Arama

Popüler aramalar

Onur'un elleri

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Kendi vurduğumuz kafa topu Ceyhun’dan dönüp rakibe gidince, Babel’le 45’te gelen gol maçın şanssızlığıydı bizce. Pazartesi günkü M.City maçını daha fazla önemseyen Roy Hugdson önemli silahlarını kenarda oturtsa da Liverpool maçı kazanmak için herşeyi denedi.

Şenol Hoca, maç öncesinde belli ki iyi çalışmış, yeni hocasıyla daha agresif, hücum bölgesinde daha fazla çoğalarak oynayan rakibini önce önde basarak kontrol altına almayı düşünmüştü. Umut, Burak, Teo üçlüsü maçın büyük bölümünde rakibi baskı altında tutarak rahatsız ettiler. Alanzinho’nun ilk 11’de başlamaması, herkese tuhaf gelmiştir ama, Şenol hoca bu kararında da ikili maç oynayacağı için haklıydı. Onlar kadar koşan, orta sahada çok mücadele edip, rakibi rahatsız edebilen oyunculara ihtiyacı vardı. Bu bölgeyi de Selçuk, Ceyhun ve Colman’la rahat kontrol edebildi. Fizik gücü yüksek bu üç futbolcunun en büyük artısı; topun arkasına çabuk geçebilmeleri ve çıkışta kaybedilen topları çabuk kesmeleriydi. Böylelikle İngilizler’in istediği boşalanları bırakmayıp, defansın ani kontra yemesini önlediler. Serkan, Cale’den daha çalışkandı. Oyunun ön tarafına da katkı sağladı. Egemen ve Glowacki, Torres’in olmadığı anlarda iyi işler yaptılar. Savundukları kadar, oyunu da öne doğru iterek tehlikeyi kaleden uzakta tutmayı da bildiler. En önemlisi, iki kenar oyuncuyla birlikte doğru kademe yaptılar. Trabzon’un en büyük avantajı da takım olarak maçtan hiç kopmayıp, oyuna iyi konsantre olmalarıydı.

Gecenin yıldızı şüphesiz Onur’du. Maçın ilk kırılma anı tam da devre biterken yenilen gol gibi göründü ama, esas maçın kopacağı anda penaltıyı kurtaran Onur, belki de 34 yıl sonra o dönemde alınanın tersi bir skorla Trabzon’a turu getirecek biçimde oyuna el koyan futbolcuydu.