Arama

Popüler aramalar

Bak şu konuşana!

Abone OlGoogle News

"Zaman en iyi güreşçidir!" der Anadolu’nun yerli yerinde sözü... Her yarayı sarar, umutsuzu umuda, dertliyi çareye vardırır... Devrilmez görüneni devirir... Yeter ki, yaşadıklarımızı ‘hatırlayalım’. Bu hatırlama işi mühimdir. Kimi bunu hafızayla yapar kimi arşivde yatan bilgilerle... Biz bugün TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in son konuşmasından bazı bölümleri değerlendirirken hem hafıza hem de arşivlerden yararlanacağız.

O ZAMAN NEDEN KIZIYORDUN!
Tuhaf bir ülkede yaşadığımız çoğumuzun malumu! Kızdığı, köpürdüğü şeylerle şıp diye barışıveren bir sürü insan var çevremizde. Öyle ki bazıları hayatımızı yönetiyor. Demirören de onlardan biri. Örneğin, hafızalarımızdadır federasyon başkanı olduktan sonra kimi spor programlarını eleştirirken kullandığı ‘sert üslup’!.. Sonra... Sonra, o en çok çıkıştığı programlarda boy gösterdiği de. Bir tür ‘dönme dolap oyunu’ anlayacağınız...

HABERE GÖRE ‘NOUMA KALSIN’ DEMİŞ

Haberin Devamı

Demirören, geldiği günden bu yana tartışmalı bir futbolcu olan Felipe Melo için son derbideki davranışlarından ötürü Galatasaray yöneticileri'ne bir öneride bulunmuş çıktığı televizyon programında; “Galatasaray, Beşiktaş’ın Nouma kararını emsal olarak almalı. Beşiktaş’ın Nouma’ya yaptığını, Galatasaray da Melo’ya yapmalı” diyor. Aynı günlerde Hürriyet Gazetesi’nden bir haber, birlikte okuyalım; “Beşiktaş’ta şok gelişme... Siyah-Beyazlı yönetim, Fenerbahçe maçında attığı golden uygunsuz hareket yapan Pascal Nouma’nın sözleşmesini tek taraflı olarak feshetti. Başkan Serdar Bilgili, dün tüm yöneticileri tek tek telefonla arayarak, Nouma için oylama yaptırdı. Bilgili’nin yaptığı tele-oylama sonucunda 13 yönetici gönderilmesinden yana tavır alırken sadece 3 kişi, Yıldırım Demirören, Kıvanç Oktay ve Haşmet Kürüm kalmasını istedi.” Kaldı ki, Pascal Nouma Beşiktaş’tan ‘kovulduktan’ sonra bile bu ülkenin hayatında bir magazin karakteri olarak varlığını sürdürdü, sürdürüyor. Reklamlarda, yarışma programlarında, dizilerde sık sık izliyor halkımız kendilerini!.. Hâlâ Beşiktaşlılar’ın yanında ciddi bir
kalabalık için fenomen Nouma!...

AHLAKI TEMİZE ÇEKMEK!

Haberin Devamı

Beri yandan hatırlanırsa, aynı Melo takım arkadaşı Albert Riera’yı soyunma odasına kilitleyip doktor müdahalesine gerek duyacak kadar fena hırpalamış ve bir süre sonra başta şimdinin Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in de ‘olur’uyla bugünlere gelmişti. Peki neden? Nedeni gayet açık; bu ülke Melo’nun mevkiisine birkaç oyuncu yetiştirecek düzeyde kurumsal futbola sahip olmadığı ve elbette, kazanmak her şeydir’ olduğu için... Şimdi Melo’nun davranışları üzerinden herkesin kendi ‘ahlak’ını temize çekmeye gayret etmesine aldanmayın. Bu ve benzerlerinden daha çok yaşayacağız, yaşatacağız!..

SÖZ UÇAR İMZA KALIR!

Bir başka yerde şöyle diyor aynı zamanda işadamı da olan Demirören; “Bir kulüp başkanının sözü mü kağıdı imzalaması mı önemlidir? Dünyanın her yerinde söz önemlidir. Ben bu kararı başkanların ağzından çıkan sözle aldım.” Eski sözdür bilinir, “söz uçar yazı (imza) kalır.” Tıpkı, Beşiktaş Başkanı görevini bırakırken alacaklarının hibe edeceği sözünü verip, devamında kendisine verilmiş ‘imzalı senet’ler nedeniyle işin çıkmaza girmesi gibi!... Beşiktaş ‘mali denklik’ sıkıntısını biraz da bu imzalanmış senetler yüzünden yaşamıyor mu? Fikret Orman, bunları duyduktan sonra içinden “Keşke imza değil de söz verilseydi” diyor mudur acaba!...

FIFA’DAKİ 300 DOSYA VE BEŞİKTAŞ!

Haberin Devamı

Soru ‘yabancı kontenjanı’na gelince daha bir unutkan görünüyor Demirören. Şunları söylüyor; “Yabancı kontenjanının artması Türk futbolu için doğru değildir. Türkiye’nin yabancı futbolculardan dolayı FIFA’da 300 dosyası bulunuyor. Bulgaristan’dan sonra 2. sıradayız. Bize göre bu rakam 5 olmalıdır. Yabancının artması futbola zarar verir.” Hafızayı tazelersek, uluslararası kurullarda başı en sıkışık takımlardan biri de Beşiktaş’tı ve o dönem Beşiktaş’ın başkanı Demirören’di. Birçok örnek var ama mahkeme tarafından alacakları misli misli ödemeye mahkum edilen iki frapan dava yeter. Biri Vicente Del Bosque diğeri Matteo Ferrari. Devamını merak edenler, ‘30 Kasım 2011 tarihinde sona eren dönem konsolide finansal tablolar ve dipnotları hakkında bağımsız denetçi inceleme raporu’na bir göz atabilir... Orada mevcut
Beşiktaş Yönetimi’nin boğuştuğu Demirören döneminde kalma davaların ayrıntılı listesini bulabilirsiniz. Elbette, kalbiniz sıkışmazsa... Ayrıca FIFA’daki mevcut 300 dosyanın denetiminden dolaylı da olsa aynı zamanda federasyon da sorumlu değil mi?..

CRISTIANO RONALDO GELDİ AMA...

“Quaresma dünyada tartışılmayan oyunculardan biri. Gönderilmesi konusunda yorum yapmam doğru olmaz” diyen TFF Başkanı Demirören ilginç bir anekdot da aktarıyor o döneme ait; “Beşiktaş’ta bir Guti, Galatasaray’da Drogba. Kulüplerin reklamıdır bunlar. Büyüklükler bazen
oyuncunun markalarıyla da büyür. Ben Cristiano Ronaldo ile konuştuğumda ‘sen başkan olursan’ gelirim demişti.” Unutmuş sanırım. Cristiano Ronaldo güzide ülkemizi şereflendirdi ancak başka gerekçeyle. İstiklal Caddesi’ndeki tartışmalı ‘Demirören AVM’nin açılışı vesilesiyle! Beri yandan Ronaldo’nun bu öneriyi nezaketen yapmış olması ihtimalini de atlamayalım. Geçenler de Zlatan İbrahimoviç de “Türkiye’ye gelebilirim” türünden bir şeyler söylüyordu gazetelerde!.. Sonuçtan bakıldığında Ronaldo’nun kendisi için en kötü kararı verdiği iddia edilebilir mi?! Bu arada Quaresma nedeniyle Beşiktaş’ın Porto ve Sporting Lizbon ile de FIFA’lık olduğunu hatırlatalım...

Haberin Devamı


YABANCI KONUSUNDA BENZEŞİYORUZ!

“Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldur” der eskiler. Zaman zaman hepimizin başına gelir. Yabancı kontenjanı konusunda haklı bir hatırlatma yaparken unutkanlık da yaşamış Demirören; “Galatasaray, UEFA Kupası’nı kazandığında 3 yabancısı vardı. (Arşive göre 4 yabancı sahada -Taffarel, Popescu, Capone ve Hagibiri de yedekti - Marcio -). Geri kalan oyuncular yerliydi. Tüm takımların altyapıya yatırım yapması lazım. Altyapılar futbolcu fabrikası olmalı. Biz sene başında altyapıdan oyuncu oynatırlarsa kulüplere dakika başına prim ödeyeceğimizi açıkladık. Bunu teşvik için yapıyoruz.” Geçmişi hatırlamadan bugünü aydınlatamaz, geleceği kuramayız.