Devam!

Haberin Devamı ›
Beşiktaş tamam mı, devam mı maçında ‘devam’ dedi... Ama nasıl? Benim seyrettiğim seyir zevki, tempo, pozisyon açısından en kötü maçlardan biriydi. Kuşkusuz iki takımın da santrforsuz bir düzende sahada yer almasının bu kötü futbolda payı büyüktü. Bobo yok, tamam... Schuster’in Fatih’in burnunu sürtmek istiyor olmasına da saygımız var. Ona da okey... Ama 3 hücumcu ile sahaya çıkmakta sakınca duymayan Alman teknik adamın, Nobre varken onu kullanmaması neyin doğrusu? Anladık, maç eksiği var. O zaman neden ikinci 45’te oyunda değil?
Beşiktaş’ın üçüncü bölge ve rakip ceza alanında top tutamamasının bedelini takımına ödetiyor Schuster... Forvetinin etliye sütlüye karışmadığı ortamda Aurelio, Ernst, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez ve Ersan’a boylarını aşan sorumluluk yüklüyor. Neyse ki, bu saydığım isimler dün günündeydi de Beşiktaş hamle zamanlaması açısından rakibine sağladığı üstünlükten dolayı maçın bütününü önde götürdü.
Abdullah Yılmaz’ın çaldığı penaltı, her takımın aleyhine korkulmadan çalınabilecekse eyvallah; bu penaltı... Ama korumacılığın büyükler lehine kol gezdiği Türkiye’de çalınıyorsa elbette tartışılacak. Yani kısacası şu: Bu penaltı Beşiktaş aleyhine çalınsa yankısı ne olurdu, onu düşünmek lazım.
Ersan, Beşiktaş’ın en iyi oyuncusu olmayabilir. Ama diriliği, konsantrasyon gücü ve hamle zamanlaması olarak Siyah-Beyazlılar’ın en iyisi. İbrahim Toraman da ikinci yarıda Beşiktaş’ın savunma zaafına düştüğü bölümlerde kritik hamleleriyle defansı rahatlatan isim olarak öne çıkan diğer oyuncu idi.
Schuster, Nobre ve Necip’i oyuna dahil etmekte geç kaldı. Quaresma yine sorumluluktan uzak bir oyun
sergiledi. Tek olumlu hareketi, ikinci golde Hilbert’e uzattığı top oldu.
Baştan beri ısrarımı sürdürüyorum. Beşiktaş’ın en iyi transferi Hilbert. Bunu Guti ve Quaresma’yı dahil ederek söylüyorum. 90+2’de bu denli zinde ve konsantre olarak cezaalanına girebilen ve son vuruşta gücünden hiçbir şey kaybetmeyen Hilbert’in takım adına oyun değeri çok fazla.