Bobo ve Delgado

Haberin Devamı ›
Mete Düren diplomatik bir üslupla hem transferdeki planlamanın, hem de kadronun teknik ve mali kurulumunun yanlışlığını itiraf ediyor. İlave olarak da, sonuna geldiğimiz bu sezonun başına ait transfer yanlışlarıyla ücret dengesi, yabancı kontenjanı açısından şu anki durumun daha da içinden çıkılmaz hale geldiğini belirtiyor.
Geç de olsa, yanlışı görmek olumlu. Evet, Tabata gereksizdi, çünkü speküle edilen maliyeti altında hem Beşiktaş, hem Tabata ezildi. Ne var ki Tabata’nın gereksizliğini Delgado’daki ihmale dayandırmak da çok doğru değil. Daha doğrusu Düren’in Delgado’ya bakışı realiteyi yansıtmıyor. Arjantinli ne lider vasıflı bir oyuncu, ne de yeterli sorumluluk sahibi bir kişilik. Onun narinliği, kendisinden beklentilere engel. En basitinden vatandaşı Trabzonsporlu Colman verim ve devamlılık açısından ondan çok daha vasıflı.
Bobo için nasıl ki doğru bir yorumla, “Nereye kadar... Bir yerden sonra, bir üstüne ihtiyaç duyuluyor” tanısı konuyorsa, Delgado söz konusu olduğunda iki üstüne ihtiyaç vardır. Bobo da Beşiktaş’ta koyunun olmadığı yerdeki ‘Abdurrahman Çelebi’dir. Orta alanı tek yönlü oyunculardan kurulu olduğundan sürekli geriden forvetine uzun topla çıkan bir taktik anlayışın santrforu değildir. Kaydettiği goller onun bireysel vuruş artılarını gösterse de, Beşiktaş rakip savunmanın önünde topa sahip olamamanın oyununa negatif yansımalarını iki sezon boyunca gözardı etmiştir. Sırtı dönük oynamayı bilen agresif bir santrforun yokluğu ile Bobo’nun varlığı Holosko’yu pasifize ettiği gibi, seneye tam olarak hazır devreye girecek bir Nihat’ı da aynı şekilde olumsuz etkileyecektir.
Beşiktaş bu sezonu tamamladı. Önündeki kısa ve orta dönemi değerlendirmek için şu an transferi düşünmüyorsa da, gerekirse zararına katlanıp Delgado ve Bobo’yu satmayı hedefleyebilir. Kaliteli tek bir santfor transferi; Nihat, Holosko ve Nobre’yle birlikte forveti yeterince güçlü kılar.
*****
Keşke Hiddink de seyretseydi
Galatasaray-Bursaspor karşılaşmasını Hiddink de seyretmeliydi. Bu ülkede bir maçın maksimumda ne kadar hızlı oynanabileceğinin test edilmesi açısından yegane bir karşılaşmaydı. Bu kadarla da sınırlı değil. Volkan, Sercan, Ozan, Bekir, Arda, Mehmet Topal, Sabri gibi oyuncularla bu denli yüksek tempoya ulaşılabildiğini görecekti. Ama aynı şekilde bu kadar hızlı oynarken, bitirici noktalarda son hamlelerdeki geç kalınışı da farkedecekti. Bir başlangıç noktası tespit edebilirdi. Evet, bu kadar hızlı oynayabiliyorsak, bu oyuncuları biraz daha geliştirmeliyiz. Ya da, bu tempo bizi bozar sonuç aşamasında yapabileceklerimizi de yapamayız...