Filozof Denizli

Haberin Devamı ›
Beşiktaş büyük kulüp olabilir, ama büyük takım değil. Hatta şu an iyi bir takım bile değil. Hatta hatta Yusuf ile Uğur’un ilk 11’de yer almasından sakınca duyulmayan bir ekibe, ezeli rakiplerinin varlığı da göz önünde bulundurulurak bakılırsa, Beşiktaş’a büyük takım demek komik olur. Artık sadece eski Küçükçiftlik Lunaparkı’nda penaltı yarışmalarına katılabilecek düzeye gerilemiş oyuncuların Beşiktaş forması giymesine tek bir laf söylenebilir: Yazık
Denizli bununla da yetinmedi, üstüne Tello, üstüne Bobo, bir de üstüne Nihat, 5 tane topu ayağına bekleyen adamı bir takıma koyduğunuzda 25 dakikada 3 değil 5 yemediğinize şükretmeniz lazım. Ligin ilk yarısında Beşiktaş’ı yarıştığı kulvarlarda nispeten ayakta tutan yapının da ne olduğu anlaşıldı. Ferrari-Sivok defans bloğu. Dün gece ikisi de yoktu. Araya bir de misafir kaleci eklenince, ligde 17 mçta kalesinde sadece 10 gol gören bir ekibin, sisteminin değil bireylerinin önemli olduğu anlaşıldı.
Denizli’nin en huzurlu ortamları, röportaj verirken kameraların karşısına geçtiği anlar. En karamsar noktalara açıklık getirirken sarfettiği cümlelerden dolayı kendisine filozof yakıştırmaları filan yapılıyor. Ama takımı sahaya çıktığında o filozofun sadece başarılı bir demagog olduğu ortaya çıkıyor.
İyisi mi siz Beşiktaş maçlarını izlemeye devam edin. Yensin yenilsin farketmez. Bir sonrasındaki Denizli röportajlarını bekleyin. Orada sizin hayallerinizin bile ötesinde beklentiler var. Dün geceki maçın sonucunda alkışlar Kasımpaşa ve Yılmaz Vural’a... Vural kalibresine uygun olarak bir büyük maçı daha ses getirecek bir sonuçla kazandı. Benzer sonuçları almaya devam edecek. Ama ağlamayı kessin. O bu ve benzeri ne sonuçlar alırsa alsın, belirli kapılar kendisine sonsuza kadar kapalı kalacak.