Arama

Popüler aramalar

‘’Takım olursak...‘’

Futbol bu ülkenin lokomotifi ise, bu spor ‘kadın’ olmadan yapılamaz! İşin aslı, kadınlar zaten bunun farkında ve bu ‘oyunda varlar’. Ama ‘biz, siz’ farkında değiliz. Bizim coğrafyamızda yetişen çok fazla kadın futbolcu var, sadece dönüp bakmanız, biraz araştırmanız yeterli. Bu sporda kendini önce yakın çevresine kanıtlamak zorunda kalmış, ardından mahalledeki erkek arkadaşlarının evden halı sahaya çağırmasıyla başlamış o kadar çok hikaye var ki! Bugüne geldiklerinde de hayallerini gerçekleştiren başarılı kadınlar olmuşlar. Didem Karagenç mesela; Beşiktaş’ın ve Milli Takımımız’ın kaptanı. Bu sezon ligi ‘Şampiyonluk’la tamamladılar ve artık ‘Devler Ligi’ndeler.

Hayallerini gerçekleştiren kadınlar

Mesela Ece Türkoğlu... O da köyde başlayan futbol kariyerinde ‘Hayalini değil, dünyayı değiştir’ demiş ve bu uzun yolda ilk adımını atmış. Antrenman bitimlerinde ders çalışmaya devam etmiş ve bu yıl Ağustos ayında burslu olarak Amerika’ya gidiyor. “Sağlam kafa, sağlam vücutta olur”, bravo Ece.. Ve tabii yeşil sahaya çıkmaya can atan yeni nesiller... Ablalarını örnek alıp, ailelerini ikna edip, içlerinden gelen bu oyunun peşinden yola çıktılar.

TFF ve Nike’tan büyük destek

24 Mayıs’ta Riva Milli Takım Tesisleri’nde 30 kız futbolcumuz ‘Futbolun Geleceği’ etkinliğinde kendilerini gösterme imkânı buldular. TFF ve Nike’ın desteğiyle gerçekleşen bu cesaret veren organizasyonda akıllarına takılan soruların cevaplarını bulma fırsatı da yakaladılar, Milli Takım hocalarıyla antrenman yapma şansını da. Hepsi daha umutlu ve emin adımlarla hedeflerine yürümek için oradan ayrıldılar.. Ve artık topu orta yuvarlağa koyup, çok çalışmaları gerektiğinin farkındalığıyla ‘aynı kurallarla yönetilen’ bu oyunun santrasını yapmak için hazırlar. Bize düşen onların Avrupa, hatta Dünya çapında birer yıldız olmaları için tıpkı ağabeylerine yaptığımız gibi destek olmak ve takip etmek. Futbolu bu kadar seven bir ülkede takım olduğumuzda her zorluğu nasıl başardığımızı, ilkleri nasıl gerçekleştirdiğimizi hatırlayalım yeter...

28 Mayıs 2019, Salı 06:01
YAZININ DEVAMI

‘’Federasyon bunu açıklasın!‘’

30 Ocak Pazartesi günü oynanan iki maçla ilgili birçok iddia ortaya atıldı. Öncelikle Adanaspor-Kasımpaşa maçıyla durumu anlatmaya başlayalım, keza orada durum çok açık. Kasımpaşa, sahaya 12 yabancı futbolcuyla çıkıyor. Burada kural basit: 18 kişilik maç kadrosunda en fazla 11 yabancı futbolcu bulundurabilirsin. Yani, Kasımpaşa’nın bu kurala uymadığı için hükmen mağlup sayılması gerekiyor. Ancak maçı zaten kaybettiği için TFF kurulları ne gibi bir karar verir, beklemek gerekir.

Gökhan yerli statüsünde, ama...

Beşiktaş maçında ise durum çok daha karışık. Siyah-Beyazlılar’ın 18 kişilik esame listesinde olması gerekenden fazla yabancı oyuncu yok, yani ideal olarak 11 yabancı futbolcuyla sahadalar. Zaten durumun yerli-yabancı statüsüyle de ilgisi yok. Buradaki sıkıntı, Süper Lig Statüsü’nde belirtilen; ‘18 kişilik maç kadrosunda, en az 7 tane A Milli Takım’da oynamaya uygun futbolcunun yer almasının zorunlu olduğu.’ Gökhan İnler, Beşiktaş’ta zaten yerli statüsünde yer alan bir futbolcu, ancak A Milli Takım’da oynamak için gerekli kriterlere sahip değil. Burada yanlış olan, Beşiktaş’ın Konyaspor kadrosuna sadece 6 tane A Milli Takım’da oynamasında sakınca olmayan isimlerin yazılması.

2016-2017’de imzaladığı için

Medyada yer alan ve yanlış ifade edilen statüde; ‘2015-2016 birinci transfer ve tescil döneminden önce başka bir milli takımı seçmiş yerli futbolcularda, A Milli Takım’da oynama zorunluluğunun aranmaması’ yazdığı.

Madde açık, ancak yanlış anlaşılmaya da müsait. Burada belirtilen, o sezonki ilk transfer döneminden önce ya da o transferde Türkiye’ye gelen futbolcularda bu özellik aranmıyor. Örneğin, Eren Derdiyok gibi... Eren, bu kural çıktığında zaten Türkiye’de bir kulüpte tescilli bir futbolcuydu. Ancak, Gökhan İnler 2016-2017 sezonun başında ilk kez Türkiye’de bir takımla sözleşme imzaladı. Gökhan’ın 2015-2016’dan önce milli takımını seçmiş olması, bu maddeden yararlanmasına fayda etmiyor.

Bir bilen durumu açıklasın!

Şöyle bir örnekle daha kısa anlatmak gerekirse; Eğer o madde basında yer aldığı gibi ‘2015-2016’dan önce farklı milli takımı seçen futbolcularda, bu kurala bakılmaz’ şeklinde uygulanırsa ne olur? Durum, Beşiktaş maçında yaşandığı için Siyah-Beyazılılar’la ilgili örneğe devam edeceğim, siz istediğiniz takımı yerine koyabilirsiniz.
1- O sezondan önce farklı milli takımları seçmiş olan bütün yerli statüsündeki futbolcular transfer edilebilir. Mesela; Gökhan İnler...
2- Statü der ki; 14 yerli, 14 yabancı futbolcu hakkın var. Ve sen kulüp olarak 14 yerli hakkını, bu isimlerden yana kullandın ve takıma imza attırdın.
3- Beşiktaş’ın kadrosunda evet, 14 yerli, 14 yabancı futbolcu var. Peki, bu 14 yerli futbolcu belirtilen sezondan önce farklı milli takımları seçtiğine göre Siyah-Beyazlılar’dan Türk milli takımına hiçbir futbolcu gidemiyor.
4- Bu durumda TFF’nin yaptırımı ne olacak?
Şimdi, o maddeyi lütfen bir kez daha okuyalım ve bir bilen hangisinin doğru olduğunu bizlere de anlatsın.

01 Şubat 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir şarkısın sen‘’

Asla vazgeçilmeyecek rekabetin yanına, çok eskiden olduğu gibi ‘ezeli rakip, ebedi dost’ anlayışını yeniden ve gönülden işleyerek, efsane Didi’nin vurguladığı gibi, ‘futbol bayramı’ olarak yaşanabilecek keyifli derbiler izlemek dileğiyle.

Bizler sadece tarihten gelenlerle kavramaya çalışanlarız ne yazık ki, ‘ebedi dostluk’ tarafını bu rekâbetin. Ne olur artık bize, bizden daha genç olanlara ve gelecek nesillere de bunu yaşayabilme şansı verin!

Hangi tarafı tutarsak tutalım, sarılarımızın ortak olduğunu bilerek ve “Bir şarkısın sen” diyebilerek, bu amansız rekabeti iliklerimize kadar hissedebilelim.

Unutmayalım ki, yarın yeniden karşılaşacağız, sonra yeniden, ardından bir daha ve bir kez daha; Türkiye Cumhuriyeti ve Lacivert-Sarı-Kırmızı var oldukça...








13 Nisan 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tadımız kaçtı!‘’

Çok göze çarpan, çokça fark edilen çok önemli bir şey! “Acaba alışık olmadığımız, sesler miydi?” diye düşündük, yoo cevap bu da değildi.

Kadınız, futboldan anlamayız diyorlar ya; ”Kadroda mı bir hata var?” dedik ve der demez de takımı saydık.

Ee, 11 kişi vardı sahada. Yani eksik ya da hata yoktu sayısal olarak.

Sol açıkta tezahüratlara eşlik eden hanımefendiye, arkasından ceza alanı çevresinde gol bekleyen teyzeye, sonra da geriye dönüp baktık, oradaki küçük hanım da kaleciye bakıyordu.

Bir anda anladık, eksik olan şeyi; Alex yoktu sahada!

Kadın olduğumuz için, futbolda da bir tat, bir tuz arıyoruz. Mutfakta eksik etmemen gereken malzemeler vardır.

Yedekte var mı, bakıyorsun orada da yok! İşte o zaman yandın! “40 yıllık ev hanımıyım” demek de artık yetmez. Tat gerek, tuz gerek ki, afiyetle yensin. “İnternette, tuz zararlı, artık mutfaktan çıkmalı diye yazıyor”, denilmesi de mazeret olamaz.

“Koskocaman profesör söyledi canım, ee vardır zararı”! Yok hanımefendi o iş öyle olmaz, bir günde bir gecede damak tadı değişmez, değiştirilemez. Ağız tadı bozulmadan yemek yapmak da maharet, demezler mi adama, pardon kadına!

Derler derler de, maçta aklımıza bunlar nereden geldi diye, bu sefer de 4-4-3’ün 7. ile 9.’su hizasında maçı takip eden kadına sorduk, o da cevap veremedi.

Baktık sağ kanat tarafında iki sarışın var “Mutfak işlerinden anlar mısınız” dedik, “Yok bizim evde yemekleri beyler yapıyor” dediler.

O arada misafirlerden birinin “Aaa Alex nerede, bu akşam yok galiba?” dediğini duyduk. Dönüp, orta yuvarlağın çevresine baktık, hakikaten yeşil çimlerin üzerinde 10 numarayı göremedik.

Bütün tadımız da, tuzumuz da kaçtı haliyle...

26 Ağustos 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI