Arama

Popüler aramalar

Mahalle maçı!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Ancak kimse ilk yarı boyunca Sivok’un yokluğunun bu kadar hissedileceğini tahmin etmemiştir. Neredeyse her yüksek topta Çağdaş Atan’ın eşleştiği Veli Kavlak’a üstünlük sağlaması, Bruno’nun ilk golde unutulup ikincisinde ise kolayca içeriye döndürülmüş olması Sivok’un o mevkiideki yakıcı önemini bir kez daha gösterdi.
Oysa Akhisar’ın savunma dörtlüsü ile onların önünde oynayan ikilisi arasında ‘koca bir havuz’ bomboştu. Beşiktaş gerek Olcay’ın golünde, gerek Fernandes-Almeida işbirliğinde kaleci Oğuz’a takıldığında gerekse de Oğuzhan’ın golünde hep bu ‘havuz’dan yararlandı ancak devamını getiremedi.

İlk yarı temposu ve pozisyonu yüksek görünen maçta iki takım açısından da en büyük sorun bu tempoya uygun takım müdafaası problemiydi. Topu alanın elini kolunu sallayarak orta sahayı geçtiği pozisyonların maç boyu devam etmiş olması ‘izlenirlik açısından’ kuşkusuz ki olumlu ancak futbolun matematiği böylesi denklemleri kaldırmaz.

İkinci golün ardından paralize olup üçüncü golü yiyen Beşiktaş’ın ciddi bir odaklanma sorunu olduğu açık. Resmen o dakikalarda kopup gittiler. Bilal Kısa golündeki takip eksikliği de ayrıca not edilmeli. Akhisar’ın bu kadar duran top kullandığı ayrıca neredeyse her duran topun ceza sahası içinde sıkıntı yarattığı düşünülürse ‘göbekteki uzun’ların iyi ders çalıştıkları söylenemez.

Serdar Kurtuluş’un nasıl olupta Roberto Hilbert yerine tercih edilmiş olmasını anlayabilen varsa, dinlemek isterim. Ramon Motta’nın ofansif silikliği, Gökhan Töre’nin sürekli doğaçlama arayışları, Olcay’ın orta saha aksiyonlarından kopuk tarzının Fernandes/Oğuzhan ikilisinin de ikinci yarıyı süslemelerini engelledi. Kuşkusuz ki bunda başta Bruno/Merter Yüce faktörü de devreye girdi ancak maç boyunca neredeyse sahanın her yanının ‘topla oynayıcı’lara terk edildiği bir maçta Beşiktaş’ın daha etkili olması beklenirdi, en azından bonservis ve yıllık ücretler bakımından.

Netice itibarıyle gollü ve pozisyonlu bir maç izlemekten şikayet etmemekle birlikte, ‘futbol ve direnç denklemi’ içerisinde düşünüldüğünde ‘mahalle maçı’ formatında geçen karşılaşmanın ardından “İki takım da çokça alan bilgisi çalışması gerekir” diye düşünüyor insan.

Öte yandan geçen sezon ligde kalmayı başaran Akhisar belli ki, adı ‘Süper’ olan ligde kendilerinden daha güçlü takımlar olmadığı fikrini kafasında iyice pekiştirmiş. Oyunlarını biraz daha geliştirmeleri durumunda ligdeki bir çok teknik direktöre ciddi ilhamlar vereceklerdir, ki bu da hepimizin menfaatinedir.