Arama

Popüler aramalar

Saçmalama!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Bir yandan da bu ateşli çılgınlığın bir parçası olmak için çırpınıyoruz. Çünkü en rahatı, en zahmetsizi bu; hızla çılgınlığa karış ki, deli olduğun anlaşılmasın... “El değmemiş temiz bir lig istiyoruz” pankartıyla futbolcularını sahaya süren üç büyük kulübün yöneticileri de bu çılgınlığa dahil olma seferberliğinden geri durmadılar. Soğukkanlılıklarını yitirip tuhaf bir ittifakla tehlikeli işlere soyundular, farkında değiller. Sorsanız, takımlarının haklarını savunuyor hepsi. Halbuki, kuralları koyanlar da yıkanlar da onlar. Bir göz boyamadır gidiyor... Neresinden baksanız bu ‘resmi pankart’ eylemi tehlikeli bir iştir. Tehlikesi Anelka’nın golüne gösterilen tepkiler değil, tepki gösteren ‘ittifaklar’ ve o ittifakın tepki gösterme biçimidir. Elbette, bu denli apaçık bir haksızlığa isyan etmemek, her şeyden önce oyunun ruhuna aykırıdır. Ancak, bu tip gösteri içeren protestolar yönetimlerce değil rakip tribünlerde örgütlenir. Bu protestolar keskin bir mizah, hırçın bir söyleme sahip olsa da orada başlar ve orada biter.Bence, üç kulübün yöneticilerinin söz birliği edip Fenerbahçe’yi adres göstermeleri hem doğru hem de ahlaki değildir. Hakemin yaptığı bariz bir hatayı fırsat bilerek sahaya pankartlı futbolcular sürmek tribündeki hassas duyguları kaşımaktır ki, olacak iş değildir.Onlar istese de istemese de taraftar zaten bu olayı protesto edecekti, etti de. Ben yarın, federasyonda ya da valiliklerde ‘holiganizme karşı toplantılara’ katılacak olan kulüp yönetimlerinin taraftar rolüne soyunmasının manasını kavrayamadım.Üç kulübün yöneticisinin yapması gereken bir şeyler varsa o yol hukuktan geçer. Resmi kurumlara dilekçe, avukat aracılığıyla dava, ne bileyim UEFA’ya ya da olmaz ya AİHM’ye şikayet gibi. Sahaya elinde pankartla futbolcu salmak da neyin nesi! Eğer taraftarlığa soyunmak gibi bir niyet varsa, en iyisi formayı giyip, bileti alıp tribüne çıkmak değil midir?Bu arada, maçın tüm akışını değiştiren bu tuhaf gol için gerek Anelka’nın gerekse de Fenerbahçe Yönetimi’nin bu galibiyetin içlerine sinmediği yolunda bir açıklama yapmalarını da çok bekledim. Eğer yapılabilseydiler, çok şık olacaktı. Bu da olmadı. Ama Adorno’nun dediği gibi; “Sağduyu ancak umutsuzlukta ve uç durumlarda sürdürebilir varlığını; nesnel çılgınlığa kurban gitmemek için saçmalık gerekir...” Farkındayım, ‘saçma bir yazı’ oldu, ama umuyorum bu ‘saçmalık’ birilerinin işine yarar...