Ezeli rezaletten taşanlar
Haberin Devamı ›
Hemen her büyük maçta, her statta olduğu gibi, yine insanlık onurunu yerle bir eden davranışlar aleni yapılırken, bazıları ise ortaya koyduğu İnce İnce Yasemince’nin yeni bölümleriyle reyting peşinde koştu. Malum pankartı düşünenin de, hazırlayanın da, açanın da, varsa buna gözyumanların da insanlığından şüphe duyarım. Aynen ‘İTaat et’ pankartında olduğu gibi... Bir garip hayvanı, sırf ondan daha akıllı ve güçlü yaratıldığı için kirli emelleri için kullananların vicdanından, sırf taraftarı olduğu için tüm bu olayları ‘bir kulp takıp’ hala haklı göstermeye çalışanların dürüstlüğünden de şüphe duyarım. Bu ister kulüp yöneticisi olsun, ister futbol yorumcusu...Keza, şampiyonluk yarışını en az Saracoğlu’ndaki mücadele kadar büyük ölçüde etkileyecek Trabzon’daki 90 dakika öncesi, daha derbideki rezaletlerin dumanı bile tüterken, sırf Fenerbahçe puan kaybetsin diye sözüm ona üstü kapalı ‘intikam çığırtkanlığı’ yapanların vicdansızlığına da şaşarım ben. Neymiş, Fenerbahçe 1-0 geriden gelip 2-1 kazandığı maçtan sonra şampiyonluğu Şenol Güneş yönetimindeki Trabzonspor’un elinden almış, Bordo-Mavili ekip o günden sonra kendine gelememiş, bu maçı unutamamışlar, hep intikam için bugünü beklemişler. Hatırlatma başka, kanla beslenmek apayrı bir şey... Bazıları gözgöre göre insanları savaşa hazırlıyor yine. Bir rezaletin izlerini silemeden, bir başka rezalete çanak tutmaya çalışanların ‘vicdanı’ olduğuna inanmak öyle zor ki... Konforlu localarında oturan ya da maçları dev ekran karşısında viski kadehleriyle ‘güven içinde’ izleyenlerin bu tavrı resmen vahşete açık davettir. Şükür ki, farklı kulüp taraftarları olan tanıdığım pek çok kişinin bunlarla benzer yönleri çok az... Ortak yanları var tabii... Hepsi iki ayak üzerinde durabiliyor, beyni olduğuna inanıyor, ‘insanız’ diye ortalıkta dolaşıyor.Aziz Yıldırım’ın Anelka’nın attığı 4. golden sonraki jest ve mimiklerini de hiç ‘şık’ bulmadığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Bir büyük kulüp başkanı, yanında misafir başka bir büyük kulübün başkanı otururken böylesine bir sevinç gösterisinde bulunmamalı. Maçın zorluğunu biliyorum, stresi anlayabiliyorum; maç berabere gitse ve son dakikalarda gelen bir gol olsa ‘bir anlık patlama’ deyip hakveririm de... Ancak skor 3-0, rakibin 10 kişi, maç bitti-bitecek, 4. golde sen ayağa fırlayıp şov yapıyorsun. Hem de yanıbaşında, takımı yerlebir olmuş misafir kulübün başkanı otururken... Hem de bu ismin 6-0’lık maçta Fenerbahçe’nin attığı her golü alkışlayan, bu nedenle kendi camiasında ‘istenmeyen adam’ ilan edilen Özhan Canaydın olduğunu düşünmeden... Ancak bizden olmayanlarla birlikte bu yaşamı paylaştığımızı aklımızdan çıkarmamayı becerdiğimizde, aşırılıkları da törpüleyebiliriz.Bir de Tuncay olayı var... Nedir o çizmeye çalıştığı amigo-futbolcu tiplemesi öyle... Birileri anlatmıyor mu ona Fenerbahçeliliğin ne anlama geldiğini... Yazık ediyor hem bugününe, hem yarınına... Ve ihanet ediyor Lefter’lerin, Can’ların, Fikret’lerin, Ziya’ların, Rıdvan’ların, Aykut’ların ve nicelerinin 100 yıldan bu yana yazdığı ‘şanlı Fenerbahçe tarihine.’ Ya Fenerium’dan taraftar forması alıp tribüne çık Tuncay, ya maç formanı sırtına geçir sahada işini yap.