Sevinç ve kaygı
Haberin Devamı ›
Fenerbahçe maçın başlarında Konyaspor’un coşkulu bir futbol oynayacağını düşünmüş olmalı. Ancak Konyalılar presi rakip sahada başlatıp, sert müdahalelerle sürekli olarak top kaparak ilk 10 dakikada kaleye 4 vuruş yapınca, Fenerbahçeliler cidden endişelenmeye başladılar. Ne var ki ev sahibinin temposu düşüp de Fenerbahçeliler top kullanmaya başlayınca işler hızla değişmeye başladı. Caner soldan, Gökhan da sağdan bindirmeye başladılar, orta sahada top isterken arka arkaya tekmelenen Dia, topu 3. bölgede aldığında hem geniş alan buldu hem de başını sakince kaldırıp tehlikeli toplar atmaya başladı. 15. dakikada kaleye yapılan vuruşları eşitleyen Kanarya, oyunu istediği gibi biçimlendirdiğinde de öne geçti.
Çağdaş futbolun gerekliliklerinden biri de orta saha oyuncularının hücum fonksiyonlarına bitirici bir kimlikle katılması. Stoch ve Emre, maçta birer gol attılar ama öncesinde birer de çok önemli fırsat yakaladılar: Maç boyunca Fenerbahçe orta saha oyuncularının forvetlerden fazla girişimde bulunması çok önemli bir nitelik. Bu oyun yapısında çok önemli bir futbol potansiyeli var.
Fakat yedikleri gol, kötü takımlarda görülen türden arka arkaya yapılan hatalarla geldi. Alan savunmalarında topa baskı yapılması sırasında zamanlama hataları çok kritik olduğu halde, golü yerken bunu 4 kez yaptılar. Ramazan sola kaçarken; topu içeri gönderirken; Lietava toplu buluşup pasını kullanırken ve Grajcar vuruşu bomboş durumda yaparken... Özellikle alanı paylaşmak yerine bütün defansın bilinçsiz bir savunma güdülenmesi ile kale sahasına doluşması yakışıksızdı.
Fenerbahçe’nin 3-1’den sonra karşılaştığı sessiz sınav ise oyuna bağlılık ve istekliliğinin korunup korunmayacağı idi. Maçı farklı kazandılar fakat bu sınavı kazandıkları söylenemez. Fenerbahçeli taraftar skorla doyum sağlayan türden bir kitle değil. 90 dakikalık büyük bir futbol özlemi içinde yaşar, isteminde de haklıdır.
İkinci yarıda Konya’nın bulduğu pozisyonlar daha çok Fenerbahçeliler’in skorun rahatlığı ile içine düştükleri “profesyonel kayıtsızlık” bozukluğunun ürünü idi.
Fenerbahçe yapabildikleri ile çok iyi, oynama isteksizliği süresince kaygı verici şekilde vasattı...