İyi uykular Türkiye!
Haberin Devamı ›
Enteresan bir ülkede yaşadığımız çoğumuzun malumudur. Devrimci olan her şeyden korkup,korktuğu her şeyden de nefret edenlerin ülkesinde ‘devrim niteliğinde karar’lar diye alkışlanan ‘yabancı futbolcu sayısı’ üzerindeki kota genişletildi. Bundan böyle isteyen takım 11 yabancı oyuncu ile sahaya çıkabilecek. Ne mutlu!... Karar devrimciydi ya (!) kimse karar alıcıların ‘devrimci nitelikleri’ni sorgulamadı bile.
Üstümüzden yük kalktı!
Bu serbestiyle ülkemizin üzerinden büyük bir yük daha kalktı. Yani, milyonlarca insanı büyüleyen görkemli takımlarımızın bilgili, becerili, öngörülü ve ne denli donanımlı olduklarını defalarca kanıtlamış yöneticileri sayesinde Avrupa’da başarıdan başarıya koşmamızın önünde engel kalmadı!...
Benden söylemesi, gelecek yıldan itibaren dünya devlerine kafa tutacak kadrolara hazır olun ve şimdiden kombinelerinizi ayırtın. Çünkü, yıldızlar geçidini ‘takımınızın mabedi’nde canlı izleyebilmek için fazla zamanınız yok!..
Ayrıca, TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in muştuladığı yeni düzenlemeyle birlikte, yerli oyuncuların bonservis ücretleri ve yıllık garanti paraları düşeceğinden kulüplerin de mali kriterlere uygunlukları konusunda artık bir dertleri kalmayacak! Ülkemiz bu sayede bol ve ucuz yedek parça alır gibi kaliteli yabancılarla dolacak, ‘futbol piyasası’nda yer edinmek isteyen ama yeterince çalışmayan (!) yerli oyuncular da var güçleriyle çalışarak rekabet ortamında kendilerini geliştirecek!.. Böylece, bir felsefesi (!) olduğunu her fırsatta hatırlatmaktan geri durmayan Fatih Terim önderliğindeki milli takım başta olmak üzere ülke futbolu uçuşa geçecek!
Evet, uzun yolculuklar o ilk adımla başlar başlamasına da ilk adımın kimden geldiği de adım kadar önemlidir. Bu zamana kadar attıkları her adımı sorunlu olanlar... Hepimizi zeminsiz futbol, taraftarsız stat, ehliyetsiz hoca, futbolcusuz futbola mahkum edenler... Bugün kurtuluş reçetesinin yine kendi ellerinde olduklarını iddia ediyor ve “Biz batırdık yine biz çıkarırız!” diyorlar. Bu muazzam projenin de aliç
Kongre Merkezi’nden iki gün canlı bağlantıyla dinlediğimiz ‘Fatih Terim vaazları’nın kısa özeti budur.
Galatasaray’dan başlansın
İşin en ironik yanı ise, “Mali kriterlerden taviz vermeyeceğiz” diyen kişinin mali kriterlere uygunluk taşıyabilmek için çırpınan Beşiktaş’ın eski başkanı Yıldırım Demirören’in olmasıdır. “Bir kulüp esasen nasıl yönetilmez”in en öğretici örneklerinden birini oluşturan döneme dair “Demirören ve Beşiktaş deneyimi” adlı bir kitap kaleme alınsa ülke futboluna muazzam faydalı bir eser kazandırılmış olur.
Gelin yazıya bir öneriyle devam edelim...
Madem ki bu federasyon ve ona bağlı futbol direktörlüğü makamı mali disiplin konusunda bu denli kararlı işte bu kararlılığı gösterme fırsatı... İlk olarak Galatasaray Yöneticisi Abdürrahim Albayrak’ın oyunculardan aldığını açıkladığı “Kulüpten alacağım yoktur” imzalı o kağıtların peşine düşsünler bakalım. Ortada ödemelerin yapılmadığına, işin kılıfına uydurulduğuna dair açık ikrar varken yerli yerinde
bir başlangıç olur bu girişim. Bir bakılsın Galatasaray’ın sadece oyuncularına ne kadar borcu var!...
İrade var mı bakalım!
Ve eş zamanlı olarak sık sık “Kendi paramızla stat yapıyoruz” diye böbürlenen Beşiktaş’ın borç/alacak dengesi bir sezon sonra sürdürülebilir bir noktada olacak mı?... Bir de ona bakılsın!.. Diğer takımlarla ilgili olarak da buna benzer türlü ‘önleyici taramalar’ yapılabilir elbette... Peki sizce TFF iktidarında bu irade ve kararlılık var mı?...