Arama

Popüler aramalar

‘’Ersan niye çıktı?‘’

Bu hamleyi ya ‘kızgınlık’ ya da ‘önlem’ amacıyla yaptı, ancak karşılaşmanın kaderini, belki de istemdışı değiştirmiş oldu. İbrahim Toraman savunmaya geçti ve oyuna dahil olan Veli Kavlak, Beşiktaş’a hareket getirdi. Ne yazık ki Toraman’ın beceresi, ne savunmanın önünde ne de savunmada görev yaparken yeterli gelemiyor, Beşiktaş’a. Sahada kalması mutlak şart ise savunma elemanlarının arasında yer alması daha akılcı. Kaldı ki, Toraman’ın Necip Uysal ile uyum sağladığını, buna ilaveten hücuma yönelik olumlu oynadığını kimse iddia edemez! Ayaz geceye hızlı başlayan, konuk Kayserispor oldu ve maçın hemen başında önce Sefa, sonrasında Mouche ile iki önemli pozisyon yakaladı, ancak McGregor’a takıldı. Bu da yetmezmiş gibi ilk yarıda golü yedikleri dakikaya kadar baskın oynadılar, çok sayıda pozisyon yakaladılar ama elleri boş döndüler. Holosko ve Sivok’un gollerinin ardından soyunma odasına indiler, ısındılar, dinlendiler ve düdükle birlikte Olcay aradaki farkı üçe çıkardı. Sahada ‘dolanan’ Almeida’nın yerini Batuhan almaya hazırlanırken de, konuk ekip Mouche’nin golü ile ‘pes’ etmeye niyetli olmadığını ortaya koydu. Kayserispor’u yediği gollere karşın oyunu çirkinleştirmeye çabalamadığı için tebrik etmeli. Beşiktaş için söyleyecek çok şey var, ancak yılı yengi ve puan cetvelinde iyi konumda tamamladıkları için susmalı! Ligin ikinci bölümünde sol kanattaki sorun çözülmez ise yazarız. Devre arası demişken, sanırım bu araya en fazla gereksinim duyan isim Batuhan. Ya kendine gelecek ya da gidecek. Seçim özgür iradenin!

22 Aralık 2012, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Şans perisi!‘’

Gençlerbirliği, Kulusiç ile bulduğu golün sonrasında gole iki kez daha yaklaştı ki, Beşiktaş savunma oyuncularının bakarak izlediği pozisyonda Özgür’ün kafa vuruşunun kaleye girmemesi, Beşiktaş adına ‘şans’tan ibaretti. Şans yaver gitti, Olcay’ın vuruşu savunma elamanını çarparak Ramazan’ı yanılttı ve skora eşitlik geldi. İlk bölümde ‘uyuyan’ Beşiktaşlı futbolcular ikinci bölümde kendilerine geldiler, Hugo Almeida dışındakiler elbette! Almeida son yılların en ilginç golünü kaçırırken ‘inanılmazı’ başardı. Portekizli oyuncu dışında hiç kimse söz konusu pozisyonda topu kale yerine dışarı atmayı başaramazdı. Pozisyonu izleyen Batuhan Karadeniz, kafasını yedek kulübesine vurmalı! Belirgin olanı, Beşiktaş’ın sol kanadındaki sorunun ‘kangrene’ çevirmesi. Hurşut’un her pozisyonda rahatlıkla Beşiktaş ceza alanına inmesi, tabii ki ‘şans’ ile bağdaştırılamaz.

Siyah-Beyazlı ekibin rakipleri kendi sağ kulvarlarından hücuma geçtikleri müddetçe sorun yaşamadıkları gibi gol coşkusunu yaşıyorlar çoğu kez. Kaleci McGregor, eleştirilerin aksine dün gecenin en iyisiydi. Takım arkadaşlarından farklı performans sergileyen Olcay da ön plana çıkan diğer isim oldu. Samet Aybaba’yı anlamak bazen zorlaşıyor. Kötü giden her karşılaşmanın son on dakikasında Batuhan’ı oyuna sokmak neyin nesi? “Hadi gol at, hem beni hem kendini kurtar’ anlamına haiz ise bu işte yanlışlık var! Dün gece ‘Şans perisi’ kimden yanaydı, açıkçası çözemedim...

16 Aralık 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ah Kartal Ah!‘’

Skoru, yengiyi, yenilgiyi, turu bir tarafa iteleyip ‘kaptan’ İbrahim Toraman’a sormak gerekli; “Sert girdiğin Aissati’den özür dileyeceğine neden genç adama kafa atmaya kalkışıyorsun, niye sürekli hakeme itiraz edip duruyorsun?” Yeti yoksunluğunu sahadaki ‘hırçın’ tutumunla mı örtmeye çabalıyorsun?

Samet Aybaba, ona ‘Beşiktaş Kaptanı’ olduğunu unutturmamalı!

Ersan Gülüm ile olmaz, olmadı da Gülüm… Ersan ya kusursuz defans elemanlarının arasında biraz ‘sırıtarak’ oynar ya da sıradan Anadolu ekibinde… Elbette ki Cenk’in yediği gollerde hatası var ancak Veli ile Uğur’un performansları yanında ‘lafı dahi edilmez!’ Kaldı ki, defans elemanları iki dakika içinde gelen gollerde ne yaptı? Oğuzhan’ın mükemmel pasında aradaki farkı bire indiren Holosko, Beşiktaş’ın tek umudu olup çıkıverdi, Fernandez’in yokluğunda. Attığı gol değil, Holosko ile Hilbert’in ayaklarından çaldığı toplar nedeni ile Murat Duruer’e hayran oldum. Samet Aybaba, sahanın ‘en kötüleri’ Uğur ile Veli’nin yerine Olcay ile Necip’i sahaya sürdü, ancak defans ve ileri uç elemanlarında değişiklik olmadı. Son on dakikada Sivok’un yerine oyuna dahil olan Batuhan’dan kim ne bekleyebilir? Beşiktaş, doksan dakika Hugo Almeida’dan ‘gol’ bekledi de ne oldu? 12.12.2012’de skorun da 2-1 olmasını yadırgamamak gerekli, sahadakiler sadece topu değil gündemi de takip ediyor! Antalya yenmeye, Beşiktaş elenmeye şartlanmıştı, öyle de oldu. İbrahim Toraman’dan ‘kaptan’, Ersan Gülüm’den savunma elemanı, Uğur’dan sol açık, Veli’den hiçbir şey olmaz. Olan alışagelmiş şekilde, Beşiktaş ile yandaşına olur…

12 Aralık 2012, Çarşamba 22:00
YAZININ DEVAMI

‘’Olcay'ın vuruşu!‘’

Şayet Filip Holosko maçın başında beceri isteyen golü ‘soğukkanlı’ vuruşu ile kaydetmeseydi, eleştiri oklarının hedefindeki isim tartışmasız Olcay olacaktı. Olcay’ın ilk yarının son dakikasında kaleci Boffin ile karşı karşıya kalıp çerçeveyi dahi tutturamayan vuruşu çok konuşulacaktı! Fernandes’ten yoksun Beşiktaş’ın Ersun Yanal’ın Eskişehirspor karşısındaki oyunu merak konusuydu, futbol tutkunları için. Erken gol, Siyah-Beyazlı ekibi kanıksattırdığı panikten kurtardı ancak konuk ekibin ataklarının da ardı arkası kesilmedi. Beşiktaş savunma elemanları ise bu kez ‘basit’ hatalardan özenle sakınmaya çabaladı. Hilbert kaçırdığı gole karşın dün gece savunmadaki istemli oyunuyla ön plana çıktı, diğerleri de ona ayak uydurmaya çalıştı.

Genç Necip, başlardaki ‘açlığını’ algılattırmaya başladı. Giderek daha iyi oluyor. Almeida ikinci bölümde attığı golle, Beşiktaş’ı rahatlattı. Ta ki Necati Ateş’in penaltıdan kaydettiği sayıya kadar. Aradaki fark bire inince de geriye kalan sınırlı dakikalar fazlası ile ‘heyecan’ ihtiva etti, her iki ekip için de. Zaten ne olduysa uzatma dakikalarında oldu! Konuk ekip hesapta olmayan golü buldu ve üç puan Beşiktaşlı oyuncuların ellerinin arasından kayıp gidiverdi. Sanıyorum, Beşiktaşlı oyuncular futbol maçının doksan dakika olduğunu uzun süre unutmayacaklar. Ya Olcay, neyi belleğinde tutacak? Kalecinin golü yemek için hazırlandığı sırada kaleyi dahi bulamayan vuruşundaki eksikliği gidermek için çabalayacak mı? İyi giden Beşiktaş, son on dakikada yediği iki golle inanılmazı başardı ve iki puandan oluverdi. Neyse ki telafisi olası.

08 Aralık 2012, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Radyo piyesi!‘’

İlerleyen yıllarda, ‘radyo tiyatrosu’ adını alan yapıtlar, aile bireylerini radyonun başına toplar, üst düzeyde heyecan saçar bu da yetmezmiş gibi alışkanlık yaratırdı. Her hafta belirli gün, merakla beklenirdi. Dün gece Beşiktaş’ı izlerken aklıma ‘radyo piyesi’ geldi. Nedeni; Beşiktaş’ın son haftalarda sergilediği istem dolu futbol, doğal olarak. Öyle ki, sezona yokluklarla başlayan Beşiktaş’ın yapacaklarını bir süredir sadece Siyah-Beyazlı renklere gönül verenler değil, yansızı dahi merakla bekler oldu. Beşiktaş’ın ilk bölümü üç farkla önde kapaması abartılmamalı ama Allan McGregor’un kurtarışları alkışlanmalı. Britanyalı file bekçisinin ikinci bölümde Mustafa’nın kaydettiği sayı karşısında yapacak fazla şeyi yoktu.

McGregor dün gece rüştünü ispatladı! Beşiktaş, ilk yarıda Çağdaş Atan’ın görev yaptığı kulvarı, ‘yol geçen hanı’na çevirirken ikinci yarıdaki futbolda farklılık gözlemledik. Konuk Akhisar, İnönü’de ‘madeni’ bulmakta fazla zorluk çekmedi. Beşiktaş’ın ‘kronik’ sorunu, sol kanadı aynı rahatlıkla kullanmaya başladılar. Aksihar oyunun ikinci bölümünde çok çabaladı ancak sınırlı gücü daha fazlasına olanak vermedi. Samet Aybaba’nın Oğuzhan-Uğur Boral değişimi tam işe yarayacakken, Almeida’nın belki de haklı hırçınlığı ikinci sarı, beraberinde de kırmızı kartı getirdi. Ve Beşiktaşlılar’ın keyfine tuz-biber ekiverdi! Değişen çok şey yok, Beşiktaş rahat atıyor aynı paralelde pozisyon verip kimi zaman da yiyiveriyor. Ancak, ‘bu kadar kusur kadı kızında da olur!’ Beşiktaşlı futbolcular yokluklara göğüs gerip, takım olmanın güzel örneğini sergiliyor. Beşiktaşlılar’a da tribünleri doldurup, onları alkışlamak düşüyor...

24 Kasım 2012, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş atıyor ve yiyor!‘’

Hakan Arıkan’ın koruduğu kalenin filelerini iki kez ‘kafa vuruşu’ ile havalandırmasına şaşırmadım ancak Portekizli oyuncunun ayağı ile kaydettiği gol, benim açımdan ‘sürpriz’ oldu. Beşiktaş’ı Bursaspor maçının ardından Antalyaspor karşısında da izlemek, bir kez daha keyif ihtiva etti taraflısına da, tarafsızına da. ‘Ofsayt’ tartışmasının yaşandığı golde Manuel Fernandes’in Almeida’ya verdiği pas, kuşkusuz ders kitaplarında örnek gösterilecek nitelikteydi. Fazlasıyla önemli üç puan elde eden Beşiktaş, Antalya deplasmanında Almeida’nın bireysel becerisi ile farklı skor elde ettiyse de sonuca ‘takım oyunu’ ile gitti. Samet Aybaba, yenilgiyi de göze alıp takımını geriye çekmiyor, aksine sürekli hücum oynatıyor. Her ne kadar Siyah-Beyazlı ekibin sol kanadı aksasa da! ‘Beşiktaş atıyor ve yiyor’ cümlesi sanıyorum dün gecenin en kısa ve öz anlatımı olur. Beş gol attı, üç gol yedi. Tabii ki bunun ardında da ‘takım olgusu’ bulunmakta!

Beşiktaş’ın ecel terleri döktüğü dakikalar ise belleklerden kolay kolay silinecek gibi değil. Bitime yedi dakika kala aradaki farkı bire indiren Antalyasporlu futbolcular eşitliği yakalamak için baskının en üst düzeyini sergilediler sahada. Ne var ki Fernandez o dakikaların sonunda skoru belirleyen isim oldu. Beşiktaş 5, Antalyaspor 3... Beşiktaş’ı izlemek futbol tutkunlarına keyif veriyor. Antalyaspor’u da kutlamalı dün gece yılmadan sergiledikleri performans için. Ve tebrikler Samet Aybaba, benim gibi ‘bu kadroyla bir şey olmaz’ diyenleri susturduğun için!

19 Kasım 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hesap sorun ama!‘’

Borç yekünü ne kombine satışı, ne mağazaların üst düzeyde ürün pazarlaması, ne reklam panolarının kiralanması, ne de yönetimde yer alan üyelerin bireysel destekleri ile aşılacak gibi gözükmüyor. Mayıs ayı itibari ile 520 milyon TL’lik borç tutarının kısa sürede erimesi doğal olarak ‘hayalcilik’ ile örtüşür. Kulüp sorunu hangi yöntem ve hangi zaman diliminde aşacak? Bu süreçte gerekli transferlere zorunlu ‘gem’ mi vurulacak ya da kadroya salt alt düzeyde tutara sahip futbolcular mı dahil edilecek? ‘Eski başkan Demirören’e 105 milyon TL’lik alacağı ne zaman ödenecek?’ sorusunu ise zorunlu olarak pas geçiyorum! Duyumlarıma göre; Beşiktaş yönetimi ‘radikal’ kararın arifesindeymiş. Yöneticiler; ‘geçmiş yönetimlerde yer alan isimlere mahkeme yolu ile hesap soralım’ kararında, ikilem yaşıyorlarmış. Buradaki çıkmaz ise çoğu senedin arkasındaki şahsi imzanın, eski başkan Demirören’e ait olmasıymış. Doğrusu bu ya garipsedim...

Zira, Orman ve ekibi yönetime talip olurken, hem borç yekunu, hem de Demirören’in kulübe aktardığı tutar hakkında bilgi sahibiydi. Yönetimin yaşanan krizde alternatifi, eski yöneticilerden hesap sormak olmamalı. Yoksa, Orman ve ekibi zor göreve talip olurken bunun hesabını mı yapmıştı?
Söz konusu çözüm ‘etik’ olmayacağı gibi olası operasyonda yara alacak sadece Beşiktaş’ın kurumsal kimliği olur. Kaldı ki, hesap sorulacak bir kişi varsa o da Demiören değil, Süleyman Seba’dan yönetimi devralan Serdar Bilgili’den başkası değildir! Kendisine ilk soruyu da buradan ben sizin adınıza yönelteyim! “Sevgili Bilgili; yönetime geldiğinizde kurduğunuz, Beşiktaş Sigorta Aracılık Hizmetleri AŞ’nin başına atadığınız ve arkadaşınız olan genel müdüre ayda ne kadar ücret ödediniz?..”

16 Kasım 2012, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kaçan goller yıllarca konuşulur‘’

Karşılaşmanın başında Almeida’nın art arda harcadığı pozisyonlar sonrası ‘atamayana atarlar’ kuralı devreye girdi ki, ‘uyuyan’ Beşiktaş defans elemanları buna ‘çanak tuttu!’ Sestak, Bursaspor’u öne geçiriverdi ve ilerleyen dakikalarda konuk ekip 3 net pozisyonu cömertçe harcadı. İkinci bölümde ise ‘maydanozlu köfteler oldu!’ Olcay, Holosko’nun pasında skoru eşitledi. Aynı Holosko, Beşiktaş’ı öne geçirdi ve Bursasporlu İbrahim skoru bir kez daha eşitleyiverdi. Bitmedi elbette, kazanılan penaltı atışını gole çeviren Almeida, Beşiktaş’ı yeniden öne geçirdi ve çok geçmeden de Batalla skoru 3 - 3 yapan isim oldu. Her iki takım da ‘açık futbolu’ tercih edince bol gollü ve bir o kadar da heyecanlı karşılama izleme olanağı bulduk. Beraberinde de hatalara tanıklık ettik haliyle!

Taşlar yerine oturuyor

Dün gece Beşiktaş savunması ‘tel tel dökülüverdi!’ Almeida ayağına gelenleri kafasına uyarlamaya çabaladı ama olmadı! Ve Olcay 2 metre mesafeden topu fileler yerine üst direkten dışarı göndermeyi başardı. Elbette benzer beceri noksanlığı, konuk ekibin futbolcuları için de geçerli... Beşiktaş önemli 2 puan yitirdi ne var ki, Samet Aybaba yılmadan savaşan, mücadele eden, pes etmeyen takımında yavaş yavaş taşları yerine oturtuyor . Dün gece hiç kimse skor tabelasına bakıp ne Beşiktaş’ı, ne de Bursaspor’u yeremez. Heyecanlı, keyifli futbol ve beraberindeki güzel goller için teşekkür etmeli tüm futbolculara. Unutulmaz maçta tartışılan penaltı pozisyonu uzun süre dillere pelesenk olacak...

10 Kasım 2012, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI