Arama

Popüler aramalar

Nazire yapar gibi!

Abone OlGoogle News

İlk 30 dakika daha doğrusu golü bulana kadar ağır aksak giden oyunun temposunu Antalya belirliyor. İbrahim Dağaşan başta olmak üzere Antalyalı oyuncular top ayaklarına ulaştığında, 'düşüne taşına' paslaşıp tempoyu iyice aşağı çekerken ağır Trabzon müdafaasının hatasını kolluyorlar. Ancak yeterli hıza ulaşamadıklarından o nekledikleri hata da bir türlü gelmiyor. Sonunda Sol Bamba bir yüksek tpu sektirebileceği en kötü yere doğru kafayla uzaklaştırıyor ve orada bekleyen Zeki de en iyi vuruşunu yapınca Antalya golüğ buluyor.

Haberin Devamı

Gol sonrası Trabzon hafif tempoda kıpırdayınca maçın yüzüne de renk geliyor. Kaleci Fornezzi iki gollük vuruşu çıkartıyorsa bile Malouda'nın üçüncü gollük vuruşu olan penaltıyı doğru köşeyi bulmuş olsa da kurtaramıyor.

Zaplıyorum bir sonraki kanala... New Castle United-Arsenal oynamıyor, tek kelimeyle 'uçuyorlar.' Arsenal deplasmanda 0-1 önde. Tempo, hız, pas, mücadele ne ararsan var... Düşükten de düşük yoğunluklu Trabzon-Antalya maçına geri döndüğümde bir Müslüm Gürses şarkısı düşüyor aklıma: ''Hakkımız değil mi bizim de gülmek/Bizi bu fark yaraları öldürür...' İki oynama biçim arasında bu kadar fark olmak zorunda mı? Fark makul ve kabul edilebilinir bir seviyede olamaz mı?

Haberin Devamı

İkinci yarıda da 'düşüne taşına oynama hali' aynen devam ediyor. Ancak roller ilk yarının tersine işliyor. Trabzon arıyor, Antalya fırsat kolluyor. Tabii bu arada Fornezzi'nin takımı lehine muazzam katkısı da devam ediyor.

Trabzon'da Malouda/Bosingwa ikilisi akıl koyarak oynamaya gayret ediyorlar. Lakin takımlarında onlara katılacak oyuncu sayısı sınırlı olduğundan herkes gibi onlar da vasat görünüyorlar. Bir tek Olcan Adın oyuna hız, tempo katma konusunda öne çıkıyor. Ancak o da takımın parçası olarak değil 'solo atarak' yapmaya çalışıyor tüm bunları. Ve bu durumu Emre'ye indirdiği gol pasıyla taçlandırıyor.

Maç 2-1 bitiyor, kurtuluyorum. Ve sevinçle iki ileri Chelsea-Liverpool maçına zaplıyorum..