Galatasaray'da neler oluyor

Haberin Devamı ›
Sonuçta elenmiş olsa bile, Galatasaray’ın 3-2 galip geldiği Antalyaspor maçındaki arzulu, ayağa bol paslı, hızlı futbolu beni fazlasıyla tatmin etti, diyebilirim. ‘Var olan’ şartlar altında böylesi ışık saçan bir görüntü çizmeleri, Atletico Madrid sınavı öncesinde yüreklere bir nebze olsun su serpmiştir sanırım. Çünkü gerçekten sistemin ana damarı sayılabilecek isimlerin bazılarının hiç, bazıların ise yarım oluşları büyük handikaptı. Buna rağmen turu rahatlıkla getirebilecek pozisyonlar üretildi, savunmada ise enaz hata yapıldı.
Sarp daha ne yapsın
Galatasaray rüyası 30’unda gerçekleşen Mustafa Sarp’a inanılmaz ağır bir eleştiri söz konusu... Sarp’ın, Necati’nin ikinci golünde topla kale arasına girmemesi büyük bir hata, tamam... Kaçırdıkları da acemice, ona da eyvallah. Ama bu adamın sürekli oyunun içinde olması, bir kendi kalesinde, bir rakip kalede gözükmesi artı değil mi? Kendisine ısrarla ‘defansif orta saha’ diyenlere bu sözlerinden geri adım attırdı Sarp, hücuma verdiği inanılmaz katkılarıyla, bu bile takdire şayan değil mi? Ara sıra bırakın kaçırsın, rakibi de, golü de... Yeter ki böyle pozisyonların içinde yer almayı sürdürsün, arı gibi çalışsın. Teşvik edileceğine eleştiriliyor, hayret!
Arda tehlikeli sularda
Arda inişli-çıkışlı bir dönem geçiriyor. Bunun en önemli nedeni, yaşamının ‘özel’ bölümünde esen tatlı meltem gibi gözüküyor. Hepimizin böyle olumlu/olumsuz ‘sert’ geçiş dönemleri oldu/olacak. Kolay değildir bazı duyguları dizginlemek! Anlayışla karşılamak gerekir. Onun da kötü oynama hakkı var. Ama bunu alışkanlık haline getirirse, önce kendisi açısından iyi olmaz. Çünkü Elano başrol oyuncusu olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Dikkat etmeli, bir anda ikinci plana düşebilir! İşte o zaman bunun altından kalkabilir mi, bundan şüpheliyim işte! Bir de olayın iyi yönü var tabii, Arda’nın uyurgezer olduğu bir maçta Galatasaray 10’a yakın pozisyon üretiyorsa, üstelik santrforsuz, martta tadından yenmez demektir! Geldiği günden bu yana Galatasaray’a büyük katkı yapacağını söyledim Caner Erkin’in... O kadar oynama heveslisi ki, anti futbolun peşinde koşan rakip oyuncular ondan birazcık etkilenseler keşke! Gio’ya gelince... Maç eksiğini sağır sultan bile biliyor. Birileri diyor ki, “Rijkaard öz oğlunu koruyor, kolluyor.” Tamam da, oynatmazsa nasıl maç eksiğini giderecek, bunu söyleyen yok.
Ah şu anti futbol
Sarı-Kırmızılılar, haklı olarak sürekli zamandan çalan Antalyaspor’a ateş püskürüyor. Haklılar da... Her türlü anti futbol uygulamasına sonuna kadar karşı durmak her futbolseverin görevi olmalı... Buraya kadar tamam da, tribünlerden edilen o küfürleri futbol oyununun neresine oturtacağız! Kaldı ki zamandan çalmayı önlemek hakemin işi... Keşke bir yöntem olarak hiç başvurulmasa, ama Antalyaspor veya bir başka takım bunu düşünebilir, uygulayabilir de... Sakat numarası yapan da hakemi aldatıyor sonuçta, bir bahaneyle atışları sürekli geciktiren de... Futbol göz göre göre katlediliyor, hakemler ise izliyor. ‘Böyle yorumculuk yapılmaz’ diyenler, böyle hakemliğin olmayacağını da birilerinin kulağına fısıldamalı!
Neill’den Aziz Başkan’a
Neill, ‘ara transfer döneminde alınan futbolcudan hayır gelmez’ sözünü çürütenler sınıfından bir oyuncu olduğunu kanıtlarcasına hemen uyum sağladı ve katkıda bulunmaya başladı. Bu arada Emre Güngör’le iyi bir ikili oluştursalar da, Servet’i bir kalemde silme düşüncesine girenler fena halde yanılırlar. Servet’in en büyük eksiği, maç içinde bazen başına buyruk hareket etmesi! Rijkaard’ın sakinleştirici olarak bir-iki doz yedek kulübesi verdiğini düşünmek istiyorum doğrusu. Asli görevini savsaklamamayı öğrenecektir yakında...