Futbol bize hayatı öğretiyor

Haberin Devamı ›
Ama tıpkı hayatta olduğu gibi bu mesele de görüldüğü kadar basit değildir. Tam da bu nedenle olsa gerek, tuttuğumuz takım ‘güçlü’ bile olsa çoğumuzun kalbi her daim ‘güçsüz görünen’den yana atar.
Dün akşam iki ayrı ‘gelir grubundan’ takım karşılaştı TT Arena’da. Selçuk/Sneijder merkezli Galatasaray Burak/Umut ikilisine top taşımaya uğraşırken Tokatlı futbolcular da geçit vermemek için didiniyorlardı. Onlar açısından maçın 4. dakikasında Galatasaray’ın üçlü müdafaasının sol tarafı açık verdiğinde 3-4 pasla oraya inip Melo ’nun kayarak müdahale ettiği pozisyon ve 85. dakikada eveleyip geveledikleri dışında dişe dokunur pozisyon bulamamaları şaşırtıcı olmasa gerek. Ki, iki pozisyon da ‘dişe dokunurdu’. Sonuçta geçen yıl Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynamış bu yıl da gruplardan çıkmayı başarmış Galatasaray ’a karşı oynayan 2. Lig Beyaz Grup takımının oyuncularıydı hepsi. Başta kalecileri Mehmet Dönmezdemir ki, dün geceki performansıyla bu ülkedeki en zengin oyuncu varlığının kaleciler olduğunun kanıtıydı adeta- tüm futbolcular şimdiye dek yaptıklarının katbekat üstüne çıktıklarını hissettiren bir oyun oynadılar.
Galatasaray maç boyunca olanca baskısına, tüm arayışına, her tür çeşitlemeyi yapmasına rağmen uzun süre golü bulamadı. Burak’ın yaptırıp Selçuk’un gole çevirdiği penaltıya kadar her şeyi denedi ama kaleci Mehmet tüm arayışları boşa çıkardı.
Şunu söylemek yanlış olmaz, gerek tıkanıklık anlarında çözüm üretme gerekse bireysel oyunla takım oyununu birleştirme konusunda hala ciddi sıkıntıları var Mancini ’nin takımının. Bir de müdafaa üzerine daha çok çalışmaları gerektiği ortaya çıktı. Onlar açısından bu karşılaşma iyi bir ‘röntgen’ oldu diyebiliriz.
Unutmadan bir de; şu ‘bakan adam’/’duran adam’/’bakıpduran adam’ fotoğrafına bir son mu verilse artık! Fazla tekrar, mizahı da içeriği de bayağılaştırıyor çünkü...