‘’Zayıflamak İçin Yaratılan Mucizeler: Diyet Efsaneleri 1‘’
Eğer her geçen gün birçok kişiden zayıflamak için mucizeler duyuyorsanız, bu yazıyı okumanızda fayda olacaktır. Her geçen gün hızlı bir şekilde artmaya devam eden obezite birçok kişide mucize yaklaşımlara olan inancı arttırmaktadır. Obezite sorunu, alınan enerjinin harcanandan fazla olmasıdır. Çok basit gibi görünse de, bu dengesizlik durumunun nedenleri karmaşıktır. Kişiden kişiye değişen, genetik kombinasyona bağımlı, çevresel ve psikolojik faktörler bu duruma katkıda bulunmaktadır.
Obezite tek başına bir sorun olmaktan ziyade; Tip-2 diyabet, yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol, kalp hastalıkları, felç, uyku apnesi, safra kesesi ve karaciğer hastalıkları gibi birçok sağlık sorunu ile ilişkilidir. Obez erkeklerin, kolon, rektum ve prostat kanserlerinden ölme riski çok daha yüksektir. Benzer olarak, obez kadınların da, göğüs, uterus, yumurtalık ve serviks kanserlerinden ölme riskleri normal ağırlıktaki kadınlara göre yüksektir.
Çoğu kişinin yaşadığı asıl problem, kilo verme ile ilgili verilen bilgilerin hangilerine inanıp inanmayacağını bilmemeleridir. Aynı zamanda, çoğu kişi, herhangi bir beslenme uzmanından yardım almadan, kısa sürede ve zahmetsiz zayıflama tekniklerine ulaşmak için çaba sarfetmektedir.
Efsane 1. Düşük karbonhidratlı diyetler kilo vermede güvenli ve etkili bir yoldur.
Gerçek 1.Düşük karbonhidratlı diyetler zararlı olabilir. Dahası, düşük karbonhidratlı diyetlerin sağladığı kilo kaybı sadece karbonhidratlardaki azalmanın değil total kalorideki azalmanın sonucudur.
Son yıllarda, ciddi karbonhidrat kısıtlaması yapıp alınan kalorinin çoğunu proteinler ve yağlardan sağlayan diyetler çok popüler hale gelmiştir. 2200 kalorilik tipik bir diyet günlük 300 gram karbonhidrat içermelidir. En iyi bilinen düşük karbonhidratlı diyetlerden biri olan Atkins diyetinde ise, diyetin ilk 2 haftası karbonhidrat alımı günlük 20 gram ile sınırlanır, daha sonra birey mevcut ağırlığını koruyabileceği kiloya eriştiği zamana kadar yavaş yavaş arttırılır. Diğer popüler düşük karbonhidrat diyetleri ise, Carbohydrate Addict’s Diyeti, Protein Power ve South Beach Diyetleridir.
Sağlıklı kilo vermenize yardımcı %100 bitkisel zayıflama ürünleri için tıklayın!
Düşük karbonhidratlı diyetler vücutta metabolik olarak anormal miktarda keton üretiminin artması olan ketozis durumunu tetikler. Alınan karbonhidratlarda ciddi kısıtlama yapıldığı zaman vücut enerji kaynağı olarak depo yağını kullanmaya başlar. Depo yağının azalmasının kilo kaybından sorumlu olduğu bu diyetin savunucularının düşüncesidir.
Düşük karbonhidratlı diyet yapan bireyler ani ve önemli miktarda kilo kaybederler, fakat araştırmalar bu durumun düşük karbonhidrata bağlı olmadığını diğer popüler zayıflama diyetlerinde olduğu gibi vücut suyunun kaybına bağlı olduğunu desteklemektedir.
Çalışmalarda, düşük karbonhidratlı diyet yapanlarda, konstipasyon, diyare, baş dönmesi, baş ağrısı, uykusuzluk, mide bulantısı, yorgunluk ve susuzluk şikayetleri bildirilmiştir. Yapılan bir çalışmada, sadece 6 hafta düşük karbonhidratlı diyet yapmanın, böbreğe iletilen asit yükünü arttırdığı, böbrek taşı riskini arttırdığı ve kemik kayıpları riskini de arttırabileceği saptanmıştır. Keton üretimi, vücudun yüksek miktarda ürik asit üretmesine neden olur ki; ürik asit gut hastalığı ve böbrek taşları için risk faktörüdür.
Ek olarak, düşük karbonhidratlı diyetler, sebze, meyve, tam tahıl ve posadan fakir olduğu için nutrisyonel açıdan yetersizdir. Karbonhidrat yerine tüketilen besinlere göre değişmekte olup, bazı durumlarda düşük karbonhidratlı diyetler, tavsiye edilenin altında A, E, B6 vitaminleri, folat, tiamin, kalsiyum, magnezyum, demir, potasyum içermektedir. Ayrıca, yetersiz diyet posası konstipasyona neden olarak kolon kanseri riskini arttırmaktadır. Sonuç olarak, düşük karbonhidratlı diyetlerin uzun dönemde etkileri bilinmemektedir. Bu yüzden kilo vermek isteyenlere önerim şudur; hangi diyeti takip ettiğiniz değil, harcadığınız enerjiden daha az enerji almanız gerektiğidir.
‘’Hızlı ağırlık kaybı büyük risk‘’
Hızlı Ağırlık Kaybetmek: Şişmanlık Tedavisinin Büyük Yanlışı
Hızlı bir şekilde ağırlık kaybetmenin vücuda vereceği zararların farkında olanların sayısı ne kadar azdır tahmin edebilirsiniz. Her gün medyanın farklı organlarından yapılan yayınlarda; “Haftada 5 kilo zayıflayın”,“İşte mucize zayıflama formülü”, “Beşi bir yerde ile hızlı kilo kaybedin” gibi birçok ilgi çekici cümle ile karşılaşırız. Ve derken birgün haberlerde, birinin çok hızlı kilo verdikten sonra hayatını kaybettiğini duyarız ve o an durup düşünmeye başlarız. “Ben şimdiye kadar zayıflamak uğruna, acaba vücuduma ne gibi zararlar verdim?” Oysa bir insanın sağlıklı bir şekilde zayıflaması için haftada en fazla 1 kilogram kaybetmesi en ideal olanıdır. Hızlı bir şekilde ağırlık kaybedenlerde görülen sağlık sorunları ve ölüm oranları birçok ülkede hızlı bir artış göstermektedir.
Ülkemiz için bir rakam vermek mümkün olmamakla birlikte, gelişmiş ülkelerdeki her 100 kişiden 30’u zayıflamaya çalışmaktadır ve başarı oranları son derece düşüktür. Bu durum kişilerde beden memnuniyetsizliği, kendine olan güvende kayıplar, kendinden nefret veya suçluluk gelişmesine neden olmakta, sonuçta birçok yeme bozukluğu gelişebilmektedir. Bu davranış bozuklukları yaşamı tehdit eden sağlık sorunları oluşturmaktadır ve bu hastalıklardan kurtulmak oldukça zordur. Günümüzde, özellikle ergenlik dönemindeki kızlarda anoreksiya ve bulimia olarak bilinen yeme bozukluklarından ölümler giderek yaygınlaşmaktadır.
Kısa sürede ağırlık kaybetmenin zararları nelerdir?
Bilim dünyasındaki gerçekler, bilimsel araştırmaların sonuçlarından elde edilen verilerle oluşur. Yapılan araştırmalar, kısa sürede ağırlık kaybetmek için yapılan çok düşük enerjili diyetlerin yağ kaybının yanı sıra, kas kaybını da arttırdığını göstermektedir. Eğer yapılan diyetin yapısı vücudun ihtiyacı olan besin öğelerini (karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller) karşılamıyorsa, vücut gerekli olan enerjiyi farklı yollardan elde etmeye başlar. Ve beklenen mucize gerçekleşir. Sabah tartıya çıktığınızda bir bakarsınız ki ağırlığınızda hızlı bir düşüş başlamış. Ne sevindirici değil mi? Acaba kaybettiğiniz ağırlık vücudunuzdaki yağlar mı? Bilimsel çalışmalar diyor ki; vücut 1 gram protein kaybettiğinde beraberinde 2.7 gram kadar su kaybeder. Yani sizin mucize diyetiniz aslında vücudunuzdan kas kaybına neden olmuştur ve beraberinde vücudunuzdan su kaybetmişsinizdir. Yani bunun anlamı şudur ki; aslında yağlarınız hala vücudunuzda sizinle beraberdir. Bir kişinin 10 kilogram, diğer kişinin 40 kilogram fazlası varsa; bu iki kişinin diyet programı aynı olamaz. İşte burada yinelenmesi gereken nokta; diyet kişiye özeldir gerçeği. Kaldı ki, herkesin beslenme alışkanlıkları, sosyal yaşamı, iş yaşamı ve ev yaşamı gibi birçok farklılıkları vardır. O zaman her bireyi aynı kefede değerlendirmek ve aynı diyet programına almak mümkün değildir.
Kaslar kaybedilince ne olur?
Kaslar sadece vücudun iskelet kaslarını oluşturmaz. Kalbin de yapısı kaslardan oluşur. Dolayısıyla iskelet kaslarınızdaki kayıplarla birlikte, kalp kaslarınızdan da kaybetmiş olmanız oldukça olasıdır. Uzun vadelerde ise, değişik iç organların zarar görmesi mümkündür. Kalp kaslarının zayıflaması, beraberinde kalp-damar sisteminizde oluşabilecek sorunları getirir. Yani yaşasın bir haftada 3 kilogram kaybettim derken, kalp krizi geçirme şansınızın da olduğunu bilmeniz gerekir.
Aşırı egzersiz ile zayıflamanın yaratacağı sorunlar nelerdir?
Günde 10 kilometrenin üzerinde yürümeniz, arkasından yüzmeniz hatta fitness yapmanızın istendiği programlarla karşılaşmanız çok mümkün. Peki hiç aklınıza geldi mi? Bu kadar aşırı egzersizi normal hayatınıza döndüğünüzde ne kadarını yapmaya devam edebileceksiniz? Hangimiz, günlük yaşamımıza kilometrelerce koşmayı, ardından yüzmeyi ve ardından fitness yapmayı ekleyebilecek? Peki ne olacak şimdi? Vücutları aşırı egzersize alıştırdığınızda bol miktarda enerji harcadınız. Ama egzersizi bırakınca kaybettiğiniz ağırlık yeniden geri gelecek. Tekrar sil baştan. Psikolojiniz bu sil baştanlara ne kadar dayanabilecek dersiniz?
Diyet yaparken yapılacak en akıllı egzersiz hayatın her döneminde yapılabilecek olan ve zaman ayrılabilecek yürüyüş olmalıdır. Haftada 4 kez 45 dakika tempolu yürümek herkesin yapabileceği bir egzersizdir. Ama siz daha fazlasını yapmaya istekliyseniz, o zaman bir spor uzmanına danışarak, yaşınıza, cinsiyetinize ve sağlık durumunuza uygun egzersiz programına sahip olabilirsiniz.
Hızlı ağırlık kaybetmenin zararları nelerdir?
• Beynimiz çalışmak için karbonhidratları enerji olarak kullanır. Eğer diyetteki karbonhidrat miktarı yeterli ve kompleks değil ise; konsantrasyon bozukluğu, hafızada kayıplar ve birçok beyin fonksiyonu bozuklukları meydana gelir.
• Kısa sürede hızlı ağılık kaybı, kalp hastalıklarına yol açar. Çünkü kalp kaslarının kaybı nedeniyle, kalp fonksiyonlarında bozukluklar oluşur. Kalp ve damar sistemindeki bozukluklar, tansiyon düzensizliklerine de neden olur.
• Diyetinizdeki protein miktarı yeterli değilse ve hızlı bir şekilde ağırlık kaybediyorsanız, adale kayıplarınız da başlamış demektir. Bu nedenle aşırı yorgunluk ve güçsüzlük hissetmeniz kaçınılmadır.
• Vitamin ve mineraller açısından yetersiz olan düşük enerjili diyetler nedeniyle cilt kurur ve dökülür.
• Diyetinizdeki demir miktarı yeterli değilse, zamanla anemi gelişir. Bu nedenle; çabuk yorulma, kırgınlık ve halsizlik görülür.
• Süt, yoğurt ve peynirin az tüketilmesinden dolayı ortaya çıkan kalsiyum eksikliği, kemiklerdeki kalsiyumun kana çekilmesine neden olur. Bu şekilde kemik erimesi dediğimiz osteoporoz meydana gelir. Kemiklerin kırılması kolaylaşır ve kırıkların iyileşme süresi uzar.
Sonuç olarak; diyet programlarında amaç zayıflamakla birlikte, yanlış beslenme alışkanlıklarının yerine, doğru beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi, yani davranış tedavisi ile birlikte programın perçinlenmesi olmalıdır. Yaşam şeklindeki yanlışlar düzelmediği sürece, kaybedilen ağırlıkların yeniden alınmaması son derece zordur. Bu nedenle, zayıflama programı süresince yapılacak davranış değişikliği tedavisi ile en iyi sonuca ulaşmanız mümkün olacaktır.