Boş koltukların sesini dinleyin!

Haberin Devamı ›
İşler iyi gitmediği anlarda, aynı 90 dakika içinde Hasan Şaş’la Arda’nın dönerli bindirmeleri; İliç’in bazen forvet arkası, bazen ikinci forvet gömleğini giymesi, aksayan sağbek bölgesine Song’un kaydırılıp, Tolga’nın stoper olarak oyuna alınması, çift ön liberodan tek ön liberoya ya da tek ön liberodan çift ön liberoya geçiş yapılabilmesi gibi...***Rakibin iki uzun stoperi varsa, sıfıra inip bel hizasında ortalarla Ümit Karan’ı buluşturmaya çalışabilirsin... Ceza alanı önünde verkaçlarla pozisyon arayabilir, uzaktan şut denemeleri yapabilirsin. Olmuyorsa, iki kule ile savaşması için Hakan Şükür’ü oyuna sürer, alan boşaltmasından, indirdiği toplardan, oluşan karambollerden yararlanabilirsin. Rakip savunma kendi yarı sahasına yerleşmişse, arkasına atılacak uzun toplarla Hasan Kabze silahını kullanabilir; ceza alanına gömülmüşse Hakan Şükür’ü tek geçebilirsin. Arda ve Hasan Şaş gibi topla oynamayı seven/becerebilen isimleri kaleye yaklaştırıp penaltı kovalayabileceğin gibi, asistlerinden yararlanmak amacıyla göbeğe de kaydırabilirsin zaman zaman! Güçlü olsanız da, skoru korumaya yönelik hamleler de yapabilirsiniz pekala. Rakibin o 90 dakika içindeki güçlü yanlarını etkisiz hale getirmek için orta sahayı güçlendirir, savunmanızı duran toplarda dahi ileriye çıkartmaz, bununla da yetinmeyip önüne ikili-üçlü ön savunma bloğu oluşturabilirsiniz. Teknik adam ve futbolcular olarak bunların tümünü yapabilirsiniz. Ama her hamle, sonucu lehine çevirmese bile oyunun gidişatı bakımından bunu hissettirebilmelidir herkese. O zaman bir anlam taşır bunlar.***Ve hem adı, hem de hedefi büyük olan kulübün yöneticisi de, sıfır pozisyonla galip bitirilen Antalyaspor maçından sonra çıkıp ‘Kötü oynarken de kazanmak önemli’ abukluğunudillendirmemelidir. Çünkü durum çok ciddidir. Bu takım, Avrupa Fatihi adını da, varlığını da göze hoş gelen, hücum ağırlıklı futboluna borçludur. Bu nedenle Galatasaray’ın, ‘futbol adına her türlü güzellikten uzak, yıldızlarının kenarda oturtulduğu’ böylesine rezil 90 dakikalar yaşatmaya hakkı yoktur. Ali Sami Yen’deki ‘boş koltuklardan’ yükselen sese, yöneticisinden teknik adamına; oynamayanından oynayanına kadar tüm futbolcuların kulak verme zamanı gelmiştir! Dolu koltuklar sesini yükseltmeden!