Ne bekliyordunuz?
3 Temmuz süreci futbolumuzun üzerine kara bulut gibi çöktü. Başkanlar birbirine düştü, birlik-beraberlikten eser kalmadı. Federasyon binası sürekli basılan bir yer haline geldi. Altyapılar sanki kapanmış gibi, genç yetenek çıkmıyor. Biraz sivrilen de geldiği gibi gidiyor! Umudumuz; Almanlar'ın yetiştirdiği Türk yıldızlar. Ama artık onlar da bizi seçmiyor.

Avcı, doğru mu yanlış mı derken FIFA’da 35’ten 58’e düştük. Başbakan, “Fatih Terim’i getirin” dedi de toparlandık! Hâl böyleyken, bi de play-off’a gidecektik, mucize eseri kaçırdık!
Üst üste 3. hüsran
Kadıköy’deki 2-0’lık Hollanda yenilgisiyle 2014 Brezilya umutlarımız da tıpkı, 2010 Dünya Kupası ve 2012 Avrupa Şampiyonası’nda olduğu gibi çimlere gömüldü. Bir başka deyişle son 4 büyük organizasyonun sadece 1’inde vardık. Aslında üst üste 3 galibiyet soktu bizi havaya ama ‘Ne bekliyordunuz?’ demek gerekiyor gerçekleri sıralayınca. Neresinden tutsanız elde kalıyor futbolumuz. 3 Temmuz süreciyle sarsıldık. Başkanlar önce adliye koridorlarına, sonra birbirine düştü. Dostluktan eser kalmadı. Mehmet Ali Aydınlar gitti, Yıldırım Demirören geldi ama isimler dışında hiçbir şey değişmedi. Fenerbahçe ve Trabzonspor taraftarları sürekli federasyona yürüdü, Galatasaray yönetimi ile milli polemik gündeme damga vurdu, neticede futbol barışı hayal oldu.
Spora siyaset karışır mı hiç!
Demirören ve ekibi, “Çok güveniyoruz, kredisi sonsuz” diye Hiddink sonrası Abdullah Avcı ile devam etti. Onun hep kariyeri, sistemi, seçimleri ve nihayetinde skorları tartışma konusu oldu. Çok istediğimiz 2014 Brezilya yolculuğuna ‘şeker gibi grupta’ çok kötü başladık. Favori Hollanda önündeki yenilgi anlaşılabilirdi ama asıl rakiplerimiz Romanya’ya içerde yenildik, Macaristan’dan 2 maçta 1 puan alabildik. Estonya ve Andorra önündeki galibiyetler averaja bile yaramadı, büyük kan kaybı yaşandı. Abdullah Avcı’lı 6 maçta 7 puanda kaldık, ‘Güvenilen’ hocayı yolladık, Başbakan Erdoğan’ın istediği, Fatih Terim’i yeni patron yaptık! Mucizeydi beklediğimiz, sadece 1-2 değişik oyuncuyla aynı kadrodan. 3 maç kazandık, Hollanda önündeyse rüyadan uyandık.
Şimdi yüzleşme vakti
Şimdi önümüzde 2016 Avrupa Şampiyonası var... Muhtemelen yine en çok yakalanmasını beklediğimiz ‘başarılı jenerasyon’ sözünü duyacağız hiç şüphesiz! Kulüplerimizin altyapısının hali ortadayken, oyuncu yetiştirme konusunda diplere vurmuşken... Lokomotif takımlarımızın sorunlu-verimsizpahalı yabancı konusunda birbiriyle yarıştığı, yıllardır federasyonla yönetimlerin yabancı sayısında bile uzlaşamadığı bir ortamda... Gurbetçi ve lejyoner ataklarına kalkacağız hiç şüphesiz! Tabii onlar da gelmek isterse! Rol model gurbetçiler ve sonra yetişen genç yetenekleri küstürmemiş, yıldız olmadan keşfini yapabilmişiz gibi. Şapkayı önümüze koyma zamanı geldi de geçiyor. Yoksa artık önümüzdeki maçlara değil, önümüzdeki turnuvalara televizyondan bakan bir ülke olacağız!