batı Avrupa’nın tamamını tarıyoruz. Özellikle Almanya’da çok yıldız adayı var. Emin olun ki, yeni Mehmetler takıma dahil olacak. Ama ben Mehmet’ten biraz daha özveri bekliyorum. Bir basamak daha atlamalı. Çünkü çok yetenekli. Yeni bir takıma gitti. Belki uyum sağlaması zaman alacak. Fakat Mehmet ne kadar yetenekli olduğunu sahadaki her hareketiyle gösteriyor. Bir ilerisini de getirmek zorunda. Yani ben ondan daha fazlasını bekliyorum artık. İyi hareketin ardından mesela önemli bir asist yapmasını veya bir gol atmasını bekliyorum. Bunu da başarırsa, milli takımda uzun süre görev yapabilir.

Mini Yorum

Bir jübileden fazlası...

Guus Hiddink’le buluşmadan evvel, dünyaca ünlü kaleci Edwin van der Sar’ın jübile maçını izledim. Bir an düşündüm; “Ülkemizde en son hangi milli oyuncuya jübile yapılmıştı...” Hafızam beni yanıltmıyorsa; Mehmet Özdilek... Fatih hocamız Milan’ı getirtmişti İstanbul’a...

Neyse...

Gecede 3 karşılaşma tertiplenmiş. Önce van der Sar’ın oğlunun forma giydiği takım, Manchester United yıldız takımı; Ajax’ın yıldız takımıyla karşılaştı. Ardından Ajax 95, 98 Hollanda Milli takımıyla mücadele etti ve son olarak gerçek Ajax, Dünya Karması’na karşı oynadı.

Tribünlerde 50 bin seyirci vardı. Kimse sıkılmadı; maçlar 2x10, 2x20 ve 2x30 dakika olarak gerçekleşti.

Rooney, Ferdinand, Giggs, Vidic ve Saha’lı Dünya Karması bir yana; her takımda süperstarlar vardı... Bergkamp, Rijkaard, Frank de Boer, Kluivert, Davids... Teknik direktör olarak van Gaal, Ferguson, Hiddink ve daha niceleri...
Nostalji yaptılar, 1995’te Şampiyonlar Ligi’ni kazanan takıma yeniden törenle kupa verdiler... Kupayı efsane Bobby Charlton teslim etti... Muhteşem görüntüler... Kısacası milli futbolcuya yakışır bir veda...

Ve biliyor musunuz, geceyi organize eden bir gazeteciydi. Önemli bir gazeteci; benim arkadaşım... Hollanda’nın en önde gelen gazetenin spor müdürü.

Ülkemizdeki spor müdürlerinin neler yaptığını düşününce... Tehditle haber yapan, siparişle manşet çakan, teknik direktör-yorumcu tayin eden, milli futbolcu pazarlayan ve emir üzerine meslektaşlarımızı işinden eden...
Vallahi utanıyor insan...

Mehmet Demircan