Türkiye – Güney Afrika (II. Gün)

Haberin Devamı ›
Tenisin Dünya Kupası olarak kabul edilen Davis Kupasının ikinci gününde sadece çift karşılaşmaları yapılır. Çiftler kategorisi adeta ayrı bir yetenek gerektirir. İyi bir çift maçını canlı izlemek (TV’den değil) kadar zevkli bir şey nadirdir. Nice büyük tekler oyuncusu bu kategoriyi oynamaya kalktığında sudan çıkmış balığa dönmüştür. Öncelikle fevkalade bir konsantrasyon, anlık karar verme yetisi ve çok gelişmiş bir file oyununuz olması gerekir. Bu tek karşılaşma bazı durumlarda yaşamsal önem kazanır.
Dünkü maçlar sonunda beraberlik doğduğu için bugün bu çift maçı belirttiğimiz kadar önemliydi. İşte bu nedenle olsa takımımızı kuranlar ilan etmiş oldukları çift yerine dün sahada ter dökmüş olan Marsel İlhan – Cem İlkel ikilisini tercih etmişlerdi. Bu denli önemli bir maça şartlara alışmış, heyecanı ve stresi biraz olsun üzerlerinden atmış oyuncuları tercih etmek akılcı bir yaklaşım sayılabilir. Zira karşılarında kaşarlanmış bir çift oyuncusu Klaasen vardı. Üstelik Güney Afrikalı ikili birlikte bizimkilerden daha fazla Davis Kupası maçı oynamışlardı. Dolayısıyla birbirleriyle olan uyumları artı değer oluşturuyordu.
Bizim ülkemizde, eskinin aksine, epey uzun bir süredir çiftler kategorisi ihmal ediliyor. Aynı Haluk Akkoyun’a birkaç gün önce çiftlerde kimleri tercih edeceğini sorduğumda aldığım yanıt gibi : “…Ağabey Türkiye’de çift oynamasını bilen var mı ki ?” Bizde maalesef gençler bu kategoriyi ancak yaşlılara ya da eğlence tenisi oynamayı tercih edenlere yakıştırıyorlar. Ne kadar yanlış. İyi çift oynamayı öğrenmek ancak bu kategoriyi bıkıp usanmadan oynamakla olur. Hele yanınıza bir de usta alırsanız bedavadan bir de mentor elde etmiş olursunuz. Söylenilene göre Marsel geçtiğimiz tüm yıl sadece 5 kez çift oynamış ! Gittiğiniz ATP ya da ITF turnuvalarında çiftler fikstürü teklerden sonra çekilir. Burada ilk ik turda karşınıza gelebilecek olası rakip sizi aşıyorsa yapılacak en iyi şey hemen kendinize iyice bir partner araştırıp çiftler kategorisini oynamaktır. Bunca yıldır karşıma gelenler içerisinde böyle bir vatandaşıma maalesef pek rastlamadım.
İlk set başabaş gitti. Ama Güney Afrika maç ilerledikçe ağırlığını ve tecrübesini hissettirmeye başladı. Sonunda servisimizi kırarak durumu 1-0 yaptılar. İkinci setin hemen başlarında volede yaptığımız acemice bir hatayı anında değerlendirerek öne geçtiler (2-1). Sonra kendi servislerini alıp durumu 3-1 yapıca ikinci setin de ucu gözüktü.
Üçüncü sette takımımız 4-3 ilerdeyken ilk kez rakibinin servisini kırdı. Durum 5-3 olmuştu. Servis bizde. Setin en kritik ucunda, böyle büyük bir avantaj kolay ele gelmezdi. Marsel önce iki ace attı. Durum 30-15. Sonra hatalar peşpeşe gelince Güney Afrika durumu geri kırmış oldu. Sonra kendi servislerinde yine bir armağanımızla durum 5-5 oldu. Her iki taraf ta hata üzerine hata yapıyordu. 6-5 Türkiye. 6-6 tie-break.
Tie-break’te durumu 0-2’den 3-2 yaptık. Sonra eşitlik vardı 3-3. Değişen sahada iyi başladık 5-3. Sonra 6-5 oldu ve Cem İlkel fevkalade akılıca bir puan oynayarak seti getirdi. Şimdi durum 2-1 olmuştu. Rakibimizin genç oyuncusu Roelofse ise son hatalarıyla sanki bir moral bozukluğu yaşıyordu. Acemice hatalar bu kez rakibimize aitti.
3. set başabaş sürdü. Herkes kendi servisini aldı. 3-3’te bu kez Klaasen’in servisini kırdık ve öne geçtik (4-3). Seti de alarak durumu eşitledik 2-2.
Türkiye son sette Cem İlkel ile bir rüzgar yakalamış onu sürdürmeye, Güney Afrika ise bu seriyi kırmaya çalışıyordu. Daha agresif oynamaya başladılar ve başarılı da oldular. Servisimizi kırarak 3-1 öne geçtiler. Sonra 4-2 oldu. Sonra Klaasen’in servisinde onlar yine acemice hatalar yapınca servisimizi geri almış olduk (3-4). Oyunun skorunu anlaşılan az hata yapan belirleyecekti. Ama bu kez hatayı servisinde Cem İlkel yapınca Güney Afrika 5-3 öne geçti. Şimdi servis rakibimizin. Onlar da bunu reddetmedi ve maçı 3-2 kazandılar.
Bu turnuva sonunda bizim takımımızın sonuç ne olursa olsun sonradan bu maçın kaydını izlemesi gerek. Bilinçli oyunlar ile hatalar çok az maçta bu denli ortaya çıkar...Uygulamalı ders adeta.
Şimdi geldik son güne. Güney Afrika 2-1 önde. Moralman onlar üstün. Daha diri çıkacaklar sahaya. Zira olası oyuncuları çiftte yoktu. Halbuki Marsel-Cem ikilisi 5 set oynadılar…Üçbuçuk saate yakın.
Onların bir numarası ile Marsel’in oynayacağı kesin. ATP sıralamasına baktığınızda aralarında müthiş fark var. Ama Davis Kupasında sıralama filan kalmıyor. Bence oyun tamamiyle ortada. Marsel kaybederse ümitlerimizi “Ümit Burnuna” gömmüş olacağız ! Kazanırsa iş son maça kalacak.
İş son maça kalırsa iki numaraları Vorster karşısında Cem İlkel mi oynar yoksa Haluk Akkoyun başka bir seçim mi yapar o meçhul. Vorster biraz serseri mayın gibi…Delidolu. Oyunu tutarsa savunma ağırlıklı oynayan Cem İlkel’i geçebilir. Zor bir ikilem Haluk’u bekliyor. Hani İngilizlerin dediği gibi “cross your fingers” !
NTV’de saatlerce bu maçı anlatan spiker şimdiye kadar izlediklerimin en iyisi. Net ve öz konuşuyor. Verdiği bilgiler az ama öz. Hiçbir şekilde maçın önüne geçmeye çalışmıyor. Sakin. Çığlık çığlığa çirkin fanatiklik hiç yapmıyor. İzlerken / dinlerken zevk veriyor…Ve en önemlisi tenise yakıştı. Hakikaten “ohhh” dedim. Gönülden kutluyorum.
Son sözüm de Mersinlilere, Adanalılara… Başta bu maçı evinden izleyenler umarım birazcık olsun utanmışlardır.
Hoşkalınız.