Arama

Popüler aramalar

Cisse'nin hayatı ve eserleri!

Abone OlGoogle News

“Futbol basit oyundur” derler. Doğrudur. Ama bir şey atlanır, esasen zor alan ‘basit’tir. Erkin Koray bir gün bir barda çalan yetenekli genç kadın müzisyeni dinlemeye gitmiş. Gitarı gayet başarılı çalan genç kadın iki-üç parçadan sonra sahneden inip Koray’a yaklaşarak, “Nasıl çalıyorum ama Baba” demiş. “Çok iyi” demiş Koray. Hakikaten de iyi çalıyormuş. Derken iki-üç parça sonra aynı şey tekrar edince, Erkin Baba çakmış mideye kroşeyi; “İyi çalıyorsun, ama benim çaldığımı çalamazsın.”

Haberin Devamı

Futbol da biraz böyle, kimse öteki gibi oynayamıyor ve genellikle basit oynayanlar sevilmeyen, hakir görülen oyuncular oluyor. Oysa futbolun yükünü, ağırlığını o basit oynamak zorunda olan orta sahalar çekiyor.
Korkarım, basit ve sade oynadığı için şimdilerde Fenerbahçe’de oynayan Cristian Baroni, geçmişte Maldonado’nun gördüğü muameleyi görecek yakında...

Beşiktaş’ta da benzer bir isim Eduard Cisse aynı akıbete uğradı... Basit, sade, işini yapmaya dönük oynayan Cisse’ye hocalar da dahil kimse ısınamadı. Ta ki Fabian Ernst’le birlikte oynayana kadar. İşte tam o dönemde Ernst’in varlığıyla birlikte, aslında o zamana kadar gayet sönük bir futbolcu gibi görünen Cisse bir yıldız gibi parladı. Evet, Beşiktaş’ın şampiyonluğunda Tello’nun ve Yusuf’un ‘patlamalı’ futbolunun katkısı da çok büyüktü. Fakat Ernst’in varlığıyla birlikte aklını, yeteneğini alabildiğine oyuna koyan Cisse’nin katkısı, sanırım en az onlar kadar değerliydi. Biraz ‘gamsız’ görünse de, soğuk, sakin, dengeli tarzıyla şimdilerde Beşiktaş’ın çok ihtiyacı olan biri gibi durmuyor mu Cisse? Bizim işimiz kolay... Maç bittikten sonra konuşuyoruz. Ne var ki, bizi bir teknik direktörden ayıran şey de bu, bizim sonradan gördüğümüzü o önceden görmek zorunda olduğu için koltuklarımız ayrı... Mustafa Denizli’nin de dost sohbetlerinde hayıflandığı bir isimmiş Cisse okuduğum kadarıyla... O nedenle takımımızda oynayan ve işini yapmaya çalışan her oyuncuya ‘ilerlemesi’ için katkı yapmak, bizim mutluluğumuz için onun kendi yıldızını parlatmasına destek vermek, ona yeni fırsatlar tanımak gerek, değil mi?

Haberin Devamı


********

Evet! ‘Irkçılığa Hayır’
Manchester United maçında UEFA yetkililerinin İnönü’ye astırtmadığı pankartlardan birinde ‘No Racism’ yazıyordu. ‘Irkçılığa Hayır’ diyen bu pankartın içeri alınmama gerekçesi pankartın dibine atılan ‘Çarşı’ imzasındaki ‘A’ harfiydi. Tuhaf... Irkçılığın en ağır gadrine uğrayan coğrafyadan gelen birileri ‘Irkçılığa Hayır’ demeyi bir ‘A’ harfi nedeniyle ‘uygunsuz’ buluyor. Bu pankartın içeri alınmaması bile futbolu ve hayatımızı kimlerin yönettiğini göstermesi açısından ibret verici, değil mi? “Futbola siyaset sokmayacağız” safsatası altında buz gibi siyaset yapanlar her fırsatta gözlerimizi bağlamak için ardımız sıra koşturuyor. Onlara inat tribüne gerilemeyen pankartı kendi meşrebimce buraya geriyorum; ‘IRKÇILIĞA HAYIR/ NO RACISM...’

********

Tolunay Kafkas’ın ‘geri’ futbolu!
Beşiktaş’ın oynadığı son Kayseri maçı kimseye değilse en azından bana gösterdi ki, bu ülkede futbol oynamaya çalışmamak bir marifet sayılıyor. Tamam, Beşiktaş iyi oynayamıyor, kabul... Ya maçlarını, memlekete yapılan en son ve en modern statta oynayan Kayserispor, onlar neden oynamıyor? Koca bir ikinci devrenin neresinden baksanız yarıya yakınını yerde yatarak geçiren ve oyunu oynayarak değil, oynamayarak soğutmaya gayret eden bir takımın maçını izlemeye neden gitsin Kayserili? Evet, oynamadan da kazanılır bazen, ama bu modeli tercih edenlerin esasen yapmak istedikleri ‘kaybetmemektir.’ Bendeki imgesi her zaman iyi ve ileri olan Tolunay Kafkas’ın bu tercihinin, futbolu da, hayatı da ‘geri’ye mahkum ettiğini düşünüyorum. Sanırım yanılmıyorum.

Haberin Devamı

********

OKU OKUT! Hemen başla!
Bir hesaba göre memlekette 13 bin antrenör, 700’e yakın da teknik direktör var. Sürekli futbol oynanıp, futbol konuşulan bu ülkede gezegenin en şöhretli hocalarından Jose Mourinho ile ilgili çıkan iki kitap 2000 adet satabilmiş değil. Okumayan, araştırmayan, kendini geliştirmeyen bu ‘hoca ordusu’nun oynatacağı futbol üzerine kafayı ellerin arasına alıp epey bir düşünmek gerek...

********

Mekan; ÇADIR Sahne; KIRIKA
Geçer girmezdim Beşiktaş’taki Çadır’a... Ses düzeni biraz problemli, ama sahnede KIRIKA var, tam takım. 10 numaraları Salih Nazım Peker’in kaptanlığında Yunan iki yabancı oyuncusuyla 7 kişilik KIRIKA, zeybeklerle rebetikolara verkaç yaptırarak gol arıyordu. Ben de kadeh elimde “KIRIKA Gol Gol Gol” diye tezahürattaydım. Afişlerini gördüğünüz yerde girip dinlemeniz, ruhsal menfaatiniz icabıdır.