Marka değeri

Haberin Devamı ›
Ayıptır, yazıktır, günahtır... Oynayana eziyet, seyredene ızdırap, futbol adına kabus yaratan bu sahalara bakmadan milyon dolarları kasaya koyup, ‘marka değeri’ diye zırvalayanlara yazıklar olsun. Patates, domates, soğan eksen zor çıkacak bu tarlada (!), bu maçlar oynanmadan çok bilmişler acaba ‘bilmişçesine’ inceleme (!!!) yapmışlar mıdır? Biliyoruz laf salatası çok, mutlaka mazeret koyarlar, protokolde yerlerini almaya devam ederler.
Galatasaray kötü oynadığı Sami Yen gecesinden sonra iyi oynamadığı-oynayamadığı İzmir gecesinden de tek golle 3 puanı almasını bildi. Kötü oynarken kazanmak zor günlerde moral bozulmadan 3 puanı cebine koymak elbette güzel ve önemli. Ama bir de bu işin gerçeği var; Cim Bom bir türlü oturmuş takım havasında görüntü vermiyor. Bir hafta öncesinin işleyen kanadı, öbür hafta işlemez hale geliyor. Saha içindeki yanlışlar tribünden gözüküyor ama, herhalde kulübeden gözükmüyor. Oyuna müdahale yan tarafta yapılırken, skoru ileri taşıyacak hamleler yapılmıyor. Dün gece elbette saha kötüydü, Galatasaray pas yaparak pozisyon üreten bir ekip olduğu için bunu yapamayınca tabii ki zorlandı. Ama burada geçen haftayı da hatırlarsak gözüken o ki, Galatasaray’da sistematik bir sorun var. Misimoviç hâlâ daha demlenme safhasında, Pino süratli ama kuvvetsiz... Elano hocadan çizik yemiş, Baros henüz kendine gelmemiş, sinirli Kewell 60 dakikaya programlanmış ve orta sahası topa koşan ama pas trafiğini işletemeyen görüntüde hâlâ... Böyle bir sahada oyunu öne iterek rakip ceza sahasında daha çok süre alabilse Sarı-Kırmızılılar, zeminin azizliğinden ya karambol golü ya da penaltı bulabilirlerdi. Yapamadılar. Cim Bom sahanın her yerini dengeli kullanamıyor. Ya sağa sıkışıyor ya solda birikiyor. Oyunu terse çevirecek akla ve ikaza ihtiyacı var. Dün gecenin Ayhan’ı olmasa Cim Bom için tatlı İzmir gecesi ekşi biterdi.