Yılmaz Özdil yazıyor
Usta kalem Yılmaz Özdil'in kendine has tarzıyla bu haftanın spor gündemine bakışı...

Türksüz milli!
Malum, armasında Ay-Yıldız, yani Türk bayrağı taşıma onuruna ‘resmi’ olarak sahip bulunan üç kulübümüz var, biri Beşiktaş...
1952’de ‘milli takım’ olarak sahaya çıktığı için verilmişti bu hak.
Kimler vardı o ‘milli’ kadroda?
Mehmet, Kamil, Vedii, Eşref, Ali İhsan, Nusret, Sami, Recep Adanır, Şevket, Hüseyin, Faruk, Metin, Cihat, Kemalettin, Coşkun, Süleyman Seba.
Bugün?
Matteo Ferrari, Tomas Sivok, Jose Maria Gutierrez Hernandez, Roberto Hilbert, Rodrigo Barbosa Tabata, Ricardo Andrade Quaresma Bernando, Manuel Henriques Tavares Fernandes, Fabian Ernst, Michael Fink, Mehmet Aurelio, Simao Pedro Fonseca Sabrosa, Mert Nobre, Deivson Rogerio da Silva, Filip Holosko, Hugo Miguel Pereria de Almedia... Tomas Zapotocny gitti galiba... Ekrem Dağ duruyor ama, Avusturya vatandaşı. Ersan, Avustralyalı.
1952, hoca Türk’tü.
Bugün, Alman.
İsmet İnönü’nün isminin önüne sponsor alınması meselesine ise, hiç girmeyeyim.
Yetti gari boğmayın...
1992 Barcelona Olimpiyatı:
Derya Büyükuncu...
1996 Atlanta Olimpiyatı:
Derya Büyükuncu...
2000 Sidney Olimpiyatı:
Derya Büyükuncu...
2004 Atina Olimpiyatı:
Derya Büyükuncu...
2008 Pekin Olimpiyatı:
Derya Büyükuncu...
Dünya Yüzme Şampiyonaları:
Derya Büyükuncu...
Avrupa Yüzme Şampiyonaları:
Derya Büyükuncu...
İnternet ansiklopedisi Wikipedia’nın tüm dünya tarafından ortaklaşa kullanılan İngilizce versiyonunu seçin, Derya Büyükuncu’yu bulun, Derya Büyükuncu’yu anlatan bilgilerin en altındaki ‘kategoriler’ bölümüne bakın...
Sırasıyla, 1976 doğumlular, Türk dansçılar, Türk yüzücüler yazıyor!
Türkiye’yi beş Olimpiyat’ta, sayısız Dünya ve Avrupa Şampiyonası’nda “yüzücü” olarak temsil eden Derya Büyükuncu’nun ‘dansçı’ kimliği ‘yüzücü’ kimliğinin önüne geçmiş!
Derya’nın habire gazetecilere giydireceğine, bu hazin durumu düşünmesi lazım.
Ancak...
30 senedir Derya’yı yarım salise bile geçebilen yüzücü yetiştirmeyi başaramadık... Dolayısıyla, biraz insaflı ve mantıklı olması lazım Türkiye’nin.
Derya Büyükuncu, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük yüzücüsüdür... 30 senedir emek verildi ona, para harcandı... O da, beğen beğenme, elinden geleni yaptı. Dans mans hikayesi yüzünden, elbette eleştirilmeyi hak ediyor ama, aforoz edilmeyi hak etmiyor.
Derya’nın yüzücülüğü bitti.
Yüzme sporuyla işi bitmedi.
Yüzme antrenörü olup, yeni Deryalar yetiştirme yaşı geldi... Bildiklerini, gördüklerini, doğrularını, yanlışlarını, yeni nesillere aktarma çağı geldi... Derya’ya sahip çıkmanın zamanıdır... Aforoz edersek, gidecek, büyük ihtimalle ABD’de antrenör olacak.
Yüzme sporunda büyük yüzücü yetiştirmeyi başaramadık ama, yüzme camiası içinde lafı sözü dinlenen ‘büyük’ler vardır mutlaka... İpler iyice kopmadan, kalpler tamir olunmayacak derecede kırılmadan, girin devreye, tatlıya bağlayın artık şu işi.
Erzurum’a yazık olmasın
Dünya Üniversite Kış Oyunları, 27 Ocak’ta Erzurum’da başlıyor.
Avustralya’dan Brezilya’ya, Çin’den Finlandiya’ya, İtalya, Meksika, ABD, Güney Afrika, Japonya’ya... 57 ülkenin üniversite milli takımları katılıyor. Muhteşem bir organizasyon.
Gurur duyuyor insan.
Ancak, kuru kuruya sadece tesislerle gurur duymak yetmiyor. Milli sporcularımızı tanımak ve tanıtmak istiyor insan... Mesela, hangi branşlarda katılacağız? Alp Disiplini’nde Türkiye’yi kim temsil edecek? Curling Milli Takımımız’da kimler var? Snowboard’a katılacak mıyız? Buz Hokeyi’nde varız da, takımımızda kimler var? Biathlon’da, Artistik Patinaj’da var mıyız?
Adı üstünde, üniversite oyunları bu... Türkiye’yi hangi üniversiteler temsil ediyor? ODTÜ mü, Boğaziçi mi, Ege mi, hangileri? Mesela, Buz Hokeyi Milli Takımımız bir üniversitenin sporcularından mı oluşuyor, yoksa, üniversiteler karması mı? Sporcularımız Spor Akademisi öğrencisi mi? Acaba, tıp fakültesi, hukuk fakültesi öğrencileri de var mı? Curling Milli Takımımız idmanlarını nerede yapıyor? Antrenörlerimiz kimler? Derecelerimiz ne?
Gazeteleri satır satır okudum, bu soruların hiçbirinin cevabı yok... Habire “Başbakan şunu dedi, başbakan bunu dedi” gibi siyasi mesajlar var... “Spordan Sorumlu Bakanımız Faruk Özak, Başbakan Yardımcımız Cemil Çiçek’e kupa verdi” gibi komedilerden ibaret.
Ne yapmalı?
Universiade 2011 Erzurum’un resmi internet sitesine girdim... Çok güzel hazırlanmış. Ancak, yukarıdaki soruların cevapları yok. Branşlarla ilgili bölümleri tıkladım, branşlar güzel güzel anlatılmış ama, biz var mıyız yok muyuz, o bilgi yok ... ‘Yarışmalar’ yazan bölümü tıkladım, ki, belki orada yazıyordur diye... Çökmüş iyi mi! Yarışmalar bölümüne giremiyorsun.
Bir telefon numarası verilmiş, 444 20 11... Türkiye’nin her yerinden alan kodu kullanmadan arayabiliyorsun. “Universiade 2011 Erzurum’la ilgili merak ettiğiniz tüm sorulara bu telefon numarasından cevap bulabilirsiniz” deniyor. Harika... Aradım hemen... Bir görevli çıktı karşıma, son derece kibar bir arkadaş, “Nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu. Yukarıdaki sorularımı sordum. “Maalesef bende böyle bir bilgi yok” dedi!
“Merak ettiğiniz tüm sorulara cevap bulabilirsiniz” denilen telefon, merak ettiğimiz sorulara cevap mevap veremiyor... Ne yapacağız? Nereden öğrenebiliriz?
444 20 11’deki o kibar arkadaş, “Size iki telefon numarası vereyim, organizasyonda görevli olan arkadaşların numaraları, size bilgi verirler” dedi. Harika... Not ettim, sonra ilk numarayı aradım hemen... Zırrr, zırrr, zırrr, bekle bekle, açan yok... “Belki öbür numara cevap verir” diye düşündüm, öbür numarayı çevirdim. Zırrr, zırrr, zırrr, tak, faks sinyali geldi!
Yani?
Dünya Üniversite Kış Oyunları’nı Erzurum’a getirmek için çok sayıda insan, samimiyetle, özveriyle çalıştı, büyük emek harcadı... Eminim, bu satırları okuyunca çok üzüleceklerdir.
Demem o ki...
Bu kadar büyük bir organizasyona, rekor katılımla ev sahipliği yapıyoruz, şahane tesisler ortaya çıkardık, denizleri geçtik, derede boğuluyoruz...
Değerli yetkililer...
Lütfen, müdahale edin, bilgi akışı, medya iletişimi için gerekli kulakları çekin... Biz bu toprakların çocuğuyuz, bu ülkenin gazetecisiyiz, birbirimizin ihmallerine alışığız, idare ederiz... Ama, belki de yüzlerce yabancı basın mensubu gelecek Erzurum’a... Gurur duyduğumuz bir organizasyondan sonra, onur kırıcı yorumlar okumayalım.
Testi kırılmadan yazıyorum.
Emeklere yazık olmasın.
Mevlana’yı yanlış anlarsan böyle olur!
Konya rekor kırdı.
18 futbolcuyu sezon başında alıp, derhal gönderdi... Kadrosunda bulunan 37 futbolcuyu, sezon başlamadan gönderdi... 19 yeni futbolcu aldı... Ara transferde 4 yeni futbolcu daha aldı...
4 futbolcuyu da geçen Mayıs ayında almış.. Ve, bir futbolcu daha alacakmış!
Ne etti birader?
83.
7 takım...
Yedek bile artıyor.
Mevlana, “Kim olursan ol, gel” derken bunu mu kastetmişti acaba?
Şaka bir yana, “Kim olursan ol, gel” demiştir Mevlana...
Ama aynı zamanda,
“Asıl büyük israf, ömrün beyhude
yere sarfıdır” da demiştir.
Para sizin...
İstediğiniz gibi harcayın.
Peki, taraftarın beyhude geçen ömrünün
hesabını kim verecek be kardeşim...