Arama

Popüler aramalar

CSKA'ya da Fener taktiği

Haberin Devamı

Kuşkusuz, futbolda sonuca gitmenin tek bir yolu yok. Ya kendi geliştirdiğin oyun organizasyonuna güvenerek rakibini açığa düşüreceksin, bunu başaracak gücün yoksa, karşı tarafın zaaflarını kollayacaksın. Beşiktaş’ın kendi evinde oynadığı maçlarla, deplasmandaki oyunlarını karşılaştırdığınızda, dış sahada daha fazla alınan başarılı sonuçların tesadüf olmadığını da görürüz.

Dış sahalarda oyunun dörtte üçünü kendi yarı alanında kabul eden Beşiktaş, geriden yapılandırdığı atak biçimleriyle sonuca gitmiş. İnönü’de, ofansa dönük oyuncu eklemesi yapmasına rağmen, posisyon olarak daha sınırlı kalmış...

Bu iç saha - dış saha arasındaki fark, Beşiktaş’ın takım yapısını en iyi yansıtacak ayna... Beşiktaş, yetersiz olduğu durumu kabul etmeli. Bu takımın rakip alanda oynama becerisi, henüz olgun değil. Ciddi bir rakip olarak baz alırsak, en iyi örnekleri; Wolfsburg maçları...

Almanya’da, ezberindeki en güçlü kurguyu benimseyince, Kartal istediğini elde etmişti. Wolfsburg’u evinde ağırlarken; üç puan zorunluluğu, onu rakip alana itti. İkinci ve üçüncü bölgedeki organizasyon hamlığı, kırılgan yapıyı yeterince açık etti. Skor da, buna paralel gelişti.

Sadece Fenerbahçe maçı, farklı bir örnek olarak karşımızda... Maçın ve rakibin önemi, Denizli’yi, öğrettiği en ideal düzende sabit tuttu... Golü kazanana kadar, karşılayan rolündeydi Beşiktaş... Hemen arkasından ikinci golün gelmesi, özgüveni artırdı... Ama dikkat edilecek olursa, daha sonraki pozisyon kazanımlarını, geriden özellikle de İbrahim Üzülmez patentli, uzun menzil çıkışlarıyla elde etti...

Sivas’ta İbrahim Kaş’ın, hücuma fazla ortak olması, alınan sonuçta pay sahibiydi. Son olarak Diyarbakırspor karşısında ise rakip cezaalanına yakın bölgede amaçsız, daha da önemlisi durağan bir kalabalık, adeta kendi kanallarını kendi tıkayan, bir oyun kimliği ortaya çıkardı...

Bu geceki CSKA maçı, bu yüzden Fenerbahçe’ye karşı uygulanan düzeni çağrıştırıyor. CSKA’nın da galibiyete ihtiyacı var. Denizli bunu çok iyi algılamalı. Tabii ki, bu oyun anlayışını seçerse, ona uygun oyuncu tercihlerini de doğru belirlemeli...

Nihat yanlış teşhis kurbanı
Diyarbakırspor maçında sahadan alınırken karşılaştığı protestolar elbette Nihat Kahveci’den daha fazla hiç kimseyi üzemez. Mustafa Denizli baştan beri hata yaptı. Nihat transferinin Beşiktaş Kulübü için ne kadar önemli olduğunu belgelemek adına, Nihat’ı hem de hiç hazır olmadığı halde çok erken sahaya sürdü. Nihat da, hazır olmadığını bile bile bir sonraki maçta oynama ısrarını sürdürdü. ‘Bir maçlık iyi oyun veya bir gol tüm eksiklikleri giderir. Moral kazanımı, ardından kuvvet kazanımını nasıl olsa sağlar’ zannedildi. Bu ilkede sonuca varmak için sürekli kısa yol formülleri deneniyor. Ama eşyanın tabiatına aykırı davranıldığında sonuçlar ne yazık ki hasar bırakıyor. Şu anda Nihat fizik olarak askerden yeni döndüğü noktada... Ama moral olarak çok daha gerilere gitti. Özgüven kazanmak için oyun içinde soyunduğu her hamle ters tepiyor. Maç maç üstüne Nihat daha fazla kaybediyor.

Yarışmacı fazlalığı Kartal’ın avantajı
Haftanın beklenmeyen puan yitirişini ilk Beşiktaş yaşadı cuma akşamı... Ama pazar akşamı bir de baktık ki, haftanın en az zarar edeni... Öyle görünüyor ki, ligin ikinci yarısı yarış baştan başlayacak. Beşiktaş’ın avantajı, Fenerbahçe ile Galatasaray’la puanını eşitlemesi değil... İkinci yarıdaki yarışta Kayserispor ve Bursaspor’un da zirveyi olabildiğince kovalayacak olmaları... Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe ile başa baş kalsaydı işi daha zordu. Başa oynayan aday fazlalığı, ikinci yarıdaki yarışta ‘bu sezonki konumuna göre’ en çok Beşiktaş’a avantaj sağlar.

Yazarın Diğer Yazıları
Tümü

‘’Çok ucuzca‘’

08 Aralık 2009, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Teselli...‘’

08 Aralık 2009, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI