Arama

Popüler aramalar

Yorucu 'yorumcu'!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Memleketin tuhaflıkları kaçınılmaz olarak futbola da aynen yansıyor. ‘Futbolun marka değeri’ni dillerinden düşürmeyen muktedirler, ‘gizil güçleri’ olduğunu iddia ederek “Düdük astırırım adama” diye posta koyan Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’yi duymazlıktan gelebiliyor pekâlâ. Ya da zaten yapabilecekleri hiçbir şey yok da iş taraftara gelince varmış gibi yapıyorlar.

Bir başka tuhaflık da taraftarı olduğum takımla ilgili. Beşiktaş’ın deplasmandaki maçlarını Lig TV’ye para ödeyerek izleyenler arasında ben de varım. Lakin televizyondan izlediğim maçlarda deyim yerindeyse ‘buhran geçiriyorum.’

Benim Lig TV sözleşmemde “Yorumcu olarak Sanlı Sarıalioğlu’nu dinlemek zorundasın” diye gizli bir madde var da ben mi gözden kaçırdım? Futbol bilgisi haniyse ‘tepik oyunu’ndan 5 yıl sonrasında donup kalmış birisini dinliyoruz diye üste para vermeleri gerekirken bir de para alınıyor cebimizden.

Bir memleketin toprağı iyileri hep dibe çeker kötüleri hep mi yukarı iter! Bu kadar mı olur?

Hafta içi idmanını izlemediği bir oyuncunun iyi mi kötü mü olacağına hoca değil de yorumcu mu karar verecek?

Hadi verdi, gider eşine dostuna, yakın çevresine anlatır. Peki ama bizden ne isteniyor, biz neden bu anlamsızlığın kurbanı olmak durumundayız? Yok mu bize kurtaracak kimse?

Eğer spikerin yanına bir yorumcu şartsa, bu futboldan anlayan, dünyayı an be an takip eden o kadar insan varken, neden Sanlı Sarıalioğlu? Sadece eski Beşiktaşlı diye mi?

Kimseyi işinden ekmeğinden etmek gibi bir derdim yok. Elbette Sarıalioğlu’nu dinlemek isteyen, onun düşüncelerini merak eden, ona önem veren insanlar da olacaktır. Lâkin bu ayrı bir düzlem! Bu ‘tercih’ düzlemidir. Köşe yazısı yazar, televizyondan yorum programı yapar anlarım. Çünkü o zaman okumamak, zaplayıp geçmek gibi haklarım vardır ki, bu zamana kadar hiç düşünmeden kullandım bundan sonra düşünmeksizin kullanırım.

Beşiktaş maçı izlerken yorum diye “Bu taraftar da bıraksın artık bu protesto işini” türünden hepimize üst perdeden akıllar veren biri için neden para ödeyeyim?

Böyle biri ‘yorumcu’ değil, olsa olsa ‘düşünce adamı’dır.

Düşünce adamında da en azından benim aradığım ‘orijinal düşünce’dir. Kendini fikrini ‘düşünce’ diye ağzına ilk geldiği anda söyleyen, ‘sıfır numara’ espriler yapanlar için neden para ödeyeyim?

Bir sürü şöhretli talk showcu’yu, Recep İvedik serisini şimdiye dek izlemedim. Çünkü o duruma mecbur değilim. İzleyen oturur izler ona da bir şey söyleyemem.

‘Futbolun marka değeri’ni bu ve benzeri anlayışlarla yükselteceğini sananlar neyin ne olduğunu hâlâ anlamamışlar demektir.

Evet, futbolu ve Beşiktaş’ı seviyorum ama rica ediyorum benim hassas duygularımı daha fazla rencide etmeyin lütfen!