Sinsice!

Haberin Devamı ›
Rijkaard, sezon öncesi çalışmalara ‘tam kapasiteyle’ katılan ‘en’ hazır isimlerle Tobol maçına çıktı ve böylece ilkeli bir teknik adam olduğunu belgeledi. Bir anlamda, yorgun ve bıkkınların, belli bir yaşa gelmişlerin, doğal olarak hazırlanmak için daha uzun süreye ihtiyaç duyanların riske edilmemesi olarak da nitelendirilebilir bu tercih! Bunu eleştirenler, öncelikle şu soruya yanıt vermeliler. Tobol gibi vasatın altında bir ekip karşısında bile uygulanmadıktan sonra, adil forma dağıtımından ya da rotasyondan söz etmenin bir anlamı var mıdır? Bu konuda Hollandalı’ya hakkını teslim etmek yerine, kıyısından köşesinden de olsa ‘hurra’ yüklenmek neyin nesidir! Her zamanki gibi yine tişörtlerinin altındaki formaları gözükmüştür bu tiplerin!
Hollanda ve Almanya kamplarından sonra kalacaklar belirlendi zaten. Artık bunların arasından, rakibin gücü ve özellikleri, oynanan 90 dakikanın önemine göre bir 11 sürülecek sahaya. Bir hafta içinde Kewell, Nonda, Hakan Balta, Linderoth, Keita, Leo Franco hazır hale gelirse, onlar da forma mücadelesine katılacak ve belki de tümü aynı anda rövanşta oynayacak. Eh, böyle bir durumda da eminim ki, ‘Rijkaard hani gençlere güveniyordu? Tüm afrası tafrası bir maçta bitiverdi’ diyeceklerdir!
Amacı futbolu yorumlamak değil de, birilerini yıpratıp, birilerinin yolunu temizlemek olanlardan... Ya da klavyenin başına geçince kendini futbolun patronu, kural koyucusu sanan ‘yürüyen internetlerden’ bundan farklı bir yaklaşım beklenemez zaten!
Kaldı ki, onlar değil miydi geçen sezon Galatasaray kadrosunu Türkiye’nin en iyisi ilan edenler! Hele bu gençleri ve yerlileri! Bugün üstelik takviyeler yapıldı aynı kadroya... Ama şimdi nasıl oluyor da ‘kadro yetersiz, transfer şart, 5 yabancı alsınlar, 10 da yerli alsından’ diye bağırıyorlar! Bu yaklaşım öncelikle insanın kendini inkarı değil midir? Benin eleştirme hakkım var, çünkü geçen sezon da bu kadronun kırılganlığından söz ediyordum. Yeni katılanları görene kadar da bu düşüncemi savunmaya devam edeceğim.
Tobol’u da anlamak gerekir. Yani bundan 15 yıl falan geriye dönüp kendi halimizi hatırlamalıyız. Nasıl da evimizde 1-1’lik beraberliklerde ‘ahlar, vahlar’ içinde yanıp tutuşur, rövanşta 3-5 yiyip dönerdik! Onların bugünkü durumu da aynen böyle... Tamam, bir şey oynamadı Galatasaray belki, ama sabredin biraz! Sapıtmayın daha ilk günden!