Cosa Nostra

Haberin Devamı ›
Bakan Mehmet Ali Şahin’in şaşkınlığa düşmesine de gerek yok. Ne yazık ki belgelenmiş telefon konuşmaları varken ocak ayındaki kadar sert konuşmadı. Bu dosyalara adı karışmış, bu dönemlerde federasyon başkanlığı yapmış, sürekli bu yozlaşmanın parçası olduğu suçlamalarıyla karşılaşmış kişiyi göreve çağırdı. Şimdiden zaman aşımı ve hukuki zorluklar gibi bahanelerle hantallığımız semirmeye başladı. Bu iş, bu ortamdan gelenlerle çözülemez. Büyük bir aile gibiler. Aynı yüzler, aynı yüzlerin akrabaları, o akrabaların tanıdıkları... Kâh kulüp başkanı oluyorlar kâh federasyonda görevli. Kâh teknik direktör oluyorlar kâh muhtemel işvereni olan takımları yorumluyorlar. Bir şekilde göbek bağı oluşuyor. Hatır giriyor, çıkmıyor. Yorumcuların, yazarların ve muhabirlerin yöneticilerle, teknik direktörlerle, futbolcularla olması gereken “profesyonellik mesafesi” sıfırın altında. Endüstrileşip para merkezli olan futbol değil, kendileri. Patronların, müdürlerin, en büyük müdürlerin gölgesi nereye kadar uzanıyor? Futbol aleminin mafyalığının dibine kadar inilse ortada lig oluşturabilecek kadar takım kalır mı? Sosyal hayatımızdaki mafyalaşma için ne yapılıyor ki, futbola sıra gelsin? Yıllar önce de gazetelerimiz bir trafik kazasıyla mafya gerçeğini keşfedip (!) “temiz toplum” manşetleri modası başlatmıştı. Ne elde edildi? Niyet gerçekten bunlarla mücadele etmekse, 365 gün bunlar yazılır. Medya isterse 365 gün bunun için inatla mücadele eder. Savcıların ve işi çözecek sistem dışı insanların arkasında olduğunu haykırır. Bu, taraf olmak değil, ilkeli olmaktır. Ama patronluğun işadamlığıyla birbirine girdiği, tek ismin birçok gazete ve televizyona sahip olduğu medya bitkisel hayatta. Gerçekten birileri birşey yapmak istiyorsa “mevzuat açığı, şöyle engel, böyle engel” bahanedir.“Şikeden canımız yandı” diyen kulüpler gerçekten adalet istiyor olsa Haluk Ulusoy 2. kez federasyon başkanı seçilir miydi? Kulüpler sırtını bu kadar çok devlete dayamak zorunda bırakılmışken hangi onurlu mücadeleden bahsedebiliriz?İtalya önce içindeki mafya ile uğraştı, kayıplar verdi. Bizdeki en büyük kayıp ise tüysiklet bahis cezası çeken Gökdeniz oldu. Belki de şimdi Denizlispor ve yöneticileri olacak. Dünya Kupası üçüncülüğü için nelerin çiğnendiğini konuşmayanlar, başarı geldiği için kalemini saklayanlar. Eylüldeki milli sömürü Avrupa elemelerinde görüşmek üzere...