Senden ayrılalı gülmedim dostum!

Haberin Devamı ›
Tartışmanın ‘takım rengi’ üzerinden yürütüldüğü memleketimizde futbol el birliğiyle ‘çözümsüz bir denklem’e dönüştürüldü nihayet. Belli ki taraftalar ‘öteki’ni ayıracak bir dil tutturmazlarsa ‘kendileri olamayacaklarını’ varsayıyorlar. Bu ‘ayrımcı’ ve ‘tasfiye eden’ tehlikeli dile mevcut futbol düzeni de genetik olarak zemin sağlıyor.
Malum, şovenizm ve ırkçılık futbola da sinsice yuvalanır. Öyle sinsidir ki, bu dili kullanan bile ne dediğinin farkına varmaz çoğu zaman.
İki üç günün haberlerini bir tarayın göreceksiniz futbola kümelenmiş ırkçı, şovenist, ayrımcı dili.
Ben üç örnek buldum bile...
Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl, önceki gün Tunç Kayacı’ya dert yanıyordu Fanatik’te ‘bir kısım taraftar’ yüzünden; “Gaziantepspor’a Gaziantepli başkan’ diye bağırıyorlar. Hepsinden daha çok Gaziantepliyim. Urfalı olmam kimi rahatsız eder. Bu çok ilkel bir yaklaşım..”
Irkçılık öyle bir baskıdır ki, insanı “Senden daha çok senin ait olduğunum” noktasına getirir, bırakır. Ne yapsan kaçamazsın bu taarruzdan. Hele işler kötü gitmeye görsün, ırkçılık sindiği delikten sinsice gösterir kafasını sırıtarak.
İngiltere Milli Takım Teknik Direktörü Fabio Capello da, ‘bir kısım Antepli’den aşağı kalmamış. O da milli futbolcuların DNA’larına göre tasnif edilmesini öneriyor; “Almanya’nın kadrosunda beş oyuncu Türk kökenine sahip. Bana göre bu tam anlamıyla hırsızlık. Türkiye o beş oyuncuyla daha iyi yerlere gelebilirdi.”
Bir İtalyan olarak İngiltere Milli Takımı’nı yönetiyor olmasına şaşmayan Capello, ‘bizim durumumuza’ şaşabiliyor! Yeteneğin ancak bilgiyle, öğretiyle buluştuğunda ‘yetenek’ olarak adlandırılacağını unutmuş Capello. Genetik tarama yapıyor futbolcular üzerinde. Bu ‘yetenek’ ve ‘genetik’ ilişkisi de fena halde futbola benziyor. Örneğin, istediğiniz kadar ‘ince bir pas’ atın, arkadaşınız gol yapamamışsa sizinkine ‘asist’ denmiyor. Yani her şeyin bir arada olması şart. Mesut’u Mesut yapan genleri olduğu kadar Almanya’da aldığı eğitim, konuştuğu dil, o dile bağlı düşünebilme hali, yaşadığı hayattır..
Son örnek “Beşiktaş’ın Beşiktaşlı’dan başka dostu yoktur” diyen Yıldırım Demirören’den. Kendi dışında sürekli ‘düşman’ üreten bu dilin tek amacı taraftar tavlamaktır... Bu bakış açısı aynı zamanda Beşiktaş’ı ‘ikinci takımı’ belleyen milyonlarca insanı Beşiktaş’tan koparan dildir.
Kimle dost olacağımıza bile karar vermeye kalkışan bu cüretkar dilin aradığı tek şey ‘çıkar kardeşliği’dir. Biz herkesle dostluğu savunanlar bu dile ‘Hayır’ diyoruz.