Takviyeyle oynayanı hiçleştirme

Haberin Devamı ›
Futbolu sadece ‘sonuç’tan ibaret belleyen taraftarlar için ‘bayram günleri’ geri geldi. Ara transfer dönemi başladı ya, “Onu mu alacağız bunu mu alacağız” soruları yine havalarda uçuşuyor.
Ligde işleri iyi gitmeyen ve sıkılaştırılmış UEFA denetiminde olan Galatasaray, Mustafa Denizli’nin göreve gelişinin ardından karar kıldığı Ryan Donk’la sözleşmeyi imzaladı. Sezon sonu serbest kalacak bir sporcu için ödenen bonservis bir yana Donk için yaratılan -engellenemeyen- ‘kurtarıcı havası’ işi baştan zora sokuyor.
Aldık bitti olmaz
Olmadığı halde algı olarak Felipe Melo ile denkleştirilen Donk ayrıca para üzerinden de baskı altına alındı. Oysa Galatasaray’ın sıkıntısının kritik önemdeki tek mevkiyle sınırlı olmadığını bazı futbolcu ve antrenörlerden de okumuş/dinlemiştik. Kaldı ki bir takımın tüm sıkıntısını tek mevkiye bağlayarak açıklamaya çalışmak günümüz futbolunun doğrularıyla ne denli bağdaşır varın siz düşünün!..
1-2 maç tökezlerse ne olacak?
Beri yandan lig lideri Beşiktaş’ın kaleci ve stoper konusunda yaydığı hava da bu durumdan aşağı kalır değil. Hatırlanırsa geçen sezon Fenerbahçe, Volkan Demirel’den çok mustarip görünüyordu ve o mevkii için bir kaleci getirildi. Ancak gerek takımın yeni oynama düzeni gerekse Volkan’ın ‘geçici formsuzluğu’ndan kurtulmuş olması onu takımın direkt oyuncularından biri yaptı. Ligin en izlenir ve gösterişli top oynayan takımı Beşiktaş’ın kadroyu güçlendirme arzusu anlaşılabilir. Ancak bunu yaparken oynayan oyuncuları ‘hiçleştirmemek’ de en az ‘güçlü takım’ kadar yapılması gerekendir. De ki ‘yüksek beklenti’ ile alınan kaleci bir iki maç tökezledi - ki devre arasında iyi ve kalıcı oyuncu bulmak teknik olarak çok para gerektirir - bu durumda ne olacak? Keza stoper için de aynı durum geçerli.
Yarış Beşiktaş ile...
Bu bağlamda eldeki kadro için yaratılacak ‘güven’, taraftarın takımın arkasındaki duruşunu direkt etkiler. İki-üç oyuncu için yaratılan güvensizlik ortamını ortadan kaldırmak da teknik kadro ve yönetimin sorumluluğundadır.
Görünen o ki, transfer döneminin en soğukkanlı takımı olarak gözlenen Fenerbahçe, ‘güven’ konusunda ‘üç İstanbullu’ arasındaki en avantajlı takım durumunda. Yarışın da baskılı, bunaltıcı, eforlu ve izlenir futbol oynayan Beşiktaş ile güvenli, kontrollü, temkinli ve sonuç odaklı oynayan Fenerbahçe arasında geçeceğini öngörmek için ‘bilgin’ olmaya gerek yok...