Zafer filmi

Haberin Devamı ›
Müthiş bir uğultu, renkler birbirine sanki sarılmış. Siyah, beyaz, kırmızı... Çığlık olmuş yükseliyor çarşı, İnönü kalp olmuş atıyor sanki. Sallanan sayısını bilmediğim bayraklar, kenetlenmiş kollar, kapalı da açılan gözyaşı olup akan dev bayrak, üzerinde yazan ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ inancı ve andı. Çarşı’nın buluşu saygı duruşu, ülkenin ihtiyacı olan tek ses ‘Ata’nın sesi’, sahada Cumhuriyet’in çocukları. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmur ve aslan yürekli Siyah-Beyazlılar’ın baskısı ile başlayan maç.
2005 senesinin Şampiyonlar Şampiyonu, 2007’nin finalisti Liverpool karşısında dörtlü defans, onların önünde Serdar Kurtuluş, Cisse ve çok koşup baskı yapmasını istediği bu ikilinin önündeki Tello, Delgado, Serdar Özkan ile kurdu takımı Kartal. En uçtaki Bobo’yu ise hem aralara hem de rakibin üstüne koşu yaptırarak hırpalamak için kullandı. Müthiş bir 45 dakika oynadık. Tempo yaptık, yardımlaştık, alanları adam çoğaltarak daralttık ve cesur hücumlar yaptık. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, kazanırsa çok şeyin değişiceğini bilen inanç ile sahadaydık. Yaptığımız baskı Bobo’nun ısrarcılığı, Serdar Özkan’ın şutu Hyppia’nın bacağı ve gelen golümüz Liverpool için şok oldu. Yağan yağmur ve ıslattığı zemin İngilizler’in sevdiği gibiydi. Kartal oyunu da 70 metrede oynayınca Liverpool hem zeminde hem taktik uygulamada avantajlı gibi görünse de, cesur yürekliler o kadar çok koştu ve o kadar çok istedi ki İngilizler’e sadece boyun eğmek kaldı. Serdar Özkan, Tello ve Bobo’nun ve sonrasında bütün takımın ‘delice’ kazanma isteği, kısacası sahada cesur yürekler, tribündeki çılgın Türkler tam da ihtiyacımız olan günde herkese ders verdiler. Ve film yeniden başladı.