Arama

Popüler aramalar

Eğri otur doğru konuş!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bu durumu yeni fark ettiyse, Tigana’nın teknik adamlığı anında sorguya açılır. Böyle olmadığını biliyoruz. Bu da ucuz mazeretlerinden biri sadece. Elindeki tüm oyuncuların kalibresini çok önceden tespit ettiğinden şüphemiz yok. Hatta sadece Beşiktaş’a gelenlerin değil, Türk futbolcusunun geneli hakkında yeterli gözlemi edindiğinden de eminiz.Hiç eveleyip gevelemeden dürüstçe şunu söylemeli aslında; Temel eksiklikler içinde teknik yetersizliğin yanı sıra, fazlasıyla zihinsel hamlığı da barındıran bu oyuncu çoğunluğuna, ancak olgun bir İtalyan ekibinin uzmanlık alanındaki, ‘sürekli oyunu kendi yarı alanında kabullenilip rakibi pasivize etme’ anlayışını niye diretiyor?Kaldı ki, Beşiktaş’ın futbolcu kadrosu sadece gençlik dezavantajına takılmıyor, skoru korumaya soyunduğunda...Genel oyuncu özelliği itibari ile yatay oynamayı, oyuna hacim kazandırmayı, bu ülkede belki de en zor becerecek bir takım kimliğinde Beşiktaş. Üstelik 3 pası yan yana getiremeyecek düzeyde de top alışverişlerinde üretim özürlü.Tigana baştan düşünmeli. Beşiktaş oyunu maçın bütününe yakın bir zaman diliminde rakip alana yıkarsa mı ‘maç kopartan’ bir takım kimliğine bürünür, yoksa her türlü skor avantajına ulaştığı maçlarda bunu koruma amaçlı geriye yaslanırsa mı?Nobre’ye yazık oluyor. Tek başına rakip savunmayı yıpratma görevi ağırlıklı olarak onda. Hamallık yapıyor adeta. Ama yetmiyor. Bu sayede rakip savunmaların diri kalan bekleri üzerlerinde baskı olmadığı için sürekli ileri çıkıyorlar. Beşiktaş orta alanı çabuk geçilip oyundan kolay düşüyor. Arkasından çaresizlik ürünü basit fauller geliyor. Ve rakibin son dönemde kullandığı her serbest vuruş, Runje faktörünü de arkasına alarak ölümcül tehlikeler olarak Siyah-Beyazlı ekibi tehdit ediyor.Bize öyle geliyor ki, Tigana’nın hiç bahsetmediği, aksine söz açılırsa fazlalık gördüğü fiziki düzeyinde de sorunlar var. Gençleri yerden kalkamıyor, bekleri hiç ileri çıkmıyor. İkili mücadelelerde sürekli rakiplerin hamlede bir adım üstünlüğü öne çıkıyor. Bize de ister istemez bu geriye yaslanışların zorunluluktan kaynaklandığını düşünmek düşüyor.