Ayarlar bozuldu

Haberin Devamı ›
1 - Beşiktaş son üç maçını kaybetti, zirveden iyice uzaklaştı. Sizce bu durum doğal mı, yoksa Beşiktaş kan mı kaybediyor?
Beşiktaş için “Zirveden iyice uzaklaştı” demek doğru olmaz kanısındayım. Puanların ikiye bölüneceği play-off’a kadar bu köprünün altından daha çok sular akar elbette. Ancak Beşiktaş’ın ‘ayarları’nın bozulduğu da bir gerçek. Bir de UEFA ve Türkiye Kupası maçları düşünülürse bu ‘ayar’ın kolay yapılamayacağı da... Bu durum Beşiktaş gibi bir takım için elbette doğal değil. Asıl gereken ise Carvalhal ve ekibinin ligin başındaki “Takım olamama” eleştirilerini dönüp tekrar tekrar okumaları. Takımdaki ‘yıldız oyuncular’ sorumsuz ve savruk tavırlarını inatla sürdürürken onlarda ısrar edilmesinin işleri zora sokacağını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
2- Sizce Beşiktaşlı taraftarlar, Yıldırım Demirören’e tepki göstermekte haklı mı?
Benim bu yönetim hakkında görüşlerim hayli nettir. Bu kulüp her anlamda doğru yöneltilmiyor. Öte yandan, transfer dönemlerinde havaalanlarında adam karşılayıp ‘Beşiktaş genlerine’ hiç de uymayan rüküş gösterilere katılanların işler bozulunca protesto vagonuna binmeleri de bana pek samimi gelmiyor. Yine de, yolun nereye gideceği başından belliyken ‘şöhretli transferlerle’ kamaştırılan gözlerin bir parça da olsa açılıyor olması elbette olumludur... Ama Demirören’e karşı yükselen tepki, yönetme biçimiyle mi yoksa şu “Fenerbahçemiz” vurgusuyla mı ilgili onu da doğru kavramak gerekiyor.
3 - Quaresma’nın şu anda bulunduğu noktayı görünce, Guti’ye haksızlık yapıldığını düşünüyor musunuz?
Guti’ye haksızlık yapıldığını hiç düşünmüyorum. Sonuçta sözleşmesiyle hak ettiği olan parayı alıp, gitti. Quaresma konusunda ise şimdiye kadar yazdıklarımda ne yazık ki yanılmadım. Başta oyuncunun geçmişiyle ilgili kısa bir ‘okuma’ yapılsaydı gelecekte karşılaşılacaklar tahmin edilebilirdi. Ama ‘şöhret açlığı’ bazı insanların gözünü kamaştırıyor. Görüldü ki, Quaresma’nın da Guti’nin de attıkları taş ürküttükleri kuşa değmedi. Umarım ki bundan sonra Quaresma beni yanıltır ve Beşiktaş taraftarını mutlu eder. Yine de akılda tutmakta sonsuz fayda var; “Yanlış bir hayat doğru yaşanamaz!”
4- Derbideki olayları hepimiz gördük. Acaba bu yaşananların ardından yetkililerin ‘deplasmana rakip takım seyircisi yok’ yasağı güçlenerek geri mi dönecek?
Son yaşananlar futbolu ‘uslu, temiz ve paralı çocukların oyunu’ yapmaya niyetli olanların elini güçlendirdi elbette. Yine de biliyoruz ki bu oyunun gerçek dinamiği ‘para’ değil, ‘arzu’ ve ‘eğlence’dir. Bu da ister istemez hem sahada hem tribünde ‘ciddi bir rakip’ gerektirir. Tribüne gidenlerin ‘ortak iradesi’ problem çıkarmayı bir halt belleyen bu lümpen toplulukla baş edecek biçimde tecelli etmezse iş polisiye tedbirlere kalacak kuşkusuz. Bundan da çok insan rahatsız olacak. Kaldı ki hayli sert yaptırımları olan bir yasa da var yürürlükte. Ben sorunun başladığı yerde, tribünde çözülmesi gerektiğine inananlardanım. Bunun için yapılması gereken taraftarlar arası diyaloğun, son yılların moda deyimiyle söylersek gerçek anlamda bir ‘taraftar açılımı’nın sorunun çözümünde çok işe yarayacağını düşünüyorum. ‘Açılım’ın içini doldurmak ise tribünlere giden herkese düşer kuşkusuz.