‘’Fener&Soldado hayata döndü‘’
Osmanlı beraberliği ve sonrasında yaşananların milli ara öncesi gerçekleşmesi Fenerbahçe’nin en büyük şansı oldu. Aykut Kocaman dün sahaya sürdüğü 11’le, eleştirilere kulak tıkadığını gösterdi. Taraftarda adeta alerji yaratan Topal&Josef’li orta saha yine iş başındaydı. Fenerbahçe beklendiği gibi baskılı başladı. Ancak bu baskı, pozisyon üretkenliğine dönüşmedi.
Bifouma atıldı, maç bitti!
Sarı-Lacivertliler’in gol bulması için duran top ya da rakip savunmanın hatası gerekiyordu, ikinci senaryo gerçekleşti. Karambol sonrası Dirar düzgün bir vuruşla takımını öne geçirdi. İkinci devre Bifouma’nın golüyle başladı. Fener’in en büyük şansı, müthiş bir karambol sonrası Soldado’nun oyuna girdikten 20 saniye sonra golü atması oldu. 3 dakika sonra Bifouma itirazdan atılınca, Fenerbahçe oynamaya başladı! Soldado 77 ve 81. dakikalarda şık vuruşlarla hat-trick yaptı. 4-1’lik galibiyet Sarı-Lacivertliler’e ilaç gibi geldi ama hâlâ futbol konusunda kat edilmesi gereken çok mesafe var.
Maçtan dakikalar
21. dakikada Mehmet Topal’ın sol ayakla uzaktan vurduğu topu kaleci Rochet son anda kornere çeldi.
31. dakikada gelişen Fenerbahçe atağında, Sivas ceza sahasında karambol yaşandı. Topu önünde bulan Janssen ortaya çevirdi. Sivaslı Auremir’e çarpan meşin yuvarlak Dirar’ın önünde kaldı, onun vuruşunda skor perdesi açıldı: 1-0.
45. dakikada Ziya ortaladı, Hakan yakın mesafeden kafayla vurdu, top diğerin hemen yanından dışarı çıktı.
47. dakikada konuk takım etkili geldi. Emre Kılınç’la duvar pası yaparak savunmanın arkasına sarkan Bifouma, sert ve düzgün bir vuruşla maça denge getirdi: 1-1.
20 dakikada hat-trick
61. dakikada kullanılan kornerde Sivas ceza sahasında inanılmaz bir karambol yaşandı. Skrtel’in arka direkten ortaya çevirdiği topa peş peşe iki kez kafa vuran Janssen, ikisinde de direğe takıldı. Son pozisyonda Soldado yakın mesafeden jeneriklik bir vuruşla bu sezonki ilk golünü attı: 2-1.
64. dakikada Bifouma, hakeme itirazdan peş peşe iki sarı kart görürek takımını 10 kişi bıraktı.
77. dakikada Soldado rakibinden söktüğü topu plaseyle arka direğin dibinden ağlara gönderdi: 3-1.
81. dakikada Giuliano’nun harika pasında Soldado, karşı karşıya kaldığı kaleci Rochet’yi bir kez daha avlayarak hat-ticrk yaptı: 4-1.
‘’Naby Keita'yı andırıyor‘’
Fofana, orta sahanın ortasında oyunun iki bölümünde de oynayabiliyor. En önemli özelliği, topu hızlı bir şekilde rakip yarı alana taşıması.
Driplingleri ve uzaktan çektiği isabetli şutlar, göze batan yönleri. Tarz olarak, Leipzig’in yıldızı Naby Keita’yı andırdığı söylenebilir ancak tabii ki onun kadar yetenekli ve istikrarlı değil.
Transfer edilmesi halinde, Fenerbahçe orta sahasının en büyük eksiği olan dinamizm konusunda takıma büyük katkı sağlayacağı kesin.
‘’Sorun rol karmaşası‘’
Mathieu Valbuena transfer edildiğinde, Aykut Kocaman’ın adeta bir rüyası gerçekleşmişti. Fransız oyuncu beklendiği gibi ilk haftalarda takımın vazgeçilmeziydi. Ancak son dönemde sık sık kenara gelmeye başladı. Aykut Kocaman’ın Kayserispor maçında skor 3-2’yken yaptığı Valbuena-Alper değişikliği ise geceye damga vurdu. Sumudica, “Valbuena kalsa yenilirdik” dedi. Kocaman’ın son dönemde Valbuena’yı 90 dakika sahada tutmamasının en önemli sebebi yaptığı top kayıpları. Kayseri maçında ise rakibin onun kanadından akın üretmesi.
Dirar’ın rakamları daha kötü
Fransız futbolcunun pozisyonu sol kanat. Ancak onu sık sık ortada ve sağ kanatta görüyoruz. Topu ayağına alan Fenerbahçeli, direkt Valbuena’yı arıyor. Oyun kurucu rolü normalde Giuliano’nun. Ama Brezilyalı futbolcu 90 dakika sahada kalırken sadece 43 kez topla buluşabilmiş. 82 dakika oynayan Valbuena’da ise bu rakam 74! Fransız oyuncunun dikkat çeken diğer istatistikleri ise 3 top kapmayla bu alanda takımının en iyisi olması ve tam 17 ikili mücadeleye girip bunların 11’ini kazanması. Örneğin Kocaman’ın çok beğendiği Dirar 51 pas denemesinin 16’sını rakibe yollamış, 3 ortasının hiçbirinde isabet sağlamamış, 2 şutu da dışarı gitmiş.
Forvet arkasına geçebilir
33 yaşına gelmiş bir oyuncunun sahada bu kadar efor sarf edip, beklenenden fazla top kaybı yaşaması anormal değil. Eğer Valbuena, kafasına göre böyle bir rol üstlendiyse, taktiğin dışına çıkıyorsa, Aykut hoca haklı. Bu gerekçeyle öğrencisini yedek bile bırakabilir. Ancak tecrübeli futbolcuya bu görevi hocası verdiyse, oyunu onun üzerinden kurmak ana plansa, o zaman Aykut Kocaman’ın şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekli. Belki de Valbuena’yı forvet arkasında serbest oynatıp solda Aatif ya da Alper’i denemek, yeni bir çözüm olabilir.
‘’Durdurmayı başardı son darbeyi vuramadı‘’
Aykut Kocaman, 50 bin taraftarın önüne 8 puan geride çıkan oyuncularını psikolojik olarak maça çok iyi hazırladı.
Futbolcular sakin kalmayı başardı. Kocaman, Galatasaray’ın makine düzeninde işleyen sisteminin en önemli parçası olan Fernando’yu çok iyi marke ettirdi. Brezilyalı maç başına 98 kez topla buluşurken, derbide bu rakam 61’de kaldı.
Fenerbahçe ayrıca maç 11’e 11 devam ederken bile topa daha çok sahip olan taraftı. 90 dakika sonunda Sarı- Lacivertliler %55’e %45’lik üstünlük kurdu. Galatasaray bu sezon ilk kez gol atamadı.
Fenerbahçe’nin hücum sıkıntısı derbide de devam etti. Sarı-Lacivertliler karşılaşmayı sadece 4 şut denemesiyle bitirdi. Bunların hiçbiri kaleyi bulmadı. Aykut Kocaman, özellikle rakip 10 kişi kaldıktan sonra ele geçirilen avantajı kullanamadı.
Galatasaray tamamen geriye çekilmesine rağmen Fenerbahçe gol için baskı kuramadı. Kocaman’ın takımı daha ofansif hale getiren Aatif-Ozan değişikliğini 90+1. dakikada yapması, hanesine eksi puan olarak yazıldı. Beklerin sık pas hatalarına rağmen (Hasan Ali: 13, İsla: 11) hücumun onlar üzerinde kurulması yanlıştı.
‘’İki değişiklik fark yarattı‘’
Milli aradan önce oynanan Akhisar maçı, Fenerbahçe için bu sezonun dip noktası oldu. Yenilgiden çok ortaya konulan silik futbol taraftarı üzdü. Dün ise özellikle hücumda bambaşka bir Fenerbahçe vardı. Akhisar ile Yeni Malatya karşısındaki takım arasında iki önemli fark vardı. İlki, cezası biten Josef’in 11’e dönmesiydi. İkincisi ise Dirar’ın sakatlıktan dönmesi ve bu sayede Giuliano’nun asıl bölgesine yani forvet arkasına geçmesiydi. Brezilyalı oyuncu uzun bir aradan sonra görev yaptığı sevdiği pozisyonda futboluyla fark yarattı.
Önde baskı işe yaradı
Sarı-Lacivertliler, Aykut Kocaman döneminde fazla alışık olmadığımız bir şekilde ileride baskı yaparak Yeni Malatya savunmasını hataya zorladı. İlk 2 gol de bu şekilde geldi. Dünkü galibiyet ve futbol, derbi öncesi takımın özgüvenini yerine getirdi. Ancak olumsuz sinyaller de vardı. Fenerbahçe rakibe çok fazla şut imkanı tanıdı. Bu sezon müthiş bir bitiricilik yüzdesiyle oynayan Galatasaray karşısında bu durum büyük sıkıntı yaratabilir.
Maçtan dakikalar
4. dakikada Dirar sağ kanattan ortaladı. Arka direkte boş kalan Ozan Tufan güzel bir kafa vuruşuyla gol perdesini açtı: 1-0. 6. dakikada Yeni Malatya savunmasına yapılan baskıda Valbuena topu kaptı ve Giuliano’ya ara pasıyla bıraktı. Sambacı düzgün bir vuruşla Ertaç’ı avladı: 2-0.
Hasan Ali sağıyla vurdu!
21. dakikada savunmanın arkasına sarkan Boutabip kaleciyle karşı karşıya kaldı, Kameni hızlı bir refleksle topu çelmeyi başardı. 28. dakikada Malatya ceza sahası içinde yaşanan karambolde topu önünde bulan Hasan Ali sağ ayağıyla şutunu çekti ve topu filelere yolladı: 3-0.
Direkleri dövdüler
31. dakikada Aytaç serbest vuruştan kaleyi denedi, direğe takıldı. Ardından Diallo vurdu, önce Josef, sonra kaleci ve son olarak direk gole izin vermedi. Bu kez Boutaib tamamladı, Kameni kurtardı. Son olarak Adem Büyük tamamladı ancak top yine direkten döndü. 34. dakikada Valbuena’nın ceza sahası dışından çektiği müthiş şutta top üst direkten dışarı gitti. 68. dakikada Adem Büyük rakiplerinden bir bir sıyrılıp ceza sahasına girdi ve topu içeri çevirdi. Batuhan, Malatya’yı umutlandıran golü attı: 3-1. 86. dakikada Fernandao kaleciden sıyrıldı ancak topu yan ağlara gönderdi.
‘’Kadıköy büyüsü‘’
Evet, şu anki tabloda Aykut Kocaman ve öğrencileri açısından derbi çok daha zor geçecek gibi görünüyor. Ancak unutulmaması gereken şey, Fenerbahçe çok daha kötü zamanlarında bile 17 Nisan 2005’ten beri Kadıköy’de büyük maç kaybetmedi. Dolu tribünler yine Sarı-Lacivertliler’in en büyük kozu olacak.
Fabri gününde olmazsa...
Her ne kadar Tolga Zengin’den sonra Fabri, Beşiktaş taraftarına ilaç gibi gelse de İspanyol kalecinin istikrarlı bir performans sergilediğini söyleyemeyiz. Bu sezonki Kasımpaşa, geçtiğimiz sezonki Lyon ve Başakşehir maçlarındaki hataları ortada. Bunun dışında Caner’in hücuma çıkmayı çok sevmesi, karşısında oynayacak Alper için avantaj sağlayacaktır. Açıkçası Beşiktaş’ın fazla zayıf yönü bulunmuyor.
Burada derbi kazanmak zor
Deneyimli teknik adam, kariyeri boyunca belki de ilk kez bu kadar güçlü bir şekilde Kadıköy’e geliyor. Üstelik Fenerbahçe de çok iyi durumda sayılmaz. Ancak Sarı-Lacivertliler, şu ankinden çok daha kötü dönemler de yaşadı. Buna rağmen 17 Nisan 2005’teki 4-3’lük Beşiktaş yenilgisinden beri Kanarya’nın sahasında bileği bükülmüyor. Mevcut durumda Beşiktaş’ın rehavete kapılma olasılığı da var. Güneş, galibiyet için 1 sezon daha bekleyebilir.
Volkan bu maçları sever
Herhalde milli golcü bile Gaziantepspor’dan Beşiktaş’a transfer olduğunda bu noktalara geleceğini tahmin etmiyordur. Şu anda en formda yerli forvet konumundaki Cenk’in gol sevinci yaşayamadığı ender kalecilerden biri Volkan Demirel... Volkan şu anda formsuz görünüyor olabilir. Ancak şu bir gerçek ki deneyimli eldiven derbilerde çok daha farklı oynuyor. Taraftar tepkilerini unutabilirse, kalesinde yine devleşebilir.
Arada çok fark var
Bu durum Beşiktaş’ın kadro genişliği ve kalitesinin bir sonucu olarak görülebilir. Bunu inkar etmek de saçmalık olur. Ancak şunu da kabul etmemiz gerekiyor, Jeremain Lens geçtiğimiz sezonki seviyesinin çok çok uzağında. Sosyal medyada dolaşan göbekli fotoğrafları da bunun bir kanıtı. Rekabete girdiği Quaresma ve Babel’in form durumu da göz önüne alındığında, Lens’in kulübede beklemesi son derece doğal.
‘’Özeleştiri sırası Aykut Kocaman'da‘’
Anadolu takımları’ diye tabir edilen ekipler, özellikle büyükler karşısında kaybetseler bile iyi mücadele etmeleriyle övünürler. Büyükler için ise en basit övünme, kötü oynamalarına rağmen galip gelmektir. Birkaç sene öncesine kadar Kadıköy’e çıkan konuk takımlar, 2-0, 3-0 kaybettiği maçlardan sonra, “Çok şükür” derdi. Şimdi Fenerbahçe, kendi taraftarı önünde Başakşehir’e 3-2 kaybediyor ve iyi mücadesinden dolayı övünüyorsa, büyük bir sıkıntı var demektir.
✔Aykut Kocaman, Ozan Tufan için, “Neden bu tepkiyle karşılaştığını anlamaya çalışmalı, özeleştiri yapmalı” demişti. Ancak Kocaman’ın kendisi için yapılan ‘defansif, korkak futbol oynatıyor’ eleştirilerine tepkisi, “Algı operasyonu yapılıyor. Beni taraftarla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar” oldu. İlk maçını kaybettiğin Vardar rövanşı 0- 0 devam ederken forvet sokmak için sahadaki golcüyü çıkartırsan, Kadıköy’de Trabzonspor karşısında skor 1-1’ken yaklaşık 20 dakika forvetsiz oynarsan, yine taraftarın önündeki Başakşehir mücadelesinde maç 2-2’ye geldikten sonra Abdullah Avcı hücumcularını yenilerken sen Dirar’ı çıkartıp Şener’i oyuna sokarsan ‘Korkak’ yakıştırmasıyla daha çok karşılaşırsın hocam.
✔İşin bir de yönetim, daha doğrusu başkan boyutu var. Aziz Yıldırım büyük sözler vermeyi sever. Son olarak nisandaki Divan Kurulu’nda transferleri mayısta bitireceklerini söyledi. Peki ne oldu? Soldado’dan Vardar maçlarında 55 dakika faydalanan Fenerbahçe, Giuilano’yu ise UEFA listesine yetiştiremedi. Neto ligde 3 hafta geride kaldıktan sonra takıma katıldı. Janssen, transferin son gününde geldi.
✔Son söz de takımı protesto eden taraftara kızanlara... Teknik heyetinden futbolcusuna, basın mensuplarından kulüpte çalışanlara herkes direkt ya da dolaylı olarak Fenerbahçe sayesinde evine ekmek götürüyor. Sarı-Lacivert renkler için fedakârlık yapan, cebinden para veren tek grup taraftar. Ve siz onların tribüne gelmelerini ancak en doğal haklarını kullanmamalarını istiyorsunuz öyle mi? Oldu, tamam...
‘’Korkakça ve acınası‘’
Aykut Kocaman, basın toplantısında maça başlayaak kadro kadar bitirecek kadronun da önemli olduğunu söyledi. Doğrudur... Ancak tur için en az 3 gole ihtiyacınız olan bir karşılaşmaya bile Mehmet Topal-Ozan Tufan’la yani çift defansif orta saha ile çıkıyorsanız, rakibiniz Vardar da olsa elenmeye mahkumsunuz. Bunun hiçbir mantıklı izahı olamaz. Bu maçta bile çift forvetle (Van Persie’nin yanında Ahmethan oynayabilirdi) çıkmıyorsanız ya da Alper’i orta çekip Aatif’ı oynatmıyorsanız, bunun adı sisteme bağlı kalmak değil korkmaktır!
Mantıklı değil
“Aatif, Ahmethan gibi isimler hamle oyuncusuydu” denilebilir. Ancak en az 3 gole ihtiyacınız olan, bir an önce skor üretmeniz gereken bir müsabakada önceliğin hamle oyuncusunu düşünmek olması bana mantıklı gelmiyor. Üstelik hâlâ elinizde Soldado gibi bir isim varken. Fenerbahçe maça hızlı başlamaya çalıştı ama başlayamadı. Temsilcimiz topa sahip olsa da pozisyon üretemedi. 11. dakikada Valbuena’nın serbest vuruşunda Skrtel kafayı dışarı vurdu. 23’te yine Valbuena frikiği kullandı, arka direkte Topal havalandırdı, Ozan’ın zayıf kafa vuruşunda kaleci Gacevski zorlanmadı.
RvP’nin yerine Soldado
42. dakikada Barseghyan tek başına sürüklediği atağı şutla bitirdi, top yan direkten döndü. Ermeni oyuncu bir kez daha şansını denedi ama bu kez top Kameni’de kaldı. İlk yarının son bölümünde sakatlanan Alper yerini Aatif’a bıraktı. İkinci yarıda da değişen fazla bir şey olmadı. Ozan Tufan’ın tribünlere gönderdiği şutlar, kanatlardan hedef gözetmeksizin yapılan ortalar... Aykut Kocaman ilk taktiksel hamlesini 59’da yaptı. Oyuna Soldado’yu aldı ama çıkardığı isim diğer forvet Van Persie oldu! Üstelik skor 0-0’ken...
Şaka gibi bir gol
Fenerbahçe duran top dışında pozisyon üretemiyordu ve aranan gol de bu şekilde geldi. 61. dakikada Valbuena korneri kullandı, Skrtel’in arkaya aşırdığı topu Neustadter filelere gönderdi: 1-0. Evet, gol umutları artırdı ama oyundan bir değişiklik olmadı. 68. dakikada ise büyük bir şok yaşandı. Jighauri sağda topla buluştu, İsla’yı deyim yerindeyse pazara yolladı. Yere düşerken vurdu, Kameni’den dönen top Jighauri’ye çarptı ve şaka gibi bir gol oldu: 1-1.
Vardar’dan 2. direk
71. dakikada ise Barseghyan soldan ceza sahasına girip vurdu, top direkten döndü. 90+1’de son darbeyi Gligorov vurdu: 1-2. Vardar’a elenmenin hiçbir mazereti olamaz. Böyle bir takıma karşı, Fenerbahçe’nin gol için tek çaresinin duran toplar olması, çift forvete dönmek için 75. dakikanın beklenmesi korkakça, acınası ve utanç verici...