Arama

Popüler aramalar

Kayıp beyaz sayfalar

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Kepazelik nedir? Rezalet? Çöküş? AZ Alkmaar’a mı yoksa Tromsö’ye mi elenmek? Medyaya göre Alkmaar’a elenmek. Ürünü sattıran, para kazandıran neyse ona yükle; iyiyken de kötüyken de aşırıya kaç! Medyanın popüler olana sırtını vermesi yapısal ve evrensel gerçek olabilir. Ama onu sömürmek için futbolu ve kamuoyunu tek merkeze odaklanmaya zorlamak tehdittir. “Ne yapalım. Okuyucu bunu istiyor”. Evet. Türkiye’de tek kanal dönemlerinde belgesel ve açık oturumları seyrederken bugünkü dizi çöplüğünün, eğlence programlarının hayaliyle yaşıyorduk! Talebe medya cevap mı verdi, yoksa talebi yaratıp zarar verecek kadar şişirdi mi? Hal böyle olunca kupada düşmeme mücadelesindeki takıma evinde Fenerbahçe elenseydi, medyada kan gövdeyi götürürdü diyoruz.Başka bir çıkmaz: Yorumcular hâlâ karar veremiyor. Geçen sezon iki takım şampiyonlukta yalnız kaldı, hep kazanıyorlar diye kalitesizdi. Ya da Fenerbahçe devre aralarına farklı önde girdiği için. Şimdi de tarihteki 4 şampiyon kaybediyor diye kalitesiz. “Puan cetveline bakmıyoruz, oynanan şey futbola benzemiyor ki” diyenler de oldu. Eskiden daha iyisini mi seyrediyorduk? Neye göre futbola benzemiyor? 1970 Dünya Kupası’na mı, İtalyan tarzına mı, İspanya’ya göre mi? Lyon’a mı, Bayern Münih’e göre mi? Üstelik yorumlar samimiyet ve bilgi desteğinden şüphemiz olacak kadar subjektif. On kişi söylüyor diye doğru olması da gerekmez. Zira yorumcu kültürümüzde ciddi bir ‘başkalarından etkilenme’ var. ‘Tek fikirlilik’ var. Herhalde şu anda bu ülkede en çok takdir edilen, övgü alan kişi milli takıma geri dönmesi istenen Tugay Kerimoğlu’dur. O, Türkiye ligini rekabetçi ve kalitesiz bulmadığını belirtiyor. Neden pas geçiliyor? Çoğunluğun kamuoyuna empoze ettiği fikre ters diye mi?Diğer yönü tartışmak daha zor elbette. Kulüpler kötü yönetiliyor. Teknik direktörlerin ayakları kaydırılıyor. Kulüp hedefleri birey hedeflerine kurban ediliyor vb... Ama futbol adına saha içinde değişik bir şeyler yapıyorlar. Sık sık rastlamadığımız... Antalya ve Kayseri Erciyes’in 4-5 maçlık istikrarları sonucu, Fenerbahçe ve Galatasaray’a üstünlük kurmasıdır incelenmesi gereken. Kulüplerin bunu nasıl alışkanlığa çevirebileceğidir tartışılması gereken. Bu yüzden yukarıdaki ‘manşetlik sıfatlar’ Türkiye’de boşa harcanıyor. Mesela ‘kepazelik’ lafını statlarımızın hali için kullanabilirim. ‘Rezalet’i poliste kaydı bulunan adamların tribünlere girip yurt dışında maçlara gidebilmesine, devletin ve emniyetin göz yumması için kullanırım. ‘Çöküş’ü futbol yorumcularının bu oynak ligde nerdeyse her hafta bir önceki sözlerini yutmak zorunda kalışı için kullanırım. ‘Zafer’i medya kendi üstüne düşen değişimi yapıp sporu tartışmaya başladığında kullanırım.