Cim Bom gerçeği!

Rijkaard-Neeskens yönetiminde Tobol maçıyla yola çıkan Galatasaray’ın futboluna, o malum birileri baştan beri hep burun kıvırıyor. ‘Durun hele, karşısına dişli rakip çıksın da...’ gibisinden söylemlerle insanların hevesini kaçırmaya çalışıyorlar.
Haberin Devamı ›
Tobol köy takımıydı onlara göre, Netanya nahiye, Levadia da kasaba... Bununla kalmadı o mükemmelliyetçi vasatların küçümsemeleri... Gaziantep bitmiş, Denizli diye bir takım zaten ortada yok, ah nerede o eski Kayseri, Ankaraspor küme düşürüldü, sayılmaz! Eeee, ya Beşiktaş! O da sayılmaz, çünkü Siyah-Beyazlı ekip kaleci Rüştü’nün hatalı golleriyle yıkıldı, o bakımdan! Yani, Galatasaray galibiyeti hak etmemişti! Hatta 3 puanları geri alınmalı! Gaziantep, Kayseri, Ankaraspor ve Beşiktaş’ın bir ortak özellikleri var oysa... Puan cetveline bakıldığında bu çok net olarak gözüküyor. Kimisi beş maç oynamış, kimisi dört... Ama hepsinin yenilgi hanesinde ‘halen ve sadece Galatasaray’ yazıyor! Görebilene tabii!
Şu rakibin hata yapması konusuna gelince; 3. haftada 3 galibiyetle Yunan liginin zirvesinde yer alan Panathinaikos güçlü bir rakip midir onlara göre, bilemem. Ama yedikleri ilk ‘hatalı’ golü şöyle bir gözünüzde canlandırın... Milan Baros sağ kanatta rakibini öyle bir geçti ki, savunma bir anda dağıldı... Kewell soldan bindirdi, Elano ortadan yüklendi, atak zaten süratli gelişti, hooop bir hata ve gol! E be kardeşim, o hata bir başına var olmadı ki! Baros’un çalımını yok say, süratini yok say, Elano ve Kewell’ın rakip kalede bitivermelerini yok say, eee, o zaman demezler mi adama, ‘sen de yok ol’ diye! O hatalar yapılmadı, yaptırıldı da... O goller yenmedi, atıldı da... Bırakın aşağılık kompleksini de, görün artık bu gerçekleri!
Haberin Devamı ›
Ne istiyor onlar biliyor musunuz? Ruhsuz, estetikten uzak, sıkıcı, ama kazanılmış nice 90 dakikalar... Yani maç oynanırken zevk almak yerine, maçtan sonra mastürbasyon yapmayı tercih ediyorlar! Bakın, bu iki maç üst üste yayınlar pek güzel oldu bu bakımdan. Son Panathinaikos-Galatasaray maçında hop oturup, hop kalkan Fenerbahçeliler’in, kendi takımlarının Twente karşısındaki mücadelesi sırasında sadece elleri-kolları oynadı, bela okumak için o da! Galatasaraylılar, ‘rakibin gücü nedir, ne değildir’e bakmadan her maç öncesinde ‘kaç olur’ diye birbiriyle ‘skor toto’ oynarken, Sarı-Lacivertliler ‘ne olur’u yaşıyor hâlâ... Gerçek Fenerbahçe taraftarı takımının Galatasaray gibi hücum futbolu oynamasını istiyor, malum kişiler ise Galatasaray’ı Fenerbahçe’nin düzeyine indirmeye çalışıyor!
******************
Ayhan deyip geçmeyin
Galatasaray’ın oynamaya çalıştığı futbolun temel taşlarının en başında geliyor Ayhan Akman... Onsuz kazanmaya devam etmeleri bu nedenle çok önemli. Çünkü Ayhan, sadece savunma ile forvet arasındaki top alışverişini yönetmiyor. Sadece top rakibe geçtiğinde pres yapıp, top çalmıyor. Sadece kademeye girmekle, hücuma katkı vermekle yetinmiyor. Sahadaki Galatasaray takımının boyunu kısaltıyor, ki en önemli işlevi de bu... Dikkat edin, Ayhan’sız çıktığı maçlarda Galatasaray çok yoruluyor ve rakipleri karşısında zaman zaman bocalıyor. Daha da önemlisi, skor olarak değil belki ama, oyun olarak istediğini sahaya yansıtmakta zorlanıyor.
Haberin Devamı ›
******************
Hoşgeldin Capone!
Mustafa Sarp, bugüne kadar Türkiye’ye gelmiş ‘en verimli’ Brezilyalı olarak gördüğüm Capone’nin rolünü oynuyor. Savunmada hep var, yüreğini ortaya koyuyor, artı olarak kritik ekstra gollere imza atıyor. Beşiktaş maçında Tabata’ya yerde salladığı ‘sembolik’ kafası var ya, hani birilerinin ağızlarına sakız ettiği... 29 yaşına kadar orada-burada sürüneceğim. Sonunda hayallerim gerçek olacak ve Galatasaray gibi büyük takıma gelip, hem de süper bir başlangıç yapacağım. Ve biri gelecek, beni sakatlamak için çift dalacak! Şiddetin her türüne karşıyım ama, ben bile o şartlarda Mustafa Sarp kadar masum tepkiyle yetinmezdim herhalde!
******************
Kurtarandan fazlası
Çoğunluğun yanıldığı isimlerin başında Leo Franco geliyor. ‘Öyle gol yenir mi’ ile başlayan cümleler kurarak, kaleciliğin sadece kurtarmaktan ibaret olduğunu sanıyor bazıları. Oysa gerektiğinde sarkık libero gibi çıkışlar yaptığını, oyunu çabuk ve isabetli başlatarak takımını atağa kaldırdığını görmüyorlar.
******************
Çarşı’nın özür borcu
Beşiktaş tribünleri, futbolu aşan duyarlılığı nedeniyle ‘yeniden’ saygınlığını kazanmaya başlamışken, Galatasaray’ın ve Türk futbolunun duayenlerinden Ali Sami Yen’e edilen küfürler nedeniyle sınıfta kaldı. Bu davranış Çarşı’nın ortak tercihi değilse, aradaki yabani otlar ayıklanmalı. Hâlâ bir özür bekliyoruz.