Aziz Luis!

Haberin Devamı ›
Rakibini 2 kez yenip, zihinsel olarak tek hedefe odaklanıp sezonu 3 Beşiktaş galibiyeti ve bir kupa ile gayet tatminkar şekilde bitirebilecek olan Fenerbahçe, maça öyle tutuk girdi ki sahip olduğu “Psikolojik momentum” bir anda uçup gitti. Fenerbahçe ilk 4 dakikada topa sürekli sahip olduğu halde bırakın hücum bölgesine gitmeyi, orta sahayı bile geçmekte zorlanınca planlarda ciddi bir aksaklık olduğu ortaya çıkmıştı. Defansın önünde Emre-Selçuk, onların önünde Alex-Deivid, en önde de Guiza oynarken varını yoğunu göbeğe yığan Fenerbahçe’de Alex ve Deivid’in hareketsizlikleri yüzünden ve Uğur da çizgiye açılmayıp hücumu genişletmediği için rakip sahaya geçen her top ilk pasta Beşiktaş presinde eriyordu.
Diğer tarafta Beşiktaş’ın temel stratejisi, koşucu ve hamle üstünlüğü bulunan Cisse, Toraman, Tello ve Ernst’e ilaveten Ekrem’i de her fırsatta ortaya yaklaştırarak orta sahada üstünlüğü hiçbir zaman elden bırakmamaktı. Yusuf’un zeka dolu gol vuruşunun ardından, Devid’in “3. bölgeye koştuğu ilk atakta” Guiza’nın da müthiş araştırıcı koşularının sonunda beraberliği sağladılar.
Kulübedeki haliyle “Durgunların azizi” “Aziz Luis” olarak anılmayı hak eden Aragones’in kurgusuna bakıp İnönü’deki üstün futbol sonunda gelen galibiyette Semih’in rolünü anlamadığı belli oldu. Alex’in olduğu her maç Fener’in tüm yatırımını Alex’e yüklemektir. Ama durgunların azizi Aziz Luis’in Alex gibi durgun prenslere kadrosu hep açık.
Beşiktaş 3. bölgede, Fenerbahçe gibi oyalanmadan, tempo yükseltip, atak sonlandırarak farka gitti. Koşmadığı, prese katılmadığı söylenen Yusuf’un tek maçlık “Puyol Gökhan”dan presle top kazanıp 3. golü yaptırması da gayet hoş bir cevaptı.