Sağlam aslında ne dedi?

Haberin Devamı ›
İlk olarak soluk yüz ifadesini gördüğümde, “Eyvah! Paralize olmuş Ertuğrul Sağlam” dedim. Başta ürkekti sesi, gittikçe düzeldi, güveni yerine geldi.
Öteden beri krizlerde “birlik beraberlik çağrısı” yapanlara şüpheyle bakarım. Neden akıllarına ilk olarak bu çağrı gelir, hiç düşündünüz mü? Bilirim, bu çağrı bir tuzaktır. “Biz de hata yok, eleştirmeyin ve yaptıklarımızı kabul edin” demenin başka kelimelerle ifade edilmesidir. Sağlam da, en nefret ettiğim şeyi yaptı, bu çağrıyı yaparken “cenaze evinde düğün yapanlara” işaret etti. Ama kim bu göbek atanlar, isim vermedi. Verse de biz de bilsek? Yoksa aralarında ben de var mıyım?
Sonra hakem hatalarından dem vurup Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ni sıfır puanla kapattığı dönemlere gönderme yaptı. Ne kadar gereksiz ve anlamsız.
Ve Sivasspor maçı için taraftarı tribünlere çağırdı. Peki, Başkan “PAF’la çıkacağız kimse gelmesin” dememiş miydi?
Ben de bunun üzerine “Biz gideceğiz kime ne?” yazmamış mıydım? Ne yapacağız şimdi?..
Veciz bir de söz; “Büyüklerimiz hep söylerler: İyiler sendeler, ama asla yıkılmazlar.” Ve tabii olmazsa olmazlardan “Dimdik ayaktayız.” Sen onu bir de sokaktaki Beşiktaşlılar’a sor bakalım, ne haldeler! Tarih yıkılmış ‘iyi’lerle doludur, bilmeyen mi var? Bir de unutmadan, büyüklerin her söylediği doğru değildir, öyle olsa dünya bu halde olmazdı.
Ben beklerdim ki, Ertuğrul Sağlam bütün bu yaşananlardan sonra ‘sağlam bir özeleştiri’ yapsın. Olmadı, yapamadı. Sadece geçiştirdi, geçiştirdiğini sandı.
Yer az olduğu için ben not aldığım bazı ‘küçük’ ayrıntıları tersten okumayı denedim. Bilmem becerebildim mi... Şöyle ki...
Sağlam, Liverpool’un kadrosunun genişliğinden bahsederken, ki bunu yeni öğrenmiş olamayız, aslında Beşiktaş’ın gereğince idman yapmayıp, fiziksel gücünün böyle takımlarla oynamak için yeterli olmadığını söyledi bana kalırsa.
Bana kalırsa, Sağlam, ligin ve Şampiyonlar Ligi’nin planlamasının iyi yapılamadığını da söyledi.
Ağzını her açtığında, ‘inanç’, ‘inanıyoruz’ diyen birinin Fernando Torres’in fiyatının bir takıma değer olduğunu söylemesi temel bir çelişkidir bana kalırsa. O zaman ya ‘inanç’ deme ‘bilim’ de, ya da bu topa hiç girme, sakatlanma.
Ama en çok şu ligin arasında değiştirileceği sık sık vurgulanan oyunculara taktım ben kafayı.
Sinan Engin kaç hafta önce söylemişti bunu. Ben de şaşırmıştım “Bu takımı kim yönetiyor?” diye. Sağlam da dün üstü kapalı olarak buna benzer şeyler söylemeye çalıştı. Hepimiz biliyoruz ki, bu bir işe yaramaz. Yarasa ligin başında yarardı.
Psikanalist Erich Fromm iki büyük savaşı Almanların çıkardığını söylerken, “Üçüncüyü de onların çıkarmayacağını nasıl iddia edebiliriz” türünden bir şeyler söyler.
Bu takımı Sağlam kurmuştu, biz öyle biliyoruz. Alttan alta oyuncuların yetersizliğinden yakınırken acaba yeni gelecek oyuncularda da yine yanılır mı dersiniz? Ben birden ürperdim şimdi.
Aklıma geldi, şahane bir grup “Peyk”, ‘Sulu Şaka’ adlı şarkısında şöyle diyordu; “Sulu bir şaka bu hayat / Var olan katlanmak zorunda / At istersen her şeyi / Hıncını al, yarana bas / Bu hayat böyle bir oyun / Var olan dayanmak zorunda..”
Sanki bugünlerdeki Beşiktaşlılar’ı anlatıyor bu şarkı, ne dersiniz?...