Futbol Asla Sadece Futbol Değildir !
Haberin Devamı ›
Bazı kitaplar vardır ki “kült” olur. Başucunuzdan ayıramazsınız. Dünya spor yazarları arasında saygın bir yeri olan Simon Kuper’in “Football Against The Enemy” (Düşmana Karşı Futbol) adlı kitabı böyledir. Her okuyuşunuzda bir başka zevk alırsınız. Spor camiamızın yabancı dil bilip, okuyan ve düşünebilen nadir fertlerinden biri olan sevgili Yiğiter Uluğ yıllar önce bu kitabı yayına hazırlarken bu deyişi de imbikten süzüp çıkarmış ve Türkçe tercümesine başlık yapmıştır. Deyim öylesine “cuk” oturmuştur ki, beğenin ya da rezilane bulun, dünyadaki en büyük endüstrilerden biri haline gelmiş olan futboldan kim ne zaman bahsetse bu ibare geçmeden olmaz.
İşte Sir Alex Ferguson’un son kitabı “Leading” (“Liderlik” ya da “Yönetmek”) kült olmaya bir başka aday. Ekim ayında yurtdışında kitabevlerine ulaşan bu eserin, umarım yakın zamanda tercümesi yapılır. İster sporcu olsun, ister holding CEO’su, ister ordinaryüs profesör…Her kesimden, her türlü insanoğluna okumasını öneririm.
38 yıllık yöneticilik yaşamında 49 kupa kaldırmış ve Manchester United futbol kulübünü dünyanın başlıca markalarından biri haline getirmiş Sir Alex’in deneyimlerini ve önerilerini öğrenmek istemez misiniz ? Buyrun okuyun.
Bakın kitabın ortak yazarı ve dünyanın sayılı şirketlerinde üst düzey yöneticilik yapmış Sir Michael Moritz ondan nasıl bahsediyor : “…Sir Alex, herkes gibi, sevilmekten hoşlanır. Ama her zaman mesafesini korudu. Alçakgönüllüğü ve ahlakı ön planda tuttu. Onun ahlak anlayışı, başarının çoğunu kendilerine yontan havalı insanlardan çok farklıydı…O, başarıyı beraber çalıştığı insanlara atfederdi. Kendilerinden ve başarılarından üçüncü çoğul şahıs imiyle bahseden hazımsızlardan değildir. Başarının bir takım oyunundan kaynaklandığını ve bunda, bu köklü kuruluşta kendilerinden önce o koltukları dolduranların da hakkı olduğunu sindirmiş biriydi. Onun için önemli olan kendilerinden sonra geleceklere bu kurumu daha gelişmiş bir şekilde bırakmaktı. “
“Liderliği aynı harfle başlayan üç kelimeyle tanımlar : Sebat-Hazırlık, sabır ve süreklilik. Sonra da devam eder : Bir lider bilgisini paylaşmaktan zevk almalı ve bunu ekibine hissettirmelidir. İnsanlara özgüven aşılayın. Onların kurumlarına olan inançlarını pekiştirin. Bu yöntem bir despot ya da tiran gibi “yaptım, ettim, sattım, aldım” tipi kişisel noksanlık göstergesi yaklaşımlardan daha iyi sonuç verir. İnsanları hor görerek bir yere ulaşamazsınız. Onların korkusunu değil saygısını kazanın. Onları başarılara alıştırın. Performanslarını daha da geliştirebileceklerine inançları olsun. Sizin yeteneklerinize güveniniz tam olabilir. Ama bu özgüveni başkalarına aşılayabilmek bambaşka bir şeydir.”
“Yönetmek ile Liderlik arasındaki en önemli fark işi delege etmektir. Bunu yaparken de standartlarınızı çok yüksek tutmanızda yarar vardır. İnsanları yapamayacaklarını sandıkları işi yapacaklarına inandırmak, onlara “imkansız” diye bir şeyin olmadığını benimsetmek liderlikle yönetmek arasındaki başlıca farktır. Zamanınızı harcayacak işlerle vakit yitirmeyin. Kararınızı verin ve işi, sizin tarzınızı bellemiş insanlara, delege edin. Diğer işleri nasılsa üstlenecek, bilhassa yönetim kurulu masalarında boş işlerle zaman geçirebilecek, çok kişi bulunacaktır.”
“Servet niteliğinde paralara oyuncu alabilirsiniz ama sonunda sahaya çıkarabileceğiniz oyuncu sayısı bellidir. Ama önemli olan sadakat, süreklilik ve takım-ruhudur. Cebinizdeki milyonlarla kısa-süreli bir başarı elde edebilirsiniz. Ama bu yöntem uzun soluklu bir plan için geçerli olmayacaktır. Bunun için sabır ile komple bir organizasyonun kurulması gerekir. Büyük bir takım, altyapısı sağlam bir organizasyon kurulmadan sahaya çıkamaz.”
“Rakiplerinizin ne yaptığından fazla kendinizi nasıl geliştirdiğiniz önemlidir. Rakibinizle ilginizi abartmayın...Onun gücü hakkındaki vurgularınıza dikkat edin. Fazlası oyuncunun kafasında kuşkulara yol açar ! Rakibinizin gücünden çok zaaflarına konsantre olun. Unutmayın korkunun ecele hiçbir zaman yararı yoktur !”
“Beslenme, spor ve tıp bilimi, bilgi ve video analizleri ve hepsinden önemlisi optometri (göz-kırılma kusurları bilimi) sporun ve bilhassa futbolun gelişiminde büyük rol oynadı. Bu doğrultuda bilime ve gelişime büyük önem verilmesi gerekir. Bilimin hızına ayak uydurmak lazım.”
“Oyuncuları kendi yetenekleri doğrultusunda geliştirmek çoğunlukla sizin önceliklerinizden daha iyi sonuçlar verir. Her zaman bildiklerinizden emin olmayın. Belki karşınızdaki sizden de iyi biliyordur. Unutmayın ki hepimiz ana ve babalarımızın DNA’larından oluşuyoruz…Büyütüldüğümüz çevre ile verilen eğitim de bizim formasyonumuzu sağlar. Ama tümüyle kendi denetimimiz altında olan iki aracımız da vardır : Onlar gözlerimiz ve kulaklarımızdır. İnsanları izleyin, söylediklerini dinleyin ve onlar hakkında yazılanları okuyun. Bunları tartın. Sonra karar verin. Haklı da olabilirsiniz. Zaten spor ve bilhassa futbol herkesin “üstat” olduğunu sandığı bir konudur ! Halbuki çoğunlukla bilgi dağarcıkları bir incir çekirdeğini bile doldurmaz.”
“Oyuncuları teşvik ederken onların mücadele içgüdülerine, yaptıkları işten erişecekleri onura ve başarıya, birinciliğe ulaşmanın hazzına değinin. Maddiyat gelir gider, harcanır. Ödüller ebedidir.”
“Bir oyuncunun peşindeyseniz yapacağınız alışverişte karar-mekanizmasının kim olduğunu iyi saptayın. Eğer gençse, bu genellikle oyuncunun kendi değildir. Babası da değildir. Zira babalar çoğunlukla çocuklarının üzerinden varsıl bir yaşam kurmanın peşindedirler. Karar verecek olan anadır. Anne çocuğu için neyin en yararlı ve en iyi olduğunu bilmek isteyecektir.”
“Sporcunun dış dünyadan kendisini soyutlayabilmesi için gereken iç-disiplin günümüzde geçmişten çok daha önemlidir. Radyo, gazete, kitap üçgenli günlerden nerelere geldik. Ne isterseniz en yakın çevrenizde anında ulaşabiliyorsunuz. Onun için bugün kariyerlerinin doruğunda olan sporcuların kendilerini dış dünyanın çekiciliğinden koruyabilenler olduklarına şaşmamak lazımdır. Örnek mi istersiniz : Federer, Djokovic, Giggs, Ronaldo, Rooney, Beckham, Mayweather, Serena ve daha niceleri.”
“Mükemmelliğe giden yol, rotanız üzerindeki sürprizleri elemenize bağlıdır. Zira yaşam beklenilmezlerle doludur.”
“Emekliliğime karar verdiğimde bir dostum bana bir tavsiyede bulundu : “Terliklerine bağlanma !” Emeklilik, bana iş yaşantım esnasında yapamadığım nice şeyi gerçekleştirebilmeyi sağladı. Bunun yanında geriye dönüp baktığımda özlemini duyduğum şeyin ne olduğunu biliyor musunuz ? Ne bir şampiyonluğun ardından yapılan şeref turu, ne yeni bir yetenek keşfetmek, ne de korakor bir maçtan zaferle çıkmak. Benim özlemim insanlarla paylaştığım tecrübeler, yıllarca işbirliği ettiğim, adeta birlikte yaşadığım insanlarla olan yoldaşlığımdır. İşte bundan dolayı da kahvaltım biter bitmez terliklerimi atıp, ayakkabılarımı ayağıma geçiriyorum.”
Sevgili okuyucu, hepinize yeni yılda itidal ve esenlik dolu mutlu günler dilerim.
Hoşkalınız.